NEDEN ISRARLA BAZI İSİMLER ÜZERİNDE DURUYORUM
Geçenlerde sevdiğim bir arkadaş telefonla arayarak, biraz dertleşmek istediğini söyledi, hay hay memnuniyetle cevabını verdim. Bu arkadaşımız AK Parti"nin üst düzeyinde de görevler yapmış olduğundan, öncelikle Adem Güney konusunda neden bu kadar ısrarcı davrandığımı, adamın itibarını bitirme noktasına getirdiğimi, kendisinin de Adem Güney"i sevmediğini, ancak bu olaydan partinin zarar görmesinden endişe ettiğini söyledi. Sohbetin devamında Vezir Hazretleri ile ilgili ise yapılanların az bile olduğunu, zira partiye zarar verecek çok işler yaptığını söyleyince dedim ona ki bak dostum işte burada yanılıyorsun, bu şehirde AK Parti"ye en büyük zararı Adem Güney vermiştir ve halen daha vermeye devam ediyor, şayet ben önüne geçmiş olmasa idim hem partiyi, hem de bürokrasiyi perişan edecekti, dua edin ki bu şehirde Adem Güney"i topluma tanıttım da zarar vermesini bir nebze engelledim.
Adem Güney"i 90 lı yıllarından başından itibaren tanırım, onu bu şehirde en iyi tanıyanlardan birisi de benim, şayet şehre yararlı bir insan olacağına kanaat getirmiş olsaydım asla karşısında olmazdım. Adem Güney Ünye"de cezaevinde yatarken onu en çok ziyaret edenlerden birisi de benim. Ben sadece kendim ziyaretine gitmekle kalmadım, o günkü AK Parti İl Başkanını ve Atakum Belediye Başkanı"nı bizzat arabama koyup, ziyaretine getirdim, hapiste kaldığı yaklaşık beş aylık süre içerisinde tam beş kez ziyaretine gittim. Hatta Vezir Hazretleri"ne de gitmeyi teklif ettiğimde bana o kadar sert bir çıkış yapmıştı ki şaşırıp, kalmıştım. Adem Güney benim arkadaşım mı da gidip ziyaret edeyim onu, bana ne deyince dedim ona ki bak başkanım bu adam ileride AK Parti"de bir görev alınca sen onunla ağabey kardeş olursunuz, ben düşmanı olurum, ama ben yine de ziyaretine gideceğim, zira bugün düşmüş gününde olduğundan bana da o yakışır. Gerçekten de bugün onlar oldular kanka biz olduk düşman. Hiç önemli değil ben bana yakışanı yaptım, onlar da kendilerine yakışanı yaptılar. Adem Güney o kadar enteresan bir adamdır ki onu aylarca, hatta yıllarca anlatsam yine de yeterince anlatamam, üzerinde bir doktora tezi yapılması gerektiği kanaatindeyim. Adam elindeki iktidar gücü ile yetinmemiş, başka güçlerden istifade etme cihetine gitmiş, Adam ticaretin her türlüsünü yapmakla yetinmemiş, başka arayışlara girmiş, Adam kendi mesleği olan avukatlığın yanında Müteahhitlik, Hastanecilik, Gayrimenkul işleri, Kamulaştırma işleri, sizin anlayacağınız para kazanacak her işe girmiş, yetmedi bir de siyaset yapıyor. Bu kadar maharetli, bu kadar zeki, bu kadar becerikli adamı topluma tanıtmamak hem adama, hem topluma saygısızlık olmaz mı? Bu arada çok hızlı trafikten ötürü bazı kazalar da yapmış, adamın arsasını alırken yaptığı hatadan ötürü başına gelenleri manşetten verdik. Avukatlığı daha önce aldığı bir cezadan ötürü tehlikede, Baro İstanbul Üniversitesi"ne müracaat etti, oradan gelecek olan Bilirkişi Raporu"na göre kararını verecek. Aslında yasa çok açık ve net ama yine de Baro zan altında kalmamak için doğru bir uygulama yapmış. Mediva Hastanesi"nde yapılanları hepimiz biliyoruz, bu yapılanların hepsine rahmet okutacak fezleke Ademciğimin çete yöneticisi olduğu yönündeki Ankara Cumhuriyet Başsavcılına giden fezleke, işte bu fezleke şehirde olup, bitenlerin delilli, ispatlı açıklamalarıdır, bunları da zamanı gelince tüm detayları ile sizinle paylaşacağız.
Vezir Hazretleri"ne gelince bu zatı muhterem on iki yıla yakın bir süredir bu şehri yönetiyor, ilk devresinde gerçek kimliğini herkesten saklamasını becermiş, insanlara gülücükler dağıtıp, arkalarından analarını ağlatmak suretiyle işi götürmüş. İkinci dönemde ise birinci dönemde yanında duran arkadaşlarını harcayarak, tüm suçları onlara yüklemek suretiyle işi götürmüş. Üçüncü döneminde ise başına Adnan Bahadır gibi bir bela musallat olmuş ve tüm kirli çamaşırlarını tek, tek ortaya çıkarınca adamcağız sokağa çıkamaz hale gelmiş. İster inanın, ister inanmayın bugün seçim olsun hangi partiden aday olursa olsun kazanma şansı yoktur, velev ki bizzat Başbakan gelip, bu adama kefilim desin yine de kazanma şansı yoktur. Zaten o da bunu bildiğinden vekil olmak için her yolu deniyor. Bu adamın aldığı ahlar karşı alaya ulaşmıştır. Bu anlamda bir hatıramı naklederek sözlerimi bitirmek istiyorum; Modern pazarda ufacık tezgahında günlük alış veriş yapan Bafralı bir amca vardı, sürekli ondan alış veriş yapardık, orası yıkıldığında bir el arabası alıp, sokak aralarında sebze satarken ben de ondan bir şeyler almak isteyince dedim ona ki amca kaç yaşındasın? Evladım 70 yaşındayım deyince dedim ki maşallah bu yaşına rağmen çalışıyorsun, hem de el arabasıyla zor olmuyor mu? Adını unuttuğum o amca bana dedi ki Ah evladım ah, o Yusuf Ziya var ya onun yüzünden ailem perişan oldu, Modern Pazarda bir tezgahım vardı, bazen eşim, bazen de ben dururduk, oradan günlük geçimimizi temin ederdik, ne zaman ki orası yıkıldı geçimimizi temin için tek başına çalışmak zorunda kaldım, her Namazımda o adama beddua ediyorum, beni perişan etti. Bu olay sanırım 2003 veya 2004 de olmuştu, diyeceksiniz ki bu adam hala daha dimdik ayakta, onu önümüzdeki süreçte göreceğiz. Allah"ın adaletinin er ya da geç tecelli edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Sanırım ısrarla bu iki isim üzerinde neden durduğumu anladınız. Kalın sağlıcakla