Neden isyan ettiğimi anlıyor musunuz?
Henüz 18 yaşındayken başladığım kutsal mesleği ekonomik imkanları yetersiz geldiği için bıraktım.
Bana göre en şerefli, en onurlu görevlerden birisidir imamlık. Küçümseyen, hakir gören, insanlar olabilir. Ancak onlara tek tavsiyem vasiyetlerini iyi yapıp, öldükten sonra imamın önüne gelmemeleridir.
Kanal S Televizyonu'nda katıldığım açık oturumda da anlattığım gibi ilk vaazım Tekasür Süresi olunca vaazı dinleyen Ağa dayı, namazdan sonra koluma girip, 'Hocam burası of burada ağaların olduğunu bilmiyor musun? Bilmezmiş gibi sopu ile övünenlerle ilgili bu ayet-i kerimeyi izah ediyorsun. Başka ayet mi bulamadın anlatmaya' deyince rahmetli Ağa dayıya dedim ki, 'Bak Ağa dayı beni Diyanet İşleri Başkanlığı buraya tayin ederken, Hakkın rızasına uygun şeyleri anlatmamı istediğinden tayin etti. Yoksa Hakkı ağanın rızasını almak için değil' dedim.
Görev yaptığım iki yıllık sürede hayli olaylar yaşadım. Zamanı gelince anlatırım. Ancak belirtmek istediğim husus şu ki merhum bir müftümüz vardı; adamı hayli yordum, nihayet görevden ayrılıp, Samsun"a geldiğimde bir gece rüyamda bizim müftü efendiyi gördüm. Rüya bu ya, müftü efendi ölmüş münker- mekir melekleri sorgu sual ederken benimle müftü efendi arasında geçen bir takım mevzulardan bahsederken müftü efendi devreye girip, 'İyi güzelde bu Adnan, sizin dediğiniz kadar da iyi bir adam olduğunu düşünmüyorum' dediğini duydum.
Uyandığımda Of"ta bulunan arkadaşlarımı arayıp, müftü efendiyi sorduğumda o gece vefat ettiğini söylediler. Bu olay beni hayli üzmüştü. Ta 27 yıl önce başladığım hayat mücadelesinin acı, tatlı her yönünü gördüm. Ancak en çok isyan ettiğim şey nedir bilir misiniz? İnsanlar her türlü hezeyanı karıştırıp, toplumun önünde itibarlı kişiymiş gibi çıkmaları yok mu, inanın beni kahrediyor. Birkaç gündür yazdığım yazıları takip edenler, öne sürülen şeylerin belgelerini teker teker çıkardığımda ne olduklarını daha iyi anlama fırsatı bulacaklar.
Bakınız adamlar ruhsatsız oto gaz istasyonu açıp, çalıştırdıkları yetmiyormuş gibi, bir de araçlara satmaları gereken düşük vergili gazı, kaçak olarak ev tüplerine dolduruyorlar. Buna ne demeli? Bu özel uğraş neticesi yakalanıp, mahkemenin cezalandırdığı icraatları, bunun dışında mahkemeye intikal etmemiş veya edip devam eden o kadar çok girişim var ki anlatamam.
Kalkmış bir haber ajansı 13 yılda büyük iş adamı oldu diye haber yapıyor. Nasıl olduğu işte ortada. Bununla övünmenin gereği var mı? Yoksa üzülmeli miyiz, takdirini siz değerli okurlara bırakıyorum.
Gelelim mahkeme kararı ile Sanayi ve Ticaret Odası'nın kara listesine girmiş zat-ı muhtereme. Adam bir cemaatin okullarının yönetim kurulu üyesi. Yetmedi. Ayrıcı cemaatin iş adamları derneğinin yönetiminde yönetici. Yetmedi. Bu cemaatin Karadeniz bölgesindeki federasyonunun başkanı. Sizin anlayacağınız adam nerede ise cemaatin duayeni durumuna gelmiş. Şimdi ben bu cemaat mensubu kardeşlerimize soruyorum: Siz hiç başka adam bulamadınız mı da bu adamı bu kadar derneğin yönetimine koydunuz? Yoksa biliyordunuz da size yüklü ekonomik yardımlarda bulunduğu için mi bu görevlere getirdiniz?
Hani bazen adamın ne kadar günahı olursa olsun cemaate yüklü yardım edince cennet garantileniyor ya! Yoksa bizim zat-ı muhterem de bu statüden mi yırttı, bunları da irdelemenin zamanı geldiği kanaatindeyim.Ben her zaman diyorum ya yanlış yapan babam olsa yazarım diye. Bakın ben şayet hemşehricilik veya ırkçılık yapsam limanla ilgili, alışveriş merkezi ile ilgili haberleri yapmazdım.
Bu arada büyük işadamları ile vampirler, siyasetçiler biraraya gelip yeni yeni kararlar almışlar. Haberiniz ola her gün korkudan birkaç kilo veriyorum!.. Durumum çok fena. Bu bizim mutlu azınlığın unuttuğu bir şey var. Cenabı Hak Kuran-ı Kerim' de 'Haklıysanız ve inanıyorsanız güçlüsünüz' buyurmaktadır.
Diğer bir ayeti kerimede ise, 'Allah"ın eli herkesin elinin üzerindedir', yani Allah herkesten güçlüdür buyurmaktadır. Tarihte nice Karunlar, Nemrutlar, Firavunlar geldi, geçti. Onlardan ibret almayanların da akıbetlerinin onlardan farklı olmayacağını kimse unutmasın. Hoşçakalın