Allaha yakın olmak için, Allahtan bizi uzak kılacak tüm söz, fiil ve davranışlardan arınmamız, bu tür tutumlardan uzak kalmamız gerekmektedir.
İnsan, önce kendisini hesaba çekmelidir.
Dünya ve ahiret için ne gibi faydalı işler yaptığını düşünmeli, eğer zararlı işler yapmışsa onlardan vazgeçmelidir.
Verdiği nimetler için Allaha şükretmeli, külfetler için de sabretmelidir.
İnsan; ne olduğunu, nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilmeli ve bunun hesabını sık sık yapmalıdır.
Ölüm, mahşer, kıyamet ve Allaha verilecek olan hesap her zaman hafızada yer almalıdır.
Ölüme ve hesaba hazır olup-olmadığımız tarafımızdan sorgulanmalıdır.
Ruhumuzu teslim ettiğimiz anda, Rabbımızın huzuruna yüzümüz kızarmadan, mahcup ve mahzun olmadan çıkabilecek durumda mıyız ?
Bu sorulara ikna edici cevap bulabilmemiz için mutlaka kendimizi hesaba çekmeli ve nefis muhasebesinden geçirmeliyiz.
Peygamberimiz (s.a.v.), Kıyamet günü kişinin tüm yaptıklarından sorgulanıp hesaba çekilmedikçe mahşer yerinden ayrılamayacağını bize haber vermektedir.
Hz. Ömer (R.A) da: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” uyarısında bulunmaktadır.
Düşünmeliyiz..! Mesela; geçen yıldan beri hayatımızda, gönül dünyamızda, imanımızda, ibadetlerimizde, ahlakımızda, sosyal ve toplumsal ilişkilerimizde, aile yaşamımızda neler değişti.
Geçen yıldan bu zamana kadar gelişmeler oldu mu, yoksa iki günümüz, iki ayımız, iki yılımız eşit midir. Eğer eşitse zarardayız. Çünkü Cihan Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) “iki günü eşit olan zarardadır” buyurmuştur.
İyiliklerimizi çoğaltmak, kötülüklerimizi azaltmak ve yanlışlarımızı düzeltmek için neler yaptık ?
Tövbemizden döndük mü, ibadet ve dualarımızla Rabbımıza verdiğimiz söze riayet ediyor muyuz ?
Boğazımızdan haram geçiyor mu, kul ve kamu hakkına riayet ediyor muyuz, sahip olduğumuz emanetlere hıyanetlik ediyor muyuz, kusurlarımızın affı için Allaha yalvarıyor muyuz ?
Evet ..! Tüm bunları düşünmeli, doğru ve geçerli cevaplar bulmalıyız.
Kendimizi ikna edecek doğru cevaplar bulamıyorsak eğer, eksikliklerimizin olduğunu kabullenmeli, gecikmeden nefis muhasebesi yaparak ailemize, milletimize, insanlığa faydalı hale gelmeli ve Allaha yaklaşmalıyız.
Nefis muhasebesi bize bunları sağlayacaktır.
Bizi arındıracak, bizi yönlendirecek, bizi Allah ile yakınlaştıracak ve Allah’ın sevdiği kulları içerisine girmemizi kolaylaştıracaktır.
Yüce Allah Haşr süresi 18. ayette; “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” buyurmaktadır.
Kişi nefis muhasebesi sayesinde, Allahın kendisini gördüğünü düşünerek yaşar, ibadet eder ve kulluğunu yerine getirir, nimetin sahibini tanır, hatalarını görür, başkasının hatasını yargılamaz, günahlarını hatırlar, arzu ve isteklerine karşı dirençli olur.
Peygamberimiz en faziletli insanın nefsi ile mücadele eden mü’min olduğunu belirtmiştir. İradenin terbiye edilmesi anlamına da gelen “Nefis Muhasebesi” kişinin hayatını nasıl yönlendireceği bakımından çok önemlidir. Ailemize, milletimize faydalı olmak ve Yaratan Rabbımızın rızasını kazanmak için “Nefis Muhasebesi” gereklidir.