NEFSİN VE KAPİTALİZMİN GELİŞ HIZI..!
Ortadoğunun can pazarına dönüşmesinden medet umanlar felsefeyi, sanatı, hümanizmayı bir kenara atmışlar bugün savaş istemektedirler. Kanlı ellerini daha önce Irak'ta olduğu gibi bu kez Suriye'ye uzatmaktadırlar, Türkiye hükümetinin de bu kirli savaşı körüklediği açıkça görülmektedir. Böyle bir şeytanilik ruhuyla, ülke yönetenlerini nefsiyle sarmalayan kapitalizm, bir hayli zaman daha halklar üzerinde etkisini sürdüreceğe benziyor. Hızla dolaşan ve makinalarının çarklarında ezen, büyük sermaye trösleri baş döndürüyor. Kapitalizmin sömürgen sermayesinin bizim dışımızdaki ülkeleri nasıl etkileyip 2. dünya savaşına nasıl sürüklediğini biliyoruz. Böyle vahşiliklere kapılan ülkelerin liderleri, özellikle zayıf ruhlu olurlar, ellerine geçirdikleri iktidarı, nefisleriyle yönetirler. Bugünlerde dünyanın üzerinde hızla dolaşan nefsin hızıyla, gelen küresel kapitalizmin (emperyalizm) geliş hızı savaşlara çağrışım yaparak ortadoğuda yoğunlaşmaktadır. Ortaçağ karanlığını henüz aşamamış Ortadoğu halklarına, çağlar boyunca hükmeden nefisin çağrı hızına kavuşmak için;
Göklerin ötesinden, hem de çok çok ötesinden, kutup rüzgarlarıyla Atlantik'ten denizleri ve karaları aşarak.. Öyle ki, yanan karların üstünden altından ve içinden geçerek geldiler. Küreselleşme ve ticaret çağının mesajlarını üretim fazlasından aldığını yayarak, gökgezerler misali, trampetlerle seslendiler, gökyüzünün ve yeryüzünün çöplüğünü yaratmak üzere üreterek geldiler. Nefsin okşandığı, hayallerle küresel vaadlerle, haris emelleriyle, kardan savaş arabalarıyla şimşek gibi mızrak gibi geldiler.
Alev alev kürk pelerinleriyle, peşlerinde nefeslerinin beyaz bulutlarıyla, bizlere barış özgürlük olarak göründüler. Atmosfere yayılan frekanslarıyla nükleer enerjileriyle. Altın zırhlı eldivenleriyle, güneş gözleriyle, zırhları bedenlerinden fırlarcasına, yeri yerlerinden sökercesine, tufan olup geldiler.
Parıl parıl kılıç kemerleriyle, alev alev boyun bağlarıyla,lanetli süslü pabuçlarıyla ve çantalarında sakladıkları postallarıyla, sağlam kaskları, rengarenk kanlı elbiseleriyle..
Servetlerini katlamak ve sermayelerini yaymak için tapınaklarını, şarkılarını, ilahilerini ve dahi duacılarını, kurbanlarını nefislerimizin hızına kavuşmak için birlikte getirdiler. Tanrıçalarını ve insanlığı ölüme nikahlayarak geldiler. Aksesuarları kurşun askerleri radarları ve füzeleriyle kondular.
Fakaat kapitalizm küresel nefislerin bir bir çağrısıyla ve makinaların sömürgen hızıyla çıktıkları yolda Suriye'yi geçemediler.. Sahteler, gerçek ilahlara tosladı.
Dünyanın tılsımlarının var olduğu en gizemli bu coğrafyaya, sahte tanrıların, sahte peygamberlerin, papazların, hahamların, racaların, asillerin, brahmaların, sahte kahramanların ve tüm sahte ilahların tapınak şarkılarındaki nefis hızıyla ortadoğuya girilemiyeceğini anladılar.
İnanıyorum ki, kapitalizmin ve nefsin hızını durduracak ve insanlığa ışık tutacak olan şey; gönüllerdeki secde, gönüllerdeki tanrılar, gönüllerdeki ağlama duvarları, gönüllerdeki sevgi tasvirleri, gönüllerdeki kabeler, gönüllerdeki Kudüs ve miraçla yükselen insandır. Üç semavi dinin gönül duaları ve tüm gönül tapınaklarının hümanist doğa sevgisi insan evladını; kapitalizmin hızından ve işbirlikçi nefsin şerrinden koruyacaktır. Nuh tufanında aynı gemiyle kurtulanlar, bir gemi içerisinde kıt kanaat nimetleri bile yeterli görüp, nasıl sevgi ve paylaşım içinde yaşamışlarsa, bugün onların üç dine mensup evlatları da bunu başarabilirler. Yeter ki, fazlasıyla insanlığa yetecek sınırsız nimetlere kardeşçe kavuşmak için, önümüzde engel olan kapitalizmi ve onun ruhi nefsini yenmek yeterli olacaktır. İnsan evladını en adaletli paylaşımcı ve gönül gözüyle yaşatmak için nefsin ve kapitalizmin geliş hızına dur demeliyiz, onurumuzu kurtarmalıyız Saygılarımla.