Nereden çıktı bu meydan işi?

Recai Külyutmaz

Tespitlerimiz havada uçuşan yazı dizeleri olarak kalmamış. Korner çizgisine yakın yerlerden gelen ilk tepkilerden sonra mail adresimize de yorumlar düşmeye başlamış.

Tespitlerimizi doğru bulanlara teşekkür ediyoruz. Bazıları ise aleyhte fikir beyan etmişler ki, bu son derece normal. Hemen bütün yazılarında muhalif bir duruş sergilemeye çalışan birinin kendisine muhalif olanları da anlayışla karşılaması gerekiyor ki; biz de öyle düşünüyor ve yapıyoruz.

Pek tabii ki anlayışla karşılamak demek cevap vermemek anlamına da gelmiyor..

Bu bölümü aleyhte yazan arkadaşlardan birine ayıracağız ve detaylara boğulmadan bir mantaliteyi izah etmeye çalışacağız.

Arkadaşımız basın danışmanı sıfatıyla yazmış bize. Çalıştığı kuruma yönelik eleştirilerimize kendince cevap vermeye çalışmış.

Bulunduğu konum itibariyle yazılarımıza savunma geliştirmesini son derece olağan karşılamakla birlikte çok hissi davrandığını gözlemlediğimizi bilmesini isteriz..

Uzun itirazlarının yalnızca bir bölümüne cevap verebileceğiz. Aksi halde tam sayfa bir reddiye yazmak zorunda kalacağız ki; bu çok mümkün görünmüyor.

Gelelim içeriğe.. Arkadaşımız, 'Önceki yönetim tarafından hemen bütün arsaları satılmış bir belediyede bunun çok daha zor olacağı takdirinizdir' cümlesiyle, Başkan Burma'nın "Kent Meydanı ve Yönetim Merkezi" projesi için yer üretemediğini açıklamaya çalışıyor.

Anlıyoruz ki, biz bu arkadaşla aynı dili konuşmuyoruz. Bizim neye itiraz ettiğimizi anlamaya çalışmadan heybedeki ezberlerden hazırlamış bir demet. Eski yönetime çatma alışkanlığıyla yazmış yazacaklarını, sürmüş bize doğru..

Biz proje dilinden de anlarız kardeşim. Ve biliriz ki, bir düşüncenin proje olabilmesi için -belki de en önce- yerinin belli olması gerekir. Yani, “Ben Atakum'a Eyfel'i dikmek istiyorum' demek proje üretmek demek değildir. Yerinin, maliyetinin, finans kaynaklarının ve daha bir sürü detayının izah edilebildiği metinler ya da düşüncelerdir projeler. 'Şu köşeye büfe koyalım' deyip o köşedeki ağaçları hesaplamamak gibi bir şey sizinki de bu açıdan bakıldığında. [Bu arada Eyfel fikri nasıl ama :)]

Teferruatına girmeyelim, yerimiz dar ancak; bir projenin bileşenlerinin ne olup ne olmadığını sair kaynaklardan bir araştırın ve öğrenin önce siz. Zaten işin bu kısmını geçemezseniz proje işlerine şimdi olduğunuz kadar uzak kalırsınız. Hayal edip durursunuz, bilesiniz..

Gelelim olayın bir başka boyutuna..

Aslında konuya vakıf da bir anlamda bu arkadaş. Bakın ne diyor ilerleyen satırlarda: “Burada bir diğer önemli faktör ise kent meydanı ve yönetim merkezinin ulaşımı kolay bir yerde olması gerekmektedir.”

Evet, olay budur. Biz de katılıyoruz bu yazdıklarına. E öyleyse önceki yönetimi ne diye karıştırıyorsunuz burada da işe? Atakum'un meydan olmaya en müsait yerlerini mi sattı yani önceki yönetim, sırf siz meydan yapamayasınız diye..

Varsa uygun bir alan, varsa ihtiyaç, varsa finansını sağlamaya çözümleriniz; hayalini de kurarsınız, kamuoyuyla da paylaşırsınız.. Öyle müsait bir yer yok ise, 'Bu bir projedir' diye ne bize ne de başka birine yutturamazsınız!'

Kaldı ki, yeriniz olmadığı gibi paranız; yani öz kaynağınız da yok anlaşılan. Öz kaynağınız olmadığı gibi bunun için bir öneriniz, bir formülünüz de yok..

E kardeşim o yok, bu yok..

Nereden çıktı bu meydan işi!

Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği

Herkes ama herkes, ön koşul ve ön kabul olarak kendinin temiz, tertemiz, yunmuş yıkanmış ve ak pak olduğu iddiasıyla başlıyor, neye başlıyorsa..

Alem kirli, pis iğrenç; kendisi temiz..

Kendisinin dışındaki hiç kimsede liyakat, yeterlilik yok.. Ona bıraksalar bu Samsun'u hatta bu memleketi bakın nasıl idare ediyor.. Her şeyi kendi biliyor, başkasına taş, çamur atmasını da.. Ama bir kere de devamını getirebildiğini göremedik her nedense;

Artvinli olduğu için, Artvinli bir vekil adayını destekleyecek kadar AK Parti'den ve siyasetten bihaber olan birisi AK Parti'ye ayar vermeye devam ediyor..

Sanırsınız ki, Samsun menfaatlerini düşünüyor da yapıyor bunları.. Tabii ki o da kendine hem siyasi arenada hem de basın camiasında yer edinmeye çalışıyor..

Yazdıkları çizdiklerine bakılırsa kendisi hem iflah olmaz bir Samsun hamisi ve hem de iyi bir Ak Partili gibi.. Ama öyle olmadığını da AK Parti'nin her icraatını eleştirirken rahatlıkla görebiliyoruz.. Üzerinde fazla durmaya değmez tabii ki, mühim olan kimin kılıcını salladığı.. O da çıkar yakında..

Atakum Belediyesi'nde yaşananlar başka bir belediyede yaşansa idi?

Atakum Belediyesi'nde yaşananlar bir AK Partili belediyede yaşanmış olsaydı o belediyenin manşetlerden köşe yazılarından inme şansı var mıydı?. Yoktu elbette..

AK Partili bir belediyenin kasasından bir miktar paranın çalındığını ve bunun basına yansıdığını düşünün, ertesi günkü gazeteleri birlikte okuyalım;

“Şimdi de kasaya göz diktiler”

“Ak Partili belediye kasasına sahip çıkamadı”

“Milletin parasını çaldırdılar”

“İşte Ak parti'nin gerçek yüzü”

Üstelik bunlar en masum olanları olurdu herhalde atılacak manşetlerin..

Ama her nedense, CHP'li bir belediyenin kasasından 75 Milyar bir anda buhar olunca konuya sadece hırsız – polis cephesinden bakıyor güzide basınımız.. Bunun siyasi boyutu, ihmali, yönetim anlayışı cephesinden bakan hiç yok.. Mümkünse konuyu bir an önce kapatma telaşındalar.. Sıradan bir olay vakay-ı adiyeden..

Konuyu Burma'ya ve onun yönetim anlayışına halel getirmeden nasıl izah edeceğiz bilemiyoruz, zira sürekli ona yükleniyormuşuz gibi bir hava oluşturmak da istemiyoruz..

Biz meseleye sevgili basınımızın siyasi refleksleri açısından bakmaya çalışıyoruz, haricinde kimse üzerine alınmasın artık..




Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.