Ülkenin göz bebeği Türk Ordusu, çok uzağa gitmeden 90’lı yıllar, Körfez savaşı, İstanbul’dan bir birlik bölgeye gitmek üzeri hazırlanıyor. O birliğe verilecek malzeme çeşitli birlikten gelen malzemelerin sağlamları ile tamamlanarak oluşturuluyor.
Birkaç çadır malzemesinin sağlamları ile yeni bir çadır oluşturuluyor. Askerin üzerindeki elbiselerin yedeği olmadığından, ter, eğitim sonucu eriyen kumaş dikişlerle tutturulmaya, patlayan botlar yama yapılarak tamir edilmeye çalışılıyor.
Suriye sınırı, 1936 yılı yapımı karakollar ihtiyaca cevap vermediği gibi, yıllarca yapılan badana artık yeni bir boyayı kabul etmiyor, birkaç gün için de temiz görünen duvarlar eski haline dönüyor. Karakol çevresinde ki koruma duvarları saman ve çamurun karışımı ile tutturulduğundan yazın o duvarlar arasında farelerin gezintilerini izliyoruz.
Karakol binasının çevresi araziye uydurulsun diye kamuflajlı boyandıktan sonra yıpranmalar sonucunda en ucuz yöntemle boyanmaya başlanıyor, su,az miktar bir kum ve çimento ile oluşturulan haki renk sonucu parlayan bir karakol .
Eldeki silahlar namlu ömrünü tamamlamış, sık sık bakım için toplanarak elde tutulmaya çalışılırken, gece görevlerinde karanlıkta kör dövüşü şeklinde geçiyor. İki adım öteni göremiyorsun fakat sabaha kadar sorumluluk sahasını koruyorsun. Her karakolda bir Gece Görüş Dürbünü, nöbet sırası gelen askerin elinde karakol çevresini kontrol etmekte.
Olayın sık olduğu bulunduğum karakola, bölükte tek olan Birlik komutanın kullandığı kasklı Monoküler bir gece görüş gözlüğü, hedef noktalayıcı ile bana teslim ediliyor.Karakolda askerler dahil sevinç içindeyiz, gecemizi gündüz yapacak 100 m ötesini gösterebilen bu gözlük motivasyonumuzu artırdı.
Kışın yanmayan kömür,yetmeyen odun ile karakolları ısıtmaya, üzeri ıslanan askerin elbisesini kurutmaya çalışıyoruz.
Ve yıllar geçmeye başladığında terörle mücadele eden karakollarda ihtiyaç malzemeleri birer ikişer artmaya, gecemiz gündüz gibi aydınlanmaya, bir olayın içerisine direk düşmekten, olay ihtimalinin önceden belirlenmesi ile alınan önlemlerle mücadele etmeye başladık.
Ay doğmaya başladığında veya batarken olay sayısı artardı. Ayın hareketlerini ezberlemiş ona göre önlem almaya çalışırken, artık karakolların her birinde olan Termal Kameralar ile daha verimli görev yapmaya başladık. 95 yılından sonra yeni karakollar yapılmaya, malzeme akışı artmaya başladığında terör olaylarına karşı aldığımız sonuçlarda daha belirgin bir artış olmuştu.
Birkaç yıl sonra bölgeye döndüğümüzde, askerin giyiminden, malzeme ve donanıma , yeni yapılan karakol binaları ,silah, optik malzemelerin artışı, araç ve gereç ile sınır birliklerinin takviye edildiğini gördükten sonra dahada büyüyeceğimiz den emin olmaya başladık.
Hedef kimseye bağımlı olmayan kendi savunma sanayi ile ordusunu donatan bir ülke olmak. Tank yapamayabiliriz, ama bu yolda çalışmakta bir adımdır, bunun desteklenmesi ve teşvik edilmesi, halk olarak takdir edilmesi gereken bir durumdur. Bu gün gövdesini yapıyorsak, yarın paletini yaparız, daha sonra motorunu, uçak yapmak için adım atarız, helikopterimi,z, insansız silahlı ve silahsız araçlarımız yapılmaya başlandı ve onların sayesinde, aşırma atış yapan obüsler, çok namlulu roket atarlar ile, uzak mesafelerde ki hedefleri sıfır hata ile vurmaya başladık.
Milli silahların yapılması için adım atan, yapımında çalışan, üreten kim varsa vatan onlara minnettardır.
Keşfedilmiş ve keşfedilecek en korkunç silah ölümü göze almış insandır.Ölümü inanan insanlar göze alır, elinde ki silah yetersiz olsa da, vatan millet sevgisi ile içinde iman varsa onu kullanan ordu destanlar yazar. Çanakkale, Kurtuluş savaşı birer örnektir.