NERESİNİ DÜZELTECEĞİZ

Adnan Bahadır

  Gazetecilik mesleği toplumu doğru ve tarafsız bilgilendirme mesleğidir, eskiden sosyal medya olmadığından toplumu sadece basın bilgilendirirdi. Şimdi ise sosyal medya basın kadar etkili olsa da olayların gerçek yüzünü basın kadar bilme imkanı olmadığından yine de toplumu basın yönlendirmekte diyebiliriz. Becerebilirsem bugün birkaç konuyu ele almak istiyorum, bunlardan ilki okçuluk federasyonunun Samsun’da yapmayı planladığı müsabakaları iptal etmesi ve bu yönde basına verdiği beyanat, ikincisi Kızılay ve bazı STK’larla ilgili iddialar ve üçüncüsü de Tekkeköy’de kamulaştırılan binayla ilgili basında çıkan haberler olacak. Okçuluk federasyonunun Samsun’da yapılması planlanan müsabakalarıyla ilgili yaptığım araştırma ve görüşmelerden öğrendiklerimle basına yansıyanlar çok farklı olduğunu belirtmekte yarar var. Federasyon daha önce Bursa’da bu müsabakaları yapmayı planlamış ama orada da il müdürüyle federasyon Başkanı anlaşamadığından aynı Samsun’da yaptığı gibi müsabakaları iptal edip Samsun’a gelmiş. Samsun’da çalışmalara başlayınca il müdürü çalışmaların yasal prosedürlere uygun olmayan bazı işleri görünce uyarıp düzeltilmesini istemiş, onlar da bundan rahatsız olmuşlar, ardından geleneksel okçuluk federasyonunun da salonda çalışma yapmasına izin verince federasyon başkanı müsabakaları iptal etmiş. İptal etmesine etsin de basına yaptığı açıklamayı hiç hoş bulmadım, direk il müdürünü suçlayacak bir beyanat vermesi hoş bir durum değil, neticede il müdürü Devlet memuru ve karşı açıklama yapması mümkün değil, federasyon Başkanının böyle bir açıklama yaparak müdürü suçlamasına hiç gerek yoktu, gider Bakanlık yetkililerine şikayet edersin onlar da gereğini yaparlar Devletin işleyişi bunu gerektirir. Zaten il müdürü de müfettiş isteyip olayı açıklığa kavuşturmak için gereğini yapmış, bundan sonrası müfettişin işi, olayı büyütmenin alemi de yok. Okçuluk federasyonunun 2021 yılı olağan Genel Kurulu da mahkeme kararıyla iptal edilmiş süreç nasıl devem edecek önümüzdeki günlerde göreceğiz. 
  Gelelim ikinci konumuz olan Kızılay konusuna, bundan sekiz, on yıl önce Kızılay ile ilgili günlerce haberler yapmıştık, haberlerimizi değerlendiren Cumhuriyet Savcılıkları soruşturma açmışlar, mahkemeler olmuş, ardından bazı yöneticiler ceza evine girmiş ve ceza almışlardı. O dönemin Kızılay Başkanı Tekin Küçükali abi idi, kendisini de severim. Ancak geçenlerde bir ulusal kanala çıkıp yaptığı açıklamalar fevkalade can sıkıcıydı, gereksiz açıklamalardı, Kızılay’ın Başkanlığını yapmış bir insanın böyle hassas bir dönemde kurumu yıpratacak açıklamalar yapması doğru değildi. Kaldı ki bildiğim kadarıyla Sürmene’de Kızılay’a ait bir binayı Tekin abinin kardeşi kafe olarak ticari işletme kullanmaktaydı, hala daha devam edip etmediğini bilmiyorum ama eleştirdiği işleri kendi döneminde yapıp yapmadığını da bir bakması gerekir diye düşünmekteyim. Kızılay’la ilgili zaman, zaman eleştirel yazılar yazdığımı beni okuyanlar bilirler, ancak içerisinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemde Kızılay, iHH, Diyanet ve benzeri kurumları hedef almak hiç ama hiç doğru bir davranış biçimi olmadığı kanaatindeyim. Elbette yanlışları sonuna dek eleştireceğiz, ben bunu her zaman acımasızca yapan ve bu nedenle de arkadaşlarımdan eleştiri alan bir insanım Kızılay’ın Ticari teşekkül kurup o teşekküllerden Genel merkez yöneticilerinin huzur hakkı alarak yüksek miktarlarda paralar kazanmalarına şiddetle karşıyım, bu asla ve kata doğru değil, doğruysa bazı basın kuruluşlarına reklam parası vermesi can acıtıcı bir durum ama bunu konuşmanın zamanı şimdi değil. Zamanı gelince bunları günlerce hatta aylarca yazarız ama gün o gün değil. Bu konuyu da burada kapatarak son konumuza gelmek istiyorum
  Son günlerde bazı basın organlarında sürekli gündemde olan Tekkeköy’de bir binanın kamulaştırılması konusu bize de geldi, konuyla ilgili yaptığımız araştırmada olayın gerçek boyutunun nasıl olduğunu öğrenme imkanımız oldu. Olay şu; İlçe Belediyesi kamulaştırılan binanın karşısına bir köprü yapıyor, köprüden karşıya geçince yol ve meydana ihtiyaç var, dolaysıyla bu binanın kamulaştırılıp orada yolun genişlemesi kavşak ve alan düzenlemeleri yapılması gerekli. İlçe Belediyesinin bütçesi buna uygun olmadığından Büyükşehir’den kamulaştırma yapmasını talep ediyor. Normalde Büyükşehir Belediyesi ilçelerde kendi projesi olmayınca kamulaştırma yapmaz ama olayı çözmek adına bu kamulaştırmayı yapıyor. Kamulaştırma yasası açık ve net ortada verilecek para yasal mevzuata göre verilir, ya da mevzuatta ruhsatlı binalara rayiç bedel öder, ruhsatsız binalara ise hurda değeri öder. Binanın bir kısmı ruhsatlı, bir kısmı ruhsatsız olduğundan verilen para gerçekten yetersiz ama yapılabilecek çok fazla bir şey de yok. Bina sakinleri Mustafa Demir’in kendilerine arsa sözü verdiğini söylüyorlar ama Mustafa Demir böyle bir şey yok diyor, sanırım meselenin ne olduğunu anladınız. Burada üç konuya açıklık getirmeye çalıştım derdim ne Feyzullah Dereciye yaranmak, ne Kızılay’ı savunmak nede Mustafa Demir’den yana tavır koymak. Hele, hele Mustafa demir öyle enteresan bir insan ki böyle bir şey yazacağım deseniz size karşı vefa duymak zorunda kalır düşüncesiyle asla yazmayın diyecek kadar kibir abidesi bir insandır ama sorun değil biz bize yakışanı yapacağız oda kendisine yakışanı yapacak diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.