Aralık ayında yağan kardan sonra ülkenin genelinde kayda değer bir yağış olmamıştı, yaşlı insanların kar'ın erken yağmasının iyi olmadığını söylemesinin etkisinde de kalmış olabilirim. İnternette hergün ülkenin meteorolojik verilerini takip eder oldum, hangi barajda ne kadar su kaldı, ne zaman yağmur yağacak gibi.
Haftanın ilk günü başlayan yağışları görünce ülke içindeki siyasi şovlar ve karamsarlıklara rağmen, mutluluk duydum. Kendime ait bir,bahçe,bağ veya şemsiye fabrikam olmadığı gibi yağmurluk üreten bir firmamda yok. Peki neden yağmur yağması beni mutlu etmişti ?
Çünkü ben her Türk insanı gibi ülkemi seviyorum. Ülkemi düşünmem veya milletimi sevmem için herhangi bir siyasi görüşüm olmasına gerek yok. Eğer ülkede yeterince yağış olmazsa kaçınılmaz son kuraklıktır. Doğal olarak olayın sonunda üretici ve tüketicilerin ekonomik olarak etkilenecek ,birileri vatan millet demeden kasasını doldurmak için uğraşırken başkalarıda asgari ücretle yiyecek malzemesini almaya çalışacak. Sonuçta ülkemin yaşamış olduğu bu sıkıntı bizi üzecek, iktidarda kim olursa olsun üzüntümüz halkın yaşamış olduğu bunalım olacaktır. Bunu hissetmek için milliyetçi veya iktidar karşıtı olmaya gerek yok.
Asıl mesele,Ukrayna'daki olaylardan ders alıp alamadığımızdır. Çeşitli kez belirttiğimiz Suriye'deki olaylardan ders alalım, Mısır bizim için bir örnektir dediğimizde, neden Suriye'deyiz, Araplardan bize ne, gezide polisin sert tavrı ,gözü çıkanlar neden görülmüyor gibi olumsuzluklar gündemde tutulmaya çalışıldı.
Bizimse anlatmak istediğimiz ve bunu söyleyenlerin iktidar yanlısı kabul gördüğü düşünce ise, ülke kaosa gitmesin, bizim halkımız bu acıyı yaşamasın, ülkenin birlik ve beraberliği bozulmasın. Eylemler demokratik hak arayışı olarak yapılsın, eylemlerde yakmak,yıkmak, kaos ortamı yaratmak ülkeye asla yarar getirmeyecek, ola ki sorunsuz iktidar değişikliğine gidilse bile, yeni iktidarın aynı olaylarla karşılaşacağını ,bir takım unsurların şuan iktidar yanlısı olanları harekete geçireceğini anlatmamıza karşın verilen tepkiler siz iktidar yanlısısınız.
Yarın Suriye'de oluşacak yeni yönetimin kimin kontrolünde olduğu ve orada söz sahibi olabilmen için Suriye'deki gelişmelere duyarsız kalınamayacağını herkes bilirken iktidarı zora düşsün diye yüzyıl sonrası karanlığa bırakılmaktadır.
Hafta için Kadıköy'de iktidarı protesto gösterisi yapıldı, normalde insanlar çıkar slogan atar, pankartlarla isteklerini dile getirir ve dağılır. Orada ne yapıldı ilk işi bir banka şubesine saldırmak oldu. Polis yan baktı, biz karanfil attık onlar gaz sıktı bizde bankaya saldırdık savunması yapılacaktır ve hep böyle olmuştur. İşin aslı orada ipleri oynatanlar ne derse o oluyor, bir kişi bankaya taş attığında diğerleri aynı işi yapıyor ve topluluk engellenemiyor.
Sonuç ne olur böylesi bir eylemde, gezi olayları gibi dün gece polisin uygulamasını protesto için bu günde eylem, şiddet, panzer altında kalan,kafasına taş çarpan, gözü çıkan, Muhittin'ler ölmez, bize her yer kaldırım taşı. Yakılan devlet arabaları, bankalar,vs vs. Hemen Ukrayna'ya bakalım, her yerde kan her yerde ateş ve iktidar ülkeyi terk etti. Sonra Rusya altındaki sandalyenin çekilmesine tepki için yandaşlarını harekete geçirdi, desteklemek için silahlı kuvvetlerini alarma geçirdi ve bu güne geldik, Kırım'da başlayan Rus bayrağı dikme olayı kanla sonuçlanacak,halka büyük acılar yaşatacak ve demokratik hak arayan insanlara gerçek demokrasinin verildiği emperyalizmin dişlileri arasına bir halk çekilecek.
Ülkemde nasıl olabilir sizce bu durum, önce Güneydoğuyu harekete geçirirler,sonra sen Sunni'sin sen Alevi'sin diyerek bir çok farklı oluşuma gidilir. Başımıza bir bayrak mı getirilir, yoksa birilerinin uşaklığınamı talip oluruz ortaya çıkar. Ukrayna'da asla olmaz demişti.