21 Mart'ta Abdullah Öcalan'ın mektubunun okunduğu Diyarbakır Nevruz kutlamaları bitti ancak tartışmalar daha yeni başladı.
Dün kendisi ile görüştüğüm MHP il Başkanı Şaban Kılıç'ın 12 EYlül'ü de referans alarak yaptığı açıklamalar beni geçmişe götürürken aklıma gelenler oynanan senaryonun da perde arkasını gözler önüne serdi bir anlamda. Sayın Kılıç bölünme ve ayrışmadan söz etti ve 12 Eylül'de amaçlananın da bu olduğunu söyledi.
Diyarbakır'da Türk Bayrağı'nın , Türk askeri ve polisinin olmadığı, başka bir devletin bayraklarının dalgalandığı mitingin barış mitingi olarak lanse edilmesi erken bir teşhis. 12 Eylül'de de böyle olmadı m?. 11 Eylül'de kan gövdeyi götürürken 12 Eylül'de her şey bıçak gibi kesilmişti.
Sonra insanlar birer birer toplanmaya başladı ve 45'er günlük gözaltılar, işkenceler dönemi başladı. Bunlardan sıkça söz edildi. Benim hatırlatmamın ardındaki neden ise, bir mektupla 30 yıllık savaş ortamı bitiverdi.
Bitti mi göreceğiz elbette. Bu kadar kolay mıydı? 40 binden fazla insan öldü. Bunun en az 10, belki 100 katı mağdur oldu. Çocuklar yetim, kadınlar kocasız anneler evlatsız kaldı. sakat kalanlar da cabası.
Bunlar nasıl unutulacak ve BARIŞ nasıl sağlanacak. Silahlarını alıp çekildiğinde PKK , onları yıllarca kullanan emperyalist güçler vaz mı geçecek?
Barış elbette. Ama savaşın , savaş çıkaranların bedelleri tarih boyunca en gelişmiş ülkelerde bile ödetilmedi mi? Hala ödetilmiyor mu? Kim çıkardı bu savaşı, savaş dediğiniz terörde yaşamını yitiren masumların bedeli yok mu? Öldükleri ile mi kalacaklar?
Ne verildi de silahlar bırakılıyor. Sadece kürtlere mi haklar tanındı, yoksa PKK'yı destekleyen, besleyen sahaya süren, uyuşturucu kartelleriyle işbirliği yaptıran suç işleten güçlerle de mi pazarlık yapıldı.
BDP ve PKK'ya ve de kürtlere haklar verdiniz... Tamam; ya onları destekleyen , kullanan ve savaştıranlara, kan döktürenlere... Onlara ne verdiniz de barışı destekleyiverdiler birden,teröre desteği ve kışkırtmayı kestiler.
Onlar verilen tavizleri yeterli bulmasaydı bu barış olur muydu? Bunlar sadece benim aklımı kurcalayan sorular değil. Bu kadar kolay olması altında başka nedenler aramama yol açıyor. Belki benim gibi, düşünen milyonlarca insan vardır.
Barışı getirdiniz.. Kiminle yaşatacaksınız... Halk ikna olmazsa, bunu desteklemezse ve aklındaki sorulara ikna edici cevaplar bulmazsa ilahlar istedi diye barış olabilir mi?
Demokrasi diyorsunuz, şeffaflık diyorsunuz, ama kapalı kapılar ardında anlaşmalar yapıyorsunuz. Açık olun, şeffaf olun ve ne karşılığında barış oldu, silahlar bırakıldı açıklayın.
Biz de bu kadar kolay mıydı? Bir mektupla barış gelir mi? sorusunun kafamızı kemirmesinden kurtulalım . Ne dersiniz Gerçekten barış geldiyse, gerçekten silahlar bırakılacaksa ve gerçekten PKK emperyalistlerin maşası olmadıysa bunu da anlamış oluruz.
Yandaş basının gazete manşetleri ile halkı kandırmaya çalışmak belki prim yapar. Ama hep söyledim. Bizim Kürt halkı ile sorunumuz yok. Kürt halkının da Türklerle. Kim kazandı bu savaştan ve ardından gelen BARIŞ! tan .. Merak ediyorum.
Şehitlerin, gazilerin,şehit ailelerinin, yoksul Kürt halkının kazanmadığı kesin.