NİCELİK Mİ ? NİTELİK Mİ ?

Adnan Bahadır

"Tavuk mu yumurtadan çıkar? Yoksa yumurta mı tavuktan çıkar?" sözünün bir benzeri de "Din mi ahlaklı olmayı gerektirir? Yoksa ahlak mı dinli olmayı gerektirir?" ifadesidir. Allah’u Teala, Hazreti Adem'i yaratacağı zaman melekût alemine "Adem'e itaat edin" diye ferman buyurduğunda o zamanki adı Azazil olan ama yaptığı isyan sonucunda şeytan adını alan Melek “Adem'i topraktan yarattın, beni ateşten yarattın, ben ondan üstünüm, ona itaat etmem” demesi ahlaksızlığın en güzel örneğidir. Adem Aleyhisselam'ın yaratılmasının ardından İslam alemlerinin büyük bir kısmının görüşüne göre O’nun kaburga kemiğinden yaratılan, bazılarına göreyse Adem Aleyhisselam'ın yaratıldığı şeyden yani topraktan yaratılan Hazreti Havva’nın yasak olan elmadan yemesi ve cennetten kovulmalarında aynı şekilde yaradanın emrine uyulmaması sonucu işlenen bir başka ahlaksızlık örneği olduğunu söylemek doğru bir ifade olacaktır. Adem Aleyhisselam'dan günümüze dek indirilen hak kitapların emrettikleri ve peygamberlerin topluma anlattıklarının tamamına yakını ahlaklı olmanın gereği olan şeylerdir. Bırakın semavi dinleri batıl olan beşeri dinlerde dahi ahlaki kurallar ön plandadırlar.

  Ahlak ne demektir derseniz; ahlak kelimesi Arapça kökenli bir kelime ve yaratılış kökünden gelen bir kelime olup, insanın yaradılışının saf ve samimi olma hali olarak da anlatılabilir. Zira insan ilk doğuduğunda kötülük nedir bilmez, yanlışla doğruyu ayırt edemez. Daha sonraki yaşamında ailesinden ve çevresinden aldığı eğitimin sonunda ahlaklı veya ahlaksız bir birey olur. Bütün dinler ahlaklı olmayı emreder. Hazreti Adem’in oğulları Habil ile Kabil arasında çıkan kavgadan başlamak suretiyle, Hazreti Nuh Aleyhisselam'a kadar geçen süreçte yaşanan ahlaksızlıkların zirve yapıp, toplumun tamamen dejenere olması sonucunda Allah’u Teala kendisine iman edenleri Nuh Aleyhisselam'ın gemisine binmesini emrederek onları kurtarıp kalanların tamamını helak etmiştir. Nuh Aleyhisselam’dan, Hazreti Muhammed’e kadar geçen süreçte pek çok peygamberler ve nebiler gelmiş, isyan eden topluluklar helak olmuş, iman edenler ise kurtulmuştur. Hazreti Muhammed geldikten sonra toplumun hidayete ermesi için büyük mücadeleler vermiş, bedeller ödemiş, sonunda da ortaya mükemmel bir İslam toplumu çıkmıştır.

  Aradan geçen on beş asırlık süreçte son peygamber olan Hazreti Muhammed’e indirilen son kitap olan Kur'an-ı Kerim’e olan bağlılık ve emirlerine riayet azalınca toplumda ciddi bir huzursuzluk ortaya çıkmaya başlamıştır. Efendimizin yaşam biçimi kuranın hayata uygulama modelidir, Kur'an-ı Kerim “Ve ma yentıku anilheva in huve illa vahyun yuha” yani "O heva ve hevesinden hiç bir şeyi söylemez, ancak ona vahyedileni söyler" buyurmakla bu dediğimizi beyan etmektedir. Efendimiz bir hadisi şeriflerinde “İnnema buisti liütemmime mekarimel ahlak” yani "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" buyurmakla dinin temelinin ahlak olduğunu ortaya koymaktadır. Kul ahlaklı olursa iman etmenin gereğini de bilir. İman ederse gereğini yapar, gereğini yapınca da hem dünya hayatını hem ahiret hayatını mükemmel yaşayarak cennete gider.

  Buraya kadar uzun, uzun anlattıklarımı, neden anlattığımı sanırım anlamışsınızdır. Ahlaklı yetişen bir toplumda küçük büyüğe saygılı olur, büyük de küçüğü sever, herkes başkalarına saygılı olur, kimsenin inandığı kutsal değerlere saygısızlık yapılmaz, kutsal kitaplar ayaklar altına alınmaz, tekmelenmez, onlara saygı duyulmakla da kalınmaz, içinde yazılan emirlere riayet edilerek yaşanır. Bir toplumda ahlak yoksa o toplumdan hiç bir şey beklenemez, ahlaksız insanlar her türlü kötülüğü yaparlar, onların ölçüsü de yoktur, vicdanı da yoktur. Zira vicdan ahlakın merkezidir, ahlak yoksa vicdan olmaz, vicdan yoksa ahlak olmaz. Dansöz oynatma âdeti ahlaktan, dinden, medeniyetten ve insanlıktan bi haber olan cahiliye döneminin âdeti olduğunu azıcık mürekkep yalamış herkes bilir. Eğitim kurumlarında dansöz oynatmak, kızlarımızın, çoluk çocuğumuzun vücütlarını teşhir etmek medeniyet değil, cehalet ve görgüsüzlüğün ta kendisidir. İlmin de irfanın da medeniyetin de dinin de temeli ahlaklı olmayı gerektirir. Demek ki bu işler çok vakıflar kurmakla, çok imam hatip açmakla veya çok Kuran kursu açmakla olmuyormuş, nicelik değil nitelik gerekliymiş. Sanırım matlup hasıl oldu kalın sağlıcakla..

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.