Bakmanın suç olduğu, kavgada bıçakların çekildiği,
ekonomik sıkıntıdan kadının eşini bıçakladığı sık sık bu
konulardaki haberleri basından izliyoruz.
(Niye baktın?) Bakmadım deme şansının olmadığı,
toplum sosyologları bakımından irdelenmesi gereken toplumsal
olaylar mı? Yoksa kaderde niye baktın diye ölmek de mi varmış?
28.12.2009 Pazartesi günü basında çıkan haberler beni
çok endişelendirdi. 13, 15, 18, 19 ve 20 yaşlarındaki gençlerin ellerinde bıçaklar nedenini dahi bilmediği bir kavganın içinde amaçsız ve gayesiz bir yaşam sürdürmektedirler. Sorarsanız kendilerine kendimizi korumak için bulunduruyoruz cevabını alırsınız. Kimden, neyi, niçin kendilerini koruyacaklar? Bu sorgulanması gereken bir problem değil midir?
Tenceresine bir parça aş koymak için kadınlarımızın ilk sorguladıkları hayatını sevgisini ve aşkını paylaştığı erkeğinin canına kastedebiliyor. 13, 14, 15 yaşlarında iken büyüyünce ne olacaksın, okuyacak mısın? Diye büyüklerimiz tarafından sorgulanırdık. Bu sorular da bize şimdi çocuğuz ama büyüyünce mutlaka bir iş yapmamızın gerekliliğini empoze ederdi. Yani büyüyünce mutlaka üretmemiz gerekliliğini düşünürdük. Gel birde bugüne bakalım; okuyorsak okuyup ne olacaksın?
Ben düşünüyorum ki ilkokulun değil lise öğrencilerinin dahi % 90"nın yaşamını sürdürebilmeleri için hedefledikleri bir meslek dalı yok. Okuyamıyorsak ya da okutamıyorsak mutlaka bir zanaatkâr yanında meslek edinmeleri sağlanırdı. Bakalım bugüne!
Bu olaylar normal mi? Yoksa toplumda bu tür olaylar olağan olarak mı karşılanıyor? Bence burada toplumun ileri gelenlerinin, siyasetçilerin, tüm Samsun halkının elini şakağına koyup bir düşünmemiz gerektiğine inanıyorum(acaba!). Bir gün bize de niçin yan baktın? Veya elin eve boş gittiğinde evin hanımının size nasıl tepki verebileceğini önceden kestirebilecek misiniz? Olmadı arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde herkesin belinde suç aleti gördüğümüzde çok da şaşırmamamız gerekliliğine inanalım mı acaba? Ben mi çok etkilendim yoksa bunların hepsi bu günde olduğu gibi gelecekte kimsenin kimseye güvenemediği bir toplulukta yaşanılır mı? İnadına yaşarsan psikolojin bozulmaz mı? Bozulan toplum psikolojisiyle kimin kime ne zaman saldıracağı kestirilebilir mi?