NÜKLEER SANTRAL

Şeyma Taş

Sinop'ta Nükleer santral yapılacağı haberini çok önceden aldık. Buna karşı protesto yürüyüşleri, eylemler yapılsa da hükümet geri adım atmadı. Hatta bunu bir övünç kaynağı olarak sundu. Bu projeyi Japonya üstlendi. Ancak, Japon muhalefeti planlanan projeye henüz onay vermedi. Japonya Başbakanı Shinzo Abe ise Başbakan Erdoğan'ın Ocak 2014'teki ziyareti öncesinde projeyi parlamentodan geçirmeye çalışıyor. Japonya'nın nükleer anlaşmasına henüz onay vermemesinin gerekçeleri arasında nükleer santralin masrafı ve riskleri olduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre 2011 yılındaki Fukushima felaketinin ardından Japon vekiller ülkelerinin prestijinin benzeri bir projede olası felakete karşı tekrar zedelenmesini istemiyor. Bu gelişmeler sonrası Türkiye nükleer santralden vazgeçer mi bilinmez ama vazgeçmezse bile bile intihar olacağı kesindir.

Kapitalist ekolojist, kendi ülkesinde atom enerjisi kullanmak istemez. Bu nedenle yoksul ülkeler çevreyi kirleten enerji üretimine zorlanır. Bu politikaları kabul eden hükümetlerde ise “bizden sonrası tufan” anlayışı hakimdir. Küreselleşmenin getirisi olarak sunulan bu tür projeler güzel etiketlerle önümüze konsa da unutulmamalıdır ki kapitalist ekonomide bütün dünya bir pazardır ve her şey satılıktır. Böyle bir sistem içinde çevre kirliliği, insan yaşamı ve refahı gibi konular önemsiz kalacağından imzalar bu kadar atılabiliyor olsa gerek!

İnsanların bu projeye karşı olmalarının sebebi sadece çevre kirliliği ve kapitalist ülkeler altında ezilmişlik değildir. Türkiye'de belli sistemlerin henüz oturmadığı yadsınamaz. Eğitim, sağlık, ulaşım, gibi. Tüm bunların yanında acil olarak oluşturulması gereken bir diğer konu ise deprem! Deprem konusunda bilinçsiz halk ve depreme dayanaksız binaların oldukça yoğun olduğu bir ülkede nükleer santrali övünç kaynağı olarak sunanlar halkla dalga geçmiyor mudur? Felaket senaryolarını oluşturulmadığı bir nükleer santral kaç cana mal olur? Mühendisler bunları kendi terimleri ile açıklayacaktır elbet ama bu ülkenin olası bir depreme hazır olmadığını herkes bildiğinden kaygı dinmeyecektir. Bu kaygıyı gündeme getirmeyen medya, eminim ki Japonya'nın imzasını etkili manşetlerle süsleyecektir. Özellikle enerji sektöründe yoğunlaşan ekonomik işbirliği halka ne fayda getirecek?

Hal böyle olacaksa bir hatırlatma da fayda görüyorum. Kitlelerin etkisi ve halkın gücüne güvenmeseniz de en azından emperyalist medyanın örttüğü gerçeklere ulaşın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.