Bir önceki Nükleer Karşıtları Platformu "Hayde Gidelum Hayde Çok Ses Tek Yürek Olmaya" yazımda belirtmiştim, yeniden Nükleer Yalanlar ve Gerçekleri yazacağımı....
1- Ülkemiz Enerji İhtiyacını Karşılamak için Nükleer Santral Doğru Seçenek Değildir.
Ülkemiz, Akkuyu, Sinop ve üçüncü bir yere kurulması planlanan Nükleer Santrallerden elde edilecek toplam enerjiyi; enerji tasarrufu, kayıpların önlenmesi ve yeni/yenilenebilir enerji kaynaklarından rahatlıkla elde edilebilir. Sadece Enerji verimliliği yöntemleriyle tasarruf edeceğimiz enerji miktarı nükleer santrallerin üreteceği pahalı enerjiden kat be kat fazla olacaktır. Sadece elektrik şebekesindeki kayıpların, iletim hatlarının iyileştirilmesi ve diğer yatırımlarla yüzde 10 oranında azaltılması mümkündür ve bu oran bütün nükleer santrallerin üreteceği enerjiden daha fazladır.
2- Nükleer Santral Bir Atom Bombası Fabrikasıdır....
Nükleer teknoloji şarttır diyen zihniyetin ardında askeri amaçlarla silah ve atom bombası üretme arzusu yatmaktadır. 1945'te Hiroşima'da, Nagazaki'de kullanılan atom bombalarına, geçtiğimiz 10 yılda Lübnan'da, Irak'ta, Afganistan'da halkın üzerine atılan seyreltilmiş nükleer bombalara sahip olma niyeti silah tacirlerinin ve egemenlerin bitmez tükenmez kar ve iktidar hırslarının sonucudur ve gerek halkların gerekse doğamızın katledilmesinden başka bir sonuca yol açmamaktadır.
3- Nükleer Santraller İstihdam Genişlemesine Yol Açmaz.....
Enerji üretim teknolojilerinden biri olarak nükleer enerji, ticari teknolojiler arasında en düşük istihdam yoğunluğuna sahip ve üretilen enerji miktarına göre en az iş olanağı sağlamaktadır. Bu istihdam da büyük oranda uzmanlaşmış ve dışarıdan transfer edilecek işgücüne dayanmaktadır...
4- Nükleer Atıklar Sadece Bugünümüzü Değil Geleceğimizi de Kirletmektedir....
50 Yıllık geçmişine, araştırma ve geliştirmeye harcanan 100 milyarlarca dolara karşılık atık sorununa hiç bir çare üretilemedi. Nükleer tekeller şimdiye kadar ürettiği 200 bin tonluk atığı bertaraf edecek bir yöntem bulamadığı için, topraklarımıza, denizlerimize bizlerden gizleyerek gömmektedirler. Nükleer santral kurma bahanesiyle, ülkemizin nükleer atık deposu olmasına izin vermeyelim.....
ABD'deki Üç Mil Adası (1979), eski SSCB'deki Çernobilde (1986) ve Japonya'da ki Fukuşima (2011) nükleer santral kazalarının yol açtığı küresel faciaların etkileri hala canlıyken, Türkiye nükleer santral macerasına devam ediyor. Nükleer santralı evdeki tüpgaza indirgeyen dayatmacı zihniyet Mayıs ayı içinde Akkuyu'ya santral yapımı için kazma vuracağını ilan ediyor. Şimdi engelleyemezsek yarın çok geç olabilir. ülkemize kurulmaya çalışılan nükleer santraller hepimizi geri dönülmez bir felaketle yüz yüze getirecektir. Yanlış bilgilerle, çarpıtma verilerle, "karanlıkta kalırız" korkutmacasıyla pazarlanmaya çalışılan nükleer santraller hepimizin geleceğini çlümcül bir tehdit karşısında bırakıyor.. Hepimizin yaşamını ölümcül bir tehlike altına sokacak bu nükleer dayatma karşısında gerçekleri bir kere daha halkımıza iletmeyi ve geleceğimize sahip çıkmaya davet etmeyi görev bilirek 24 Nisan 2011 tarihinde İstanbul Kadıköy'de mitinge çağırıyoruz. Ülkemizde Nükleer Santral yapılması planlanan Akkuyu'ya verilen yer lisansı 1976 tarihlidir. Ve bu lisansın iddiasına gören Akkuyu bölgesi deprem riski altında bulunmaktadır. Oysa Jeoloji uzmanlarına göre Akkuyu'nun çok yakınından geçen Ecemiş Fay Hattı geçmişte büyük bir deprem üretmiştir. TAEK'in bu billgileri yok sayarak Akkuyu'yu nükleer santral yapmaya uygun görmesi büyük bir aymazlık ve sorumsuzluktur diyor bütün bilim adamlarımız. Siyasal iktidarın bir an önce nükleer maceradan vazgeçmesi ve nükleer santral dosyasını tamamen kapatması en akılcı yol olduğu ifade edilmektedir. Hayde uşaklar Kadıköy'e Nükleer Karşıtı Mitinge Çok SEs Tek Yürek Olmaya Gidelum......