O! Şair!

Gitmek üzerineydi hep şiirleri,
Ama o hiç gidemedi...
Kalan oldu hep, bırakıldığı yerde...
Hiç dayadığı olmadı giderken,
Kirli bir otobüs camına başını.
Zaman gibi akışına dalamadı yolların...
Yâda o hüzünlü sesini dinleyip bir doğu treninin,
Ağlamadı Anadolu karanlıklarında kaybolurken kaderi...
Bıraktıklarını hiç özleyemedi ardında.
Gölgesine sığınamadı bir küçük yelkenlinin,
Süzülemedi dalgalar üzerinde ak kanatlı bir martı hafifliğinde.
Hep ağır oldu hayatı, prangalarını çözemedi hiç...
Bir gün alıp yüreğini yanına,
Çekip gidemedi bilinmezliklerin kucağına.
Kalan oldu hep...
Yüreği talan oldu hep...
Hayatı yalan oldu hep...
 
 
Gitmek üzerineydi hep yazıları...
Alıp başını uzaklara gitmeyi hayal ederdi...
Şarkıları hep gidişler üzerine yakılanlardı...
Gözyaşları ardında bıraktıklarına saklanmıştı...
Ama hiç gidemedi...
Bir kara sayfaya bağladı kara kaderi onu,
Gidenlere ak yazılar yazabildi sadece...
Ve her şeyi yazdı da,
Bir alın yazısını yazamadı kendince...
Bir asırlık ağaç gibi çakılı kaldı yerine...
Sökemedi köklerini hiç...
Kuşlar uğradı arada dallarına, ötüştüler, yuva kurdular...
Birkaç yolcu sığındı gölgesine bazen.
Hayat yokuşundan tırmanırken yorgun,
İki nefes soluklanmak için, bir sigara içimi durdular...
 
Hep gidişler üzerineydi hikâyeleri...
Kahramanları gidenlerden seçiliydi,
Yaşlı gözlerin uğurladığı...
Sevgiden, sevilenden adım adım uzaklaşmanın,
O garip, o acı zevkini tatmaktı tüm hayali...
Gül kokulu mektuplar yazmak istemişti sevdiğine
Geleceği günü saymak bir bir kirli takvim yapraklarında...

Ve sevgiliye kavuşmak, bekleseydi yeter ki...
Yeter ki kal deseydi. Gitme kal…
Kal içim acıyor, kal yüreğim kanıyor
Kal deniz fenerim kal…
Belli ki gitsin istedi, belli ki sevmedi
Elinde öylece kaldı şekerler birkaç kadın resimli sakızlar,
Yüreğinde kaldı yutkunamadığı yok edemediği hayat…
Solmuş güller bıraktı vazoda, sarı bir bornoz asılı kapıda ağlamaklı…
Anası gitti sonra herkes bir bir gitti yitti umutlar…
İdam sehpasında asılı kaldı boynu cicinin koptu kopacak
İpi yaşamın…

 
 
Ama gidemedi işte...
Kalan oldu her gidişte...
Kuşlar gitti göç mevsiminde,
Gemiler çoktan demir aldı limandan...
Yapraklar bile göçtü işte, ağaçlar çıplak...
Rüzgârlar da hızlı esmekte artık,
Belli bekleyenleri var bir yerlerde.
Küçük derelerde bir telaş,
Dik yamaçlardan alel acele yuvarlanmakta,
Yolculukları var denize...
Gün geldi, sevdası da gidenlerden oldu,
Dönmeyenlerden!
O!    Şair!   Kalan oldu hep yerinde,
Kalan ve siyah sayfalarda yazan oldu sessizce size...