“Ben gideceğim bir gün ve geride bıraktığım her şey anlamsız kalacak.“
Sevdiklerim, dostlarım.. Birer birer küçülecekler dikiz aynasındaki arabalar gibi. Zaman öyle bir uzaklaştıracak ki bizleri, bu hissi tarif edecek tek bir kelime dahi bulamayacağım. Belki oturur biraz şiir yazarım, belki de saatlerce boş bir duvara bakarım. Ciğerimdeki o vicdansız acı hiçbir zaman dinmeyecek biliyorum. O gün geldiğinde, pişmanlıklar bir dağ olup boğazımda düğümlenecek. Ayrılık vakti gelip çattığında, yapraklar daha bir yorgun savrulduğunda, yavrusunu kaybeden bir köpek gibi çaresizce bakacağım. Benden başka kimse bu anlamsızlığı anlayamayacak. Yağmurlar yine zamansız yağacak, rüzgarlar fırtına olup saçlarımı savuracak..
Ben her şeyi, herkesi öyle bir özleyeceğim ki… Bugüne kadar özlemek nedir bilmeden özledim demişim. Ben o gün öyle bir öğreneceğim ki özlemeyi, sözlüğümdeki kelimelerin anlamları değişecek. Umut, canımı acıtan bir kavram olacak. Kavuşmak, yalnızca bir hayal gibi duracak. Ben gideceğim bir gün ve geride bıraktığım her şey anlamsız kalacak. Belki bir otobüs belki bir tren götürecek beni, hızlanan soluğum ve titrek yüreğim eşlik edecek benliğime. Biliyorum, ben yine yorgun ve kaybetmeyi kabullenmiş adamı oynayacağım. Daha bir çekileceğim o sert kabuğuma.
Diyorum ya, ben gideceğim bir gün ve geride bıraktığım her şey anlamsız kalacak…
Sevdiğim kadının gövdesi bir başka gövde ile buluşacak, elleri bir başka hayatın elleriyle huzur bulacak. Dostlarım daha bir başka çaylar içecekler, daha demli böyle. Sohbetlerde ismim, hafızalardan suretim kalkacak. Yeni binalar inşa edilecek, yeni caddeler keşfedilecek. Bir gün ben “çıkmaz sokak” olacağım. Tanıdığım kimse oraya girmeyecek sanki. Ben gideceğim bir gün ve geride bıraktığım her şey anlamsız kalacak. Öyle ihtimal vermeyen kararlı gözlerle bakma bana, zaman dediğimiz şey bunu da başaracak. Buzdolabında unutulmuş yarım limon kadar donuk ve çaresiz kalacağım. İşte o gün ne tadım ne de tuzum olacak.
Duygusuzca harcadığım vakitlerin hesabı sorulacak benden. Söyleyemediğim bir söz, duyamadığım bir ses, beceremediğim bir sarılış kiralık katil gibi dikilecek karşımda. Gönül cephanemdeki bütün silahları bırakıp teslim olacağım o buz gibi kalıplaşmış gerçekliğe. Ah ne de çok şey var zihnimi bulandıran, ne çok hatıra. Ben gideceğim bir gün ve geride bıraktığım her şey anlamsız kalacak. Dudaklardan dökülen heceler sessizliğe, sessizlik karanlığa, karanlık bir sonsuzluğa, sonsuzluk yeni bir serüvene dönüşecek. O vakit geldiğinde, o zehir gibi kapı zili çaldığında ben çok uzaklarda olacağım. Kendimden bile uzaklarda, tanımadığım bir köşe başında.
Sonrasında ne olur bilemem, bildiğim tek şey dev bir kapana kısıldığım.Bildiğin balıkçı oltasına takılmış az sonra plastik kovaya koyulmayı bekleyen ve ne olduğunu hiçbir zaman anlamayacak olan bir palamut gibi hissediyorum kendimi. Hem o çok sevdiğim denizimden ayrılıyor hem de nefessiz kalıyorum.
Ben gideceğim bir gün ve geride bıraktığım her şey anlamsız kalacak. Hani bir kitap alırsın da sıkılıp yarıda bırakırsın böyle. Zaman geçtikçe tozlu raflar sarartır sayfalarını. Bir gün ansızın aklına geldiğinde kaldığın yerden devam etmek istersin. Tuhaf ve içini ürperten hoş bir koku yayılır oradan. Herkes ne kadar da güzel kokacak öyle, ne kadar acıklı…
Devam edecek...