Tedavi edilmediği taktirde hayati risk taşıyabilecek uyku apnesi için horlamanın çok önemli bir gösterge olduğuna değinen Dr. Öğr. Ü. Akduman “Uyku apneli kişilerin de yüzde 90’ında horlama şikayeti bulunur. Dolayısıyla özellikle obez ve kilolu kişilerde horlama dikkate alınması gereken bir işarettir” dedi.
Sağlıklı bir uyku hava su gibi gerekli bir ihtiyaç. Uyku apnesi de bu ihtiyacı karşılamaya engel olan oldukça yaygın bir sorun. Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, global bir sağlık sorunu haline gelen obezite ve uyku apnesi arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Uyku apnesinin en önemli göstergelerinden biri olan horlamanın da bu doğrultuda masum görülmekle birlikte dikkate alınması gerektiğinin altını çizerek horlama, uyku apnesi ve obezite arasındaki ciddi ilişkiye işaret etti. Uyku apnesinin uykuda nefes durması ve oksijen alamama gibi belirtilerle seyreden riskli hastalık olduğunu ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, “Obezite, uyku apnesi için en büyük risk faktörünü oluştururken, uyku apnesi de obezite için risk oluşturuyor. Dolayısıyla birbirini etkileyen bir kısır döngü içinde sorunun büyümesine neden olan iki önemli problemden söz ediyoruz. Uyku apnesi genellikle 40 yaş üstü erişkinlerde özellikle de erkeklerde daha sık görüldüğünü hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nde Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, “Bu hastalar uykuda nefesin durmasına bağlı olarak gece boyu defalarca uyandıkları için derin uykuya geçemezler. Hasta yatar yatmaz uyuyamaz ve sonuçta yeterince dinlenemez. Parçalanan bu uyku döngüsü sonuçta kardiyovasküler hastalıklardan diyabete kadar ciddi metabolik sonuçlar doğurur” diye konuştu.
“DİNLENEMEYEN HASTA, KARBONHİDRATA YÖNELİR”
Kişinin kaliteli uyku alamaması nedeniyle kalp, beyin ve akciğerlerinin de dinlenemediğini vurgulayan Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, “Vücutta oksijen düşük seyrettiğinden hasta gün içinde halsiz, yorgun ve mutsuz olur. Bunun sonucunda ise karbonhidrat açısından zengin gıdalara yönelir. Sonuçta kilo almaya başlar. Yani uyku apnesinin en önemli sebep ve sonucu obezitedir. Araştırmalar obez kişilerin yüzde 80’inde uyku apnesi olduğunu gösteriyor” açıklamasını yaptı.
“TÜRKİYE’DE 1 BUÇUK MİLYONUN ÜSTÜNDE”
Türkiye’nin obezite sıralamasında dünyada üçüncü sırada olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, Türkiye’de 1 buçuk milyonun üstünde ‘uyku apneli obez’ kişiler olduğunu söyledi. Horlayan her hastanın uyku apnesi olmadığını ancak uyku apnesi olan hastaların yüzde 90’ında horlama olduğunu belirten Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, “Bu ciddi bir sağlık problemidir. Kişinin uykusunda horlaması basit bir horlama değildir. Aynı zamanda tüm metabolizmayı bozan bir duraksamadır” bilgisini verdi.
TANSİYON VE DİYABETİN DE TEMEL NEDENİDİR
Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman uyku apnesi ve obezite arasındaki bu ilişkiye bağlı olarak farklı sorunlara da zemin oluşturduğuna dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Bu yüzde 80’lik hasta grubunda; uyku sırasında beden dinlenemediği için o gün içerisinde insülin direnci, uykudaki oksijen, kalp ritmi bozulur. Ve böylece hastada metabolik sendrom oluşur. Tansiyon, diyabet, metabolik sendromlu birçok hastalığın temel nedeni de aslında uyku apnesidir.”
“UYKU SIRASINDA YAŞAM KAYBINA NEDEN OLABİLİYOR”
Bu hastalığın tedavi edilmediğinde yaşam kaybına varabilen ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman şu açıklamaları yaptı: “Uyku sırasında gerçekleşen ölümlerin yüzde 90’ının da uyku apnesine bağlı olduğunu biliyoruz. Apneye bağlı hastanın yaşadığı oksijen düşüklüğü, beyinde felç, uyku sırasında kalp krizi, uzayan dönemlerde ise akciğer hastalıklarına sebep olabiliyor. Bununla birlikte tedavi edilmediğinde obezitenin geliştirdiği bütün riskleri de artırır. Uzun dönemde depresyon, kanser hastalıkları, felç, kalp krizi gibi birçok hastalığı da tetikler.”
“ÇOCUKLARDA DA GÖRÜLEBİLİR”
Uyku apnesinin günümüzde sadece erişkin hastalığı olmadığına da değinen Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, "Günümüzde obezite, çocuklarda uyku apnesi olması açısından büyük risk faktörüdür. Alerjisi artan, geniz akıntısı şikayetleri olan çocukların da uyku apnesi olduğu görülür. Bu yüzden bu tür sorunu olan çocuklarımız da yatar ama uyuyamaz. Dolayısıyla beyin, kalp, akciğer gelişimi de sekteye uğrar” şeklinde konuştu.
“UYKU TESTİ İLE SAPTANIP TEDAVİ EDİLİYOR”
Uyku apnesinin polisomonografi adı verilen uyku testi ile kolaylıkla tespit edilebildiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Uyku apnesinden şüphelendiğimiz hastalara uyguladığımız bu test, hastane ortamında bir gece kalarak ya da hastanın kendi evinde ölçümlerin alınmasıyla yapılabilir. Uyku kayıtlarının alınmasından sonra uyku apnesi tespit edilmesi durumunda da hastaya solunumu destekleyen cihazlarla hastanın kaliteli uyuması sağlanır. Dolayısıyla da olası riskler de azaltılabilir.” Bugün gelinen teknoloji sayesinde hastaların geçmişte kullanmakta zorlandığı uyku cihazlarının artık çok daha küçük ve konforlu olduğunu belirten Dr. Öğr. Ü. Seha Akduman, “Eskiden çok gürültülü ve büyük olan bu cihazları hastalar kullanmadıkları ya da kullanmakta zorlandıkları için uyku apne sorunu ve neden olduğu diğer riskler devam ediyordu. Ancak bugünkü uyku cihazlarının çok daha hafif ve küçük olduğunu hatta seyahate bile giderken taşınabilecek özellikteler. Dolayısıyla kaliteli uyuyan hastanın gün içinde enerjisi, hareket kapasitesi ve elbette mutluluğu da artacaktır” dedi.