Kimsenin avukatlığını yapmam, doğru neyse onu yazarım. Beşer olarak hatalarımız yok mu? Elbette var, onu da fark edince özür dilemeyi erdemlikten sayar gereğini yaparım. Neden bu giriş cümlesini kullandığıma gelince; bazı meslektaşlarımız yaptıkları haberleri iyice araştırmadan, olayın her yönünü değerlendirmeden haber yaptıklarından yanılabiliyorlar, o nedenle de bugün iki konuya değinmek istiyorum. Birincisi SASKİ’nin on bir milyon lira vererek kiraladığı araçların otoparkta beklediği yönünde yapılan haberle ilgili olacak. Haberi yapan arkadaşımız keşke önce SASKİ yetkilileriyle görüşüp ona göre haberi yapmış olsaydı, olayın anlatıldığı gibi olmadığını görürdü. Olay nedir derseniz; SASKİ, daha önce su sayaçlarını bir şirket üzerinden okutmaktayken geçtiğimiz yıl bu uygulamaya son vererek kendi bünyesinde okumaya başladı. Bunun için de araç kiralaması yapması gerektiğinden lazım olan araçlarla ilgili ihaleye çıktı, ihaleyi alan şirket de araçlarını Samsun’a getirip, plakalarını almak, kurumla ilgili tanıtım yapmak, sigorta vs gibi işlemleri tamamlamak üzere araçların eksiklerini gidermek üzere bir yere depolama yaptı. İçeride görev bekleyen bazı uyanıklar umduklarını bulamayınca idareyi yıpratmak adına araçların fotoğrafını veya videosunu çekip sanki bu araçlar boşa yatıyormuş gibi basına servis etmişler. Yapanlar kameralardan da belliymiş, idare onlarla ilgili gerekli işlemi de yapacakmış.
Sizin anlayacağınız ortada boşta yatan araç yok, ihaleyi alan firmanın işe başlamak üzere getirdiği yirmi küsür aracın eksikliklerini tamamlamak üzere garaja çektiği ve idareye teslim edilmemiş araçlar var. Bunlarla ilgili en ufak bir kamu zararı da söz konusu değil. Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda belirttiğim gibi Mustafa Demir’in pek çok yanlış uygulamaları olsa da bazı güzel işlerinin hakkını vermezsek vebal altında kalırız. SASKİ yönetiminin başındaki Bahattin Bey’den başlamak üzere genel müdür yardımcıları ve daire başkanlarına hatta şube müdürlerinden çalışanlarına varıncaya dek fevkalade başarılı insanlar. Bu tür haberler yapıp o insanların sinerjisini bozmamak lazım. Diyeceksiniz ki yağan yağmurlarda şehrin durumu ortada, buna ne diyeceksin? İkinci konumuz da o zaten.
Şehrimizin en önemli sorunlarından birisi de aşırı yağışlarda yaşadığı sel sorunudur. Bunu değerlendirirken sırf Mustafa Demir’e düşmanlık olsun veya yıpratılsın diye yazarsak doğru olmaz. Buradaki temel sorun yıllardan beri süregelen altyapı yetersizliğidir, bunu çok kısa zamanda çözmek mümkün değil. Kaldı ki değil şehrimizde dünyanın hiçbir yerinde tabii afetlerin önünü almak mümkün değildir. Metrekareye düşen yağmur miktarına bakıldığında ne demek istediğimi rahatlıkla anlayabilirsiniz. Örneğin ben Lâdik’teki tavuk çiftliklerinin birinde 2015 yılında böyle bir sıkıntı yaşamıştım, civcivlerin geldiği gece yağmıştı. Adeta gökyüzü boşalırcasına yağınca kümeslere su doldu, hayvanları zor kurtardım. Bunun üzerine tedbir alma gereği duydum. Önce iki kapalı iki açık olmak üzere dört tane tahliye kanalı yaptım. Yetmez dedim bir de yukarıdan gelen yağmurları toplamak adına elli santim genişliğinde iki metre yüksekliğinde büyük bir istinat duvarı yaptım. Lâdik ve Kavak belediyelerinden birer tane araç kiralamak suretiyle bu işlere yüklü masraflar harcayarak yaptım ama son yağmurlarda kümesin birine yarıya kadar yağmur geldi. Demek ki ne kadar önlem alırsanız alın Cenab-ı Hak’kın afadı ile mücadelede yetersiz kalabiliyorsunuz.
Burada şu hususlara da değinmekte yarar var. Gülsan Sanayi Sitesi, Toybelen’e taşınacağından oraya altyapı yapılmasına gerek görülmedi. Zaten oranın altyapısı da yok, çok da eski bir sanayi sitesi olduğundan oradan taşınacak. Atatürk Bulvarı’nda yüz yirmi tane mazgal var ama dediğim gibi yağmur aşırı yağıp sel olunca bu mazgallar da yeterli olmadı. Bu işlerde eleştirmek çok kolaydır. Yok efendim niye yapılmadı, yok efendim beceriksizler gibi basit ifadeleri kullanmak çok kolay ama gelin işin içerisine bir girin de bakın bakalım durum nedir. Bazılarının övmekten bitiremediği Vezir Hazretleri döneminin altyapıları bunlar. Yirmi yıl bu şehri o yönetti, neden kimse çıkıp ona bir şey demiyor? Merhum Muzaffer Önder’den sonra bu şehirde altyapı yapılmadı desem yeri var. Öyle ezbere konuşmak kolaydır, önce çıkıp olayın aslı astarı nedir bakacaksınız ondan sonra konuşacaksınız. Altyapı nedir? Maliyeti nedir? Karşılığını nereden bulacaksınız? Bu konuları bilmeden atıp tutmak kolaydır. Eleştirelim ama hakkaniyet ölçüsünde eleştirelim diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
NOT: Daha önceki bir yazımda kanaatimce Mehmet Muş'un Plan Bütçe Komisyonu Başkanı olacağını söylemiştim. Dün TBMM'de yapılan oylamalar sonucu Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına Mehmet Muş seçildi. Kendisine çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.