Bugün son bir haftadan beri ülke gündeminde olan ve şehrimizi de ilgilendiren kız çocuklarına verilen ‘İslam’ın Kızı’ belgesi üzerinde birkaç kelam etmek istiyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki kendi dünya görüşüm ne olursa olsun haklı olanın yanında haksız olanın da karşısında durmak karakterimin gereğidir. Siyasi görüşü ne olursa olsun insanların eylemleri üzerinden değerlendirme yaparım. Hemşehrilik, ahbap çavuş ilişkisi objektif olmamıza engel teşkil etmez. Bunu açık ve net ifade ettikten ve eğitim sistemimizle alakalı tespitlerimi yaptıktan sonra asıl konumuza geçmek istiyorum. Osmanlı’nın yıkılışı sonucunda yeni kurulan Cumhuriyet rejiminin yaptığı uygulamalardan birisi de Tevhid-i Tedrisat kanununu çıkartmak suretiyle eğitimi tek elden Milli Eğitim Bakanlığına bağlamasıdır. Bu uygulama doğru bir uygulamadır, merdiven altı eğitimin kimseye yararı olmaz. 1930-1950 yılları arasında okullardan din dersi ve ahlak bilgisi dersleri kaldırılmamış olsaydı o eğitim sistemi en idealiydi diyebilirdik ama maalesef o ara dönemde toplumun manevi ihtiyacını karşılayacak bir eğitim sistemi olmadı. Neticede daha sonraki yıllarda o da halloldu. Önce okullara din dersleri konuldu, daha sonra imam hatip okulları açıldı ve nihayetinde ilahiyat fakülteleri de devreye girdi, bugünkü noktaya gelindi.
Özel eğitim kurumları da Milli Eğitim’e bağlı müfredatı uygulamakla yükümlüdürler. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı müfettişler tarafından belirli aralıklarla teftiş edilirler, çalıştırdıkları personelin tamamı özel de olsa devlet memurunda aranan şartlara tabidir. Atamalarda da Milli Eğitim’in kontrolüne tabidirler. Devlet, hiçbir şeyi kendi halinde bırakmaz, asla denetim mekanizmasından vaz geçmez, kimseye kafasına göre hareket etme şansı da tanımaz. Yaklaşık yirmi yıldan fazla bir zaman yurt çalıştırdım, kendi üniversite diplomalarımla yurduma müdür olamadım. Ne zaman ki Milli Eğitim’in açtığı pedagojik formasyon kursunu bitirip belge aldım, ondan sonra atandım. Her yıl rutin olarak İl Milli Eğitim’e bağlı müfettişler periyodik teftişlerini yaparlardı. Üç yılda bir de bakanlık müfettişleri gelir günlerce teftiş yaparlardı. Sizin anlayacağınız mülkün sizin olması veya özel okulun sizin olması çok fazla anlam ifade etmiyor, tam aksine devlet okullarından veya yurtlarından çok daha zor şartlara tabi olduğunuz bir gerçek. Mesela devletin çıkardığı yurt yönetmeliğine göre bir öğrencinin dört metrekare oda hakkı bulunmakta, siz bunu sağlamakla yükümlüsünüz ama devletin pek çok yurdunda bu şartları bulamazsınız. Hele hele geçen seneden beri müracaat eden öğrencilerin tamamını almak adına ranza sistemine geçildi, dört kişilik oda sekiz kişilik yapıldı, yönetmelikle uzaktan yakından ilgisi yok ama devlet öğrencinin mağdur olmaması için yaptı ki doğrusunu da yaptı ama şartlara uygun mu deseniz çoğu değil.
Neden bu kadar detay verdim derseniz; özel bir okulda okuyan kız çocuklarına “İslam’ın Kızı” belgesi verildi diye ortalık karıştı. Olayı biraz irdeleyince aslında sadece o belge değil normal bildiğimiz teşekkür veya takdir belgesinin yanında böyle bir belge de verilmiş. Ne işe yarar derseniz çok da bir işe yaramaz ama o çocukları teşvik amaçlı bir belge olduğu kanaatindeyim. Gelelim işin başka bir boyutuna; sokağa çıktığımızda gençlerin giyim kuşamlarından tutun da davranış biçimlerine bakıldığında o kız çocuklarına verilen belgede ne yanlışlık var ben de merak ediyorum. İslam’ın Kızı veya Oğlu olmak suç mu? Keşke hepimiz İslam’ı gereği gibi yaşayabilseydik de bizler de İslam’ın erkeği olabilseydik. Olayları değerlendirirken inançlara siyaseti katmadan inançların gereği neyse onu yaparak değerlendirme mecburiyetimiz olduğunu unutmayalım. Bir bardak suda fırtına koparmanın âlemi yok. Barlarda kafelerde eğlenen gençlerle ilgili kimse sesini çıkarmıyorsa okullarda Tevhid-i Tedrisat çerçevesinde ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir biçimde yapılan eğitimlere de saygı duymak zorundayız.
Amaç İslam’a düşmanlıksa ona bir şey diyemem ama yok eğitimle ilgiliyse onun da gereğini devlet yapar zaten. Bu konuları siyasete alet etmek doğru değil, elimizi vicdanımıza koyup yapılan işletin toplumumuza, insanlara ve devlete yararı ve zararı üzerinden değerlendirme yaparsak bu tür sıkıntılarla karşılaşmayız. Sanırım matlup hâsıl oldu, bu günlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.