Bir arada yaşayan insanların zaman zaman birbirlerine karşı tepki, öfke, hırs ve nefretleri söz konusu olur. Hatta bu durum bazen intikam duygularının oluşup, gelişmesine de neden olabilir. Bunlar beşeri fıtratın sonucu ortaya çıkan yansımalardır. Öfkelenmek fıtri bir durum, öfkeye hakim olmak imani bir sonuçtur.
Haklı eleştiriler insanların birbirine katkısı ve yardımı sayılır. Bu durum dostluğun gereğidir. Her şeye “evet ve doğru” diyen insanlardan dost, arkadaş ve beraber hareket etme söz konusu olmaz. Her zaman tasdik edici olan, karşısındakinin duygularını istismar eder, bu da münafıklık işaretidir.
Kanser hastasına aspirin verilemez. O hastalığın ilacı farklıdır, ağırdır. Ona aspirin vermek, onu aldatmak ve idare etmektir. Ya da öleceği belli olduğu için de teselli amaçlı olabilir ama asla tedavi amaçlı değildir.
İnsanları eleştirirken üslubu ve usulü iyi ayarlamak gerekir. Gerçeği söylemek ihanet değil ahde vefanın karşılığıdır. Ameliyat gereken bir hastanın ameliyat edilmesi ona karşı acımasızlık ve zulüm değil aksine merhamettir.
Doğruyu lisani münasiple söylemek erdemli bir davranış, yanlışı doğru diye desteklemek ise aşağılık bir yaklaşımdır. İyiliği emretmek kötülükten men etmek her Müslümanın görevidir. Müslümanın Müslümana nasihatı birbiri üzerindeki haklardandır.
Yanlış yolda olduğu bilenen birinin koluna girmek, onu desteklemek doğruya ve doğrulara ihanettir. Yanlış kimseye karşı da aslında ihanettir. Onun yanlış yapmasını arttırmakta, şımarmasına neden olmaktadır. Peygamberimiz zalime yardım ediniz buyurmuştur. Zalime yardım onu zulmünden engellemekle gerçekleşir.
Hırs ve öfke nedeniyle dostluklar buharlaştırılamaz ama dostların yanlışları da görmezden gelinemez. Müslüman kin ve nefret duygusuyla karar veremez, işlem gerçekleştiremez. Hayati konularda tali meseleler belirleyici olamaz. Fotoğrafın büyüğüne bakarak karar, doğru bilgi ve belgelere bakarak da hüküm verilir.
Elde edileceklerin sonuçları hesap edilirken, kaybedilecek olanların da dikkate alınması gerekir. Her olayın ve konunun artısı ve eksisi vardır. Getirileri ve götürüleri hesap edilmeden verilen kararların isabetli olma ihtimali zayıftır.
“Bir kimseye olan nefretiniz, onun hakkında yanlış karar vermenize neden olmasın” diye uyaran bir peygamberin ümmeti olarak basiret ve ferasetle hareket etmek lazım gelir. Hucurat suresinde, fasıkların haberine araştırmadan itibar edilmemesi hususunda Yüce Allah insanları uyarmaktadır. Pişmanlığın, ortaya çıkacak maddi ve manevi zararın telafisini sağlamayacağı ilahi bilgisi de verilmektedir.
Özellikle, konusu ümmeti ve milleti ilgilendiren hususlarda karar verilirken büyük hassasiyet gösterilmesi gerekir. Konunun artısının ve eksisinin özenle hesap edilmesi, ona göre karar verilmesi en doğru sonucun ortaya çıkmasını sağlamak bakımından çok önem arz eder.