Eğitimin önündeki engeller her geçen gün artmakta. Eğitim ve ders kitaplarının yetersizliğinin yanı sıra çifte standartların var olduğu bir düzende yaşıyoruz. Türkiye, eğitim konusunda başarısız bir ülkedir. Bunu öğrenci niteliğinden anlamak mümkündür. Her dönem yeni sistemle vitrinde konuşur bakanlar.. Bu değişmez uygulamalarda her nesilden birileri muhakkak deneme tahtasına uğramıştır bir kez de olsa. Ak parti iktidarı ile yeni eğitim politikaları gündemde. Ancak temelsiz oluşturulan 4+4+4 projesi üzerinde sürekli değişimlere gidilmeye devam ediliyor. Bu demek oluyor ki bir deneme tahtası daha yolda Kılık kıyafet uygulaması dahi sürekli kararsızlık içinde netleşemediğine göre yöneticilerin bu konudaki eksikliklerini dile getirmek mümkündür.
İlköğretim ve lise olduğu yerde saymakta peki ya üniversiteler ne durumda?
Durum hiç de iç açıcı değil maalesef eğitim sisteminin yanı sıra üniversitelerde öğrencilere verilen hakların dengesizliği öğrencileri mağdur ediyor. Özgür düşüncenin merkezi üniversitelerde öğrenciler kendi rektörlerini seçemiyor, atama sistemi mevcut. Böyle bir düzenin denetim organı da çalışmıyorsa her türlü haksızlık ve yolsuzluk orada mümkündür. Son günlerde Rize Üniversitesindeki keyfi ayrımcılık haberlerini buna kanıt olarak gösterebiliriz.
Ancak benim bu hafta değinmek istediğim konu ise tek bir üniversitenin haksız yaptırımı ile ilgili. Eskişehir Anadolu Üniversitesinin bu yıl öğrenci mağduriyeti bitmek bilmiyor. Bu üniversitenin açık öğretim programına talep oldukça fazladır. Yıllardır bu programı yürüten Anadolu üniversitesinin uyguladığı haksız yaptırımı bu yıl öğrencileri fazlasıyla mağdur etmektedir. Üniversite 2012- 2013 eğitim öğretim yılına yeni bir model olan kredili sistem ile başladı. Ancak bu yenilik öğrencilerin yüzünü güldürmediği gibi haklarını elinden aldı. Bu değişimle birlikte öğrencilerin hakkı olan bütünleme sınavları kaldırıldı. Çok ilginçtir ki aynı yıl içinde YÖK, tüm üniversitelere bütünleme sınav hakkını zorunlu kılmıştır. Buna rağmen Eskişehir Anadolu üniversitesi program yoğunluğunu neden göstererek bu maddeye uymuyor. Tüm öğrencilere sağlanan bütünleme sınav hakkının kendilerine sağlanmamasının sebebini anlamayan öğrenciler hakkın iade edilmesi için açlık grevi başlatmışlar. Bu grevin YÖK tarafından görülüp değerlendirilmemesi kusurlu bir davranış olacaktır. Yaklaşık 750 bin açık öğretim fakültesi öğrencisinin bir yılına mal olacak bu mağduriyetin siyasiler tarafından ele alınması elzemdir.
Eğitim konusunda yapılacak çok iş var yetersizliklerin ve mağduriyetin telafisi yöneticiler için zor olmasa gerek! Keyfi ayrımcılığın son bulduğu o güzel günleri umutla gözlüyorum.