Yıldızlara yolculuk yapmak iddiasında olan insan topluluğunun fertleriyiz. Hatta başka bir hayalimiz de bir yıldız olan güneşteki nükleer reaksiyonu dünyada gerçekleştirmek. Biz bu kadar büyük hayallerin peşindeyiz. Bunları nasıl yapacağımız sorusunu kendimize sorduğumuzda hayal kırıklığına uğramıyor muyuz? Bugün öğrencilerimizin ellerinde son model araçlar görüyoruz. Bu şekilde büyüyen çocuklarımızı bugünkü okullarında eğitim görmeye nasıl ikna edeceğiz. Evet, en önemli sorun mekân sorunudur. Sonra da materyal sorunu. Mekân daha önemli çünkü kâinatın yaratılışı esnasında ortaya çıkan ışık hem parçalara ayrılmış -yani yıldızlara- hem de o yıldızların ışığı mekâna yenik düşmüştür. Bir gün yıldızların ışığı bitiyor. Öğretmen bir gün gidiyor çünkü görevi bitiyor. Ama mekân orada dimdik ayakta olmalı. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana bu en önemli sorundur. Yirmi birinci yüzyıla yakışan eğitim kurumlarını oluşturmak için ilk yapılması gereken mekân ayarlamaktır. Konteynırlardan kantin ve sınıf yaparak mekân sorununu çözemeyiz.
İnsan umudu doğurdu
Öğretmen bu hamuru yoğurdu
Öğrenci geleceğe yatırım
Okul memlekette yıkılmaz surdu
Önce öğretmenden bahsettik sonra materyalden sonra da mekândan. En önemlisini en son söyledik. Öncelik sırasına göre yeniden sıralayalım. Mekân, materyal, muallim eğitim öncesi vazgeçilmez üç "M"dir. Eğitimde ise mekânın yerine öğrenci geçer. Öğretmen yetiştirdiği öğrencisini ahlak, ekonomi ve bilim basamaklarından geçirmeli medeniyet kurucu rolünü bilen bir fert olarak topluma katılmaya hazır hâle getirmelidir. Eğitim için bunların yapılmasını sağlayanların sizce bir öğretmenden aşağı kalan bir tarafı olur mu? İnanın eğitim öncesi ve eğitim için bunlar yapıldığında eğitim sonrası sorun da bir çırpıda halledilecektir.
Öğretmeni bilgiyi geçmişten geleceğe taşıyan farklı frekanslardaki ışık olarak kabul etmek Allah"ın bize muhteşem güzellikleri içerisinde barındıran dünyayı armağan etmesine benzer. Bu armağan görülmeye değerdir. Zaman, öğretmeni haklı çıkaracak bilginin inşa ettiği bir dünya ile bir gün, ikinci bir dünya inşa edecektir.
Turgay Öğretmen, öğretmenlikle ilgili duygularını böyle anlatmış. Öğretmenlerimize verdiğimiz önemi ne kadar artırırsak o derece gelişmişlik basamaklarından çıkarız. O günlerin gelmesini bekliyor, saygı değer öğretmenlerimizin ellerinden öpüyoruz. Sadece kasım aylarında bir iki gün hatırlamakla bu kutsal, peygamber mesleğini icra eden öğretmenlerimizin haklarını ödememiz mümkün değildir. Sevgili öğretmenlerim! Her ayınız kasım, her gününüz 24 Kasım olsun. Saygılar.