Öğüt makamı

İnsanoğlu biraz sivrilmeye görsün, anında başlar öğüt vermeye. Ne de çok doğruyu bilir ki, her söylediği söz ibretlik olur. Her şeye vakıf olma gibi bir hal ile birlikte bir vakarlık durumu çöker üzerine. Öğüt makamındadır artık. Herkese söyleyecek bir çift sözü muhakkak bulunur. 

Dostlarımız köşe yazılarımızı beğenmişler. Sağ olsunlar. Güzel görmüşler. Güzel bakan güzel görür ondandır. Köşe yazılarımızın beğenilmesinin ardından insanlara doğruyu gösterecek öğütler vermem yönünde istekler gelmeye başladı. “Azizim şunu da yaz da vatandaş anlasın. Şu konuları eleştir de yapmasınlar.  Bak şu şöyle şöyle demiş. Bu işin doğrusunu sen anlat” gibi birçok istekler.

Bu konuya ben tedbirli yaklaşıyorum. Bana göre topluma öğüt verecek kişi, önce kendisini ıslah etmeli. Sonra insanlara örnek olabilecek davranışlar sergilemeli. En sonunda herkese değil isteyene, talep edene öğüt vermeli.

Doğrusunu söylemek gerekirse biz de öğüt verecek ağız yok. Allah"a şükürler olsun öğüt makamına gelemedik. Köşelerimiz de ise içimizi döküyor, işimizde elimizden geleni yapıyoruz hepsi bu.

Ben toplumun ıslah edilmesini isteyen kişinin önce kendisini ıslah etmesi gerektiğini düşünüyorum. Önce ben kendimi ıslah edebilmeliyim ki, çevremdeki insanlar da yavaş yavaş güzellikleri görebilmeli. O zaman topluma faydalı olabilirim. O zaman sözümüz tesirli olur.  Nasihat vermek kolay, örnek olmak zordur. Onun için bizde öğüt verecek ağız yok, öğüt dinleyecek kulak var.

Nasihat veren alandan üstün olmalı. Bulunduğumuz konum itibariyle halka hitap ediyoruz. Bizim öğüt vermemiz halkın üzerinde olmamızı gerektirir. Biz kendimizi halktan üstün görecek mizaca sahip değiliz. Biz ancak güzel gördüğümüzü güzel olarak anlatırız o kadar.

Sağlıcakla kalın