Soyadı ile başladık Sedat Öksüzoğlu'nu anlatırken. Sedat Samsun basınının genç jenerasyonunda çok önemli bir isimdir, bana göre. İyi gazetecilik yapar. Önceki gün Haber gazetesinde "Önder'e saygısızlık" başlıklı haberini okuduğumda gazetecilikte önemli olan dikkati ve ayrıntıyı ne kadar iyi kullanıp yakaladığını memnuniyetle gördüm. Bir süre birlikte çalışmaktan da gururlandığım Sedat Öksüzoğlu, kimseye garez beslemeyen, "sevmem!" kelimesini ağzına almayan, kendisiyle barışık, sesini ninni kıvamında kullanan kardeşime bu meslekte üstün başarılar diliyorum. Işıl ışıl gidiyorsun Sedat kardeş. İnşallah hakettiğin çok iyi yerlere de geleceksin.
AYIPTIR AYIIIPPP!!
"Samsun Valiliği'nin yanında bulunan Muzaffer Önder Parkı'na büstü konulan Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin ilk Başkanı rahmetli Önder'in büstü, yeni haliyle görenleri hem hayrete düşürdü, hem de üzdü. Adı bile yanlış yazılan Önder'in özgeçmişinde, Başkan Yusuf Ziya Yılmaz'a karşı aldığı seçim yenilgilerine vurgu yapılmış.
26 Mart 1989 18 Nisan 1999 yılları arasında Samsun Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Muzaffer Önder, Ruhat Çetinkaya'dan aldığı koltuğu Yusuf Ziya Yılmaz'a devretmişti. 1 Ocak 1933 tarihinde dünyaya gelen Önder, 1 Kasım 2005"de 72 yaşındayken hayatını kaybetti. Samsun'da hemen herkesin abisi olma özelliğiyle halen hafızalardan silinmeyen Önder'in ölümünden sonra Büyükşehir Belediyesi, adını Samsun Valiliği yanında bulunan alana vermişti.
Muzaffer Önder Parkı'na bir de büstü yapılan Önder'in, Raylı sistem nedeniyle büstünün yeri değiştirildi. Ancak bu değiştirme sonrası yerine konulan büst, görenleri hayrete düşürdü. Çünkü Samsun' 10 yıl Büyükşehir Belediye Başkanı olarak hizmet vermiş, öncesinde de milletvekilliği yapmış Muzaffer Önder'in büst üzerindeki adı 'Muzaffer, değil Muzeffer olarak' yazıldı. Görenleri üzen bu tablo, biyografisinin yazıldığı kaidesinde de sürüyor.
Muzaffer Önder'in, bir sonraki seçimleri kazanamayarak, koltuğunu ANAP adayı Yusuf Ziya Yılmaz'a devretmesi, 24 Şubat 2004'te CHP'den 5. kez Samsun belediye başkanlığına aday gösterilmesine rağmen 28 Mart'ta yapılan seçimleri bir kez daha Yusuf Ziya Yılmaz'a karşı kaybetmesi Vikipedi'de yazdığı gibi aynen veriliyor." haberi de dün manşetten çıkıyor.
Bu ne bitmez Muzaffer Önder kindarlığıdır, bu ne bitmez Önder kompleksidir; yaptırdıkları büste ve yazdırdıkları tabelaya bakınca anlıyorsunuz. Her devrin adamlığını yapanların hem Muzaffer hem de Önder olan Samsun'un efsane başkanlarından Muzaffer Önder kabrinde bile rahat bırakılmıyor.
Yüreklerini nefretle karartmış birilerine oylarını emanet etmek nedir sizce? Konuya büyük bir tepki koyan İsmet Şahin "Adını yanlış yazmaktan vazgeçtik. Resmen terbiyesizlik yapılmış. Yaratan gecinden versin vermesine de, eninde sonunda hepimiz emaneti asıl sahibine teslim edeceğiz. Mahkeme kadıya mülk değil neticeten. Önder başkanın ölüm sebebini de büste yazmak neyin nesi oluyor? Ölüm, dinimizde de masumiyet belgesi değil mi? O nedenle biriyle yaşarken alıp veremediğiniz ne olursa olsun, öldüğü an bir bebek kadar masum sayılır. Artık ne tekrarı vardır bu dururmun, ne temyizi, ne de bir sonraki raundu. Bitti. Son. Kavgan varsa kavga bitti, muhabbetin varsa muhabbetin.. Haklılık/hasızlık, doğruluk/eğrilik,ak/kara, didişmen tartışman bitti. Ölü üzerinden kavga ya da polemik sürdürmek kelimenin en özlü anlamıyla kendimizi aşağılamaktır. Senin için neler yazılacağını düşün önce Yusuf Bey" diyor.
SAZAN
Sazan gibi atlamak deyiminden de anlaşılacağı gibi hemen hemen tabii koku veren her yeme gelen obur bir balıktan söz ediyoruz. Hamur,solucan,haşlanmış mısır, ayçiçeği ve afyon küspesi,haşlanmış patates,çekirge ve benzeri iri böcekler ve kuru üzüm gibi çeşitli yemlerle avlanır.
Nadiren de dip oltasını gümüş balığı ile yemleyerek iri sazanlar da tutulduğu olur. Küspe sazan için doğal bir yem olmamasına karşılık, kokusu baskındır, balığı çeker ancak iğnelerden birine takılmış solucan sonucu netleştirir. Küspe kokusuna gelen sazan solucanı affetmez, kalın dudakları sayesinde iğneye oturur. Bu işlem balığın yeme alışkanlığına göre haşlanmış mısır taneleri veya kuru üzüm içinde geçerlidir.
ATEŞLİ
Ateşli silah edinme nedenleri içerisinde gösterilen en öncelikli mazeret "güvenlik"tir. İnsanlar, kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağlamak amacıyla silah almak istediklerini söylerler. Oysa, toplumda yurttaşların güvenliğini sağlama görevi kolluk güçlerine aittir. Kolluk güçlerine güvenmeyen yurttaş, kendi güvenliğini sağlama görevini devralıyor. Bugünlerde ise, medyada tek konu olan şiddet, toplumdaki güvenlik ihtiyacını ve kaygıyı gittikçe arttırıyor. Her türlü aşırılık bir şiddet gösterisine dönüşerek, zaten mevcut ya da edinilmiş olan silahların kullanılmasıyla inanılması güç şiddet sahneleri oluşturuyor.
Diğer yandan, medyadan edinilen enformasyon, yorumlar ve görüntüler, çocukların ve gençlerin şiddete ilişkin kavramları algılayışlarında çarpıklıklar meydana getiriyor. Şiddet kavramları kahramanlıklarla özdeş hale geliyor. Çocukluktan itibaren kurşun askerlerle, oyuncak tabancalarla oynayan küçükler, pekiştirici mesaj olarak, bir de bunların kahramanlık göstergesi olabileceğini medyadan aldığı enformasyon ve görüntüyle birleştiriyor... (Umut Vakfı)
KÖTÜ KARNE
İdris, yıl sonunda kötü bir karne getirir. Babası Temel de sinirlenir:
"- Bu ne kötü karnedir? Utan utan. Atatürk senin yaşındayken sınıf birincisiydi."
İdris, umursamaz bir tavırla yanıtlar: "- Sözlerin çok doğru baba. Ama sende şunu unutma. Atatürk senin yaşındayken de Cumhurbaşkanıydı"
DAİRENİN ALANI
Temel evde gazete okuyordu, küçük oğlu yaklaştı:
"-Babacığım matematik dersime yardım eder misin?" diye sordu.
Temel gazeteyi bırakıp: "-Peki sor bakalım?" dedi.
"-Öğretmen bir dairenin alanını bulmamı istedi"
Temel: "-Hayret..hala bulamadılar mı? Ben çocukken de bunu sorarlardı"
GÜZEL SÖZ
Lafı uzatanlara ne yapmak lazım diye Farabi'ye sormuşlar. O da şöyle demiş: "- Uzun konuşanı kısa dinlemeli..."