Bir toplumun geleceği, gençliğin bugününde gizlidir. Donanımlı, dinamik ve kararlı bir genç nüfus, toplumunu geleceğe güvenle taşır.Bilgiye ulaşırken eğitimi en önemli kazanım olarak görme bilinci, gençliğin kendine güvenmesini ve toplumsal sorumluluğu kazanmasını sağlayacaktır.
Hayat felsefesi tamamen eğlence ve magazin kültüre göre ayarlanmış gençlik ise içinde bulunduğu toplumun gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Çalışmayı sevmeyen, zorluklarla mücadeleden kaçan ve hedefi olmayan bir gençlik hem yüktür hem de tehlikedir.
Günümüzün gençliğini hayat felsefesine baktığımızda gelecek hakkında pek de olumlu bir tablo canlanmıyor maalesef zihnimizde. Bunu söylerken umutsuz ve karamsar olduğum sonucu çıkmasın asla. Sadece bazı gerçekleri göz önünde bulundurmak ve bir şeyler yapma şansımız varken bu fırsatı kaçırmama adın tüm söylemek istediklerim.
""Yanlışlar önlenmezse önlenemez olu . Zira canavarlar yavruyken masumdular."" diye bir söz biliyorum. Bu gün çok basit yöntemlerle çözülebilecek sorunlar ilerde çözümsüz hale gelebiliyor .Yangınlar içinde böyle değil mi ? Küçücük bir kıvılcımla başlayan ve 5 yaşında bir çocuğun bile ayağını basıp söndürme imkanı olan bir yangını , büyüdüğünde onlarca itfaiye bile söndürmekte aciz kalabiliyor.
Önce herkesin, özellikle yetkili ve etkili kişilerin bu sorunu görmeleri ve de çözüm için kesin kararlı olmaları gerekir.Sadece bir sorunu dillendirmek ve lokal bazı çalışmalarla makyajlamak asla doğru bir yaklaşım değildir.Mutlaka teşhisinin doğru konulması ve analizlerin sağlıklı ve tutarlı yapılması elzemdir.
Okullar açılıyor.Milyonlarca genç eğitim ve öğretime başlayacak.Tabi ki öncesinde Bakanlığın öğretmen atamaları var .Okullar tadilat ve tamirattan geçiyor.Bunlar güzel ve gerekli çalışmalar.Her şey rutin olarak gelişecek ve devam edecek.Benim asıl gündeme getirmek istediğim eğitim anlayışımızın sorgulanması.
Eğitime muhatap kıldığımız gençlerin , olaya bakışları ve beklentileri.Bunu hep ihmal ediyoruz.Bence mikro ve makro planda sorunun ele alınması kaçınılmazdır.Bir sempozyumla, kongreyle gençlerimizin eğitime bakışları,beklentileri,hedefleri,sorunları tespit edilmeli ,kısa ,orta ve uzun vade planlamalarla artık kangren olmadan neşter vurulmalıdır.
Okuttuğumuz çocuklarımız potansiyel suç makinesi haline gelebiliyor, arkadaşını bıçaklayabiliyor, anne-babasını dövebiliyor, öğretmenine saygısızlık yapabiliyor ,küçücük bir nedenden dolayı herhangi bir insana zarar verme noktasında zerre kadar tereddüt etmeyebiliyor.Okuldan kaçarak ne idüğü belirsiz mekanlarda zaman geçiren gençlerimiz geleceğe nasıl hazırlanıyor.Bilgiyle beslememiz gereken ,ahlakla donatmamız gereken gençlerimiz nelerle donatılıyor, nelerle besleniyor ? Bunları görmezden gelemeyiz.Bizim çocuklarımız bizim gençlerimiz ve geleceğimizin görüntüleri.
İşte bunun için gençlerimize kulak vermeli ve onları dinlemeliyiz.Her şeyden önce farklı birey olarak yaklaşmalıyız.Onları sanal dünyanın büyüsünden reel hayatın gerçekleriyle tanıştırmalı, uyandırmalıyız.Baştan sivri dillerine,isyankar tavırlarına, vurdum duymaz görüntülerine aldanmadan iç dünyalarının güzelliklerine yelken açmalıyız.Cevherlerini fark etmeden dokularına inmeden beklentilerini hissetmeden ve en önemlisi onları farklı birer birey olarak kabul etmeden onlara ulaşma şansımız yok denecek kadar azdır.
Çok güzel projeler,anlamlı çalışmalar ve duygusal birikimlerle karşımıza bambaşka bir insan olarak çıktıklarını göreceksiniz.Bir ara medyada geçmişti.Sanıyorum Şanlıurfa"da sokak çocukları eğitimle turist rehberliği yapacak medeniliğe ve centilmenliğe getirilmiş. Bunun genişletilerek ve detaylandırılarak ülke geneline yayıldığını düşünelim.Ne kadar hoş ve güzel manzara çıkacaktır karşımıza.
Ayrıca sokak çocukları değil ,bütün gençlerimizin böyle bir rehabilitasyona ihtiyacı vardır.
Vakit geçmeden,çözümler bitmeden ve de en önemlisi gençlerimizi şer odaklar kullanmadan bir çözüm arayışı......Yerinde hareket etmek durmaktan daha iyidir....
A.Hamdi ERER