Dikkat ettiyseniz bu güne kadar Filistin'deki gelişmelerle ilgili köşe yazmadım, bu yapılan zulme rıza göstermek veya katil İsrail'i haklı görmek anlamına gelmez. Olaylara bakarken eleştiri odaklı değil çözüm odaklı baktığımdan ve bu konuda yapılanları rutin şeyler gördüğümden aynılarını yapma gereği duymadım. Bu tür işlerde yapılması gereken en önemli şey çözümün ne olduğunu ve meselenin neden bu noktaya geldiğini bilmektir. Ortada büyük bir zulüm var, kan var, insanlık ayıbı var. Bunlara eyvallah da acaba bu noktaya nasıl gelindi buna bakmak daha doğru olmaz mı?
Mesele hastalığı tespit etmektir, hastalığı tespit etmeden verilen her ilaç hastaya fayda değil zarar verir. Bugün Filistin'de yaşananlar 1492 yılında Endülüs Emevi Devleti'nin yıkılıp İspanya Devleti kurulduğunda aynısı yaşanmadı mı? Granada'da Müslümanlar bu yaşananların on katı zulmü yaşamadılar mı? Sadece bunu yaşamakla kalmadılar, orada yaşayabilmek için zorla Hristiyan yapılmadılar mı? Yahudilik ırka dayalı bir din olduğundan onlar din değiştirme işini yapmıyorlar, yoksa onlar da Filistinli kardeşlerimize aynı dayatmayı yaparlardı. Yahudi toplumu; Allah'ın Kuran'da lanetlediği, Hazreti Musa'dan başlamak üzere, Hazreti İsa'ya ve Hazreti Muhammed'e her türlü zulmü yapan bir kavimdir. Allah'ın verdiği hiçbir nimete şükretmeyen, her verilene isyan edip daha fazlasını isteyen, nimeti aldıkça azan bir topluluktur bunlar. Tarık bin Ziyad’ın Endülüs İslam Devleti'ni kurup orada 8 asır yaşanan İslam'ın ardından İspanya'yı kuran Hristiyanlar da İsrail kavmindendi. Sadece dinleri değişikti, aynı millete mensup insanlardı. Hazreti Muhammed'e dek gelen peygamberlerin büyük bir çoğunluğu Beni İsrail kavmindendi. Tahrif edilmiş İncil'in yazarları da Yahudilikten Hıristiyanlığın geçmiş, sırf Yahudiliği korumak adına İncili tahrif etmiş muhtedi Hristiyanlardı. Türkçe, Arapça ve Fransızcayı ana dili gibi bilen İngiliz ajanı Hampher, Hatıralarım adlı kitabında; Endülüs'ü şaraba ve kumara alıştırarak, aralarına fitne fesat sokarak, Kur'an-ı Kerim'i ve diğer kaynak kitaplarını tartışılır hale getirerek dinlerinden kopararak yıktık diyor.
Filistin'in durumu ondan farklı mı? Gelinen noktaya bakıldığında akıllarda o kadar çok soru işareti var ki sormakla bitmez. Yaşanan son olayların fitilini kim veya kimler ateşledi? Ellerindeki gücü bilmelerine rağmen neye güvenerek böyle bir huruç yaptılar, birilerinin oyununa mı geldiler yoksa alet mi oldular çok merak ediyorum. Bu işin arkasında kim var? İran mı Rusya mı? Rusya, Ukrayna'da yaşadığı sıkıntıların nedeni olarak ABD'yi görüp karşılığında Filistin'e böyle bir saldırı mı yaptırdı? Hamas örgütünün arka planında neler var? FKÖ neden devre dışı bırakıldı? Bu soruların cevabını bulmadan sağlıklı bir sonuç alınamaz. Tarafımız, inancımız gereği net olarak Filistin'den yana onda en ufak bir şüphe yok ancak biz inancımızın gereğini yaparken başkaları da aynı hassasiyeti göstermiyorlarsa bunun hesabını kim verecek? İnancımız, inananların kardeş olduğunu emrediyor eyvallah ancak ırkdaşlarımızın çektiği sıkıntılarda karşısında olan insanların bunu neden yaptığını sorgulamanın da bizim hakkımız olduğunu unutmayalım. Gün zulme uğrayan kardeşlerimizin yanında olma günüdür eyvallah da bu kardeşlerimiz rahat zamanlarında ne yapmışlar onu da sorgulamanın bizim hakkımız olduğunu unutmasınlar.
Gelelim yapılan mitinglere. Dua, müminin en önemli silahlarından birisidir, bunda en ufak bir şüphe yoktur ancak Allah Resülü hiçbir savaşı cihad etmeksizin sadece duayla kazanmamıştır. Önce canıyla, malıyla cihad etmiş, sonra da Rabbinden duayla yardım istemiş, Rabbulalemin de buna icabet ederek karşılık vermiştir. Bugün yapılan mitingler, dualar, yürüyüşler imanımızın gereğidir eyvallah en ufak bir şüphem yok, bu da bir duruştur ancak yeterli midir? Elbette ki hayır. Duamızın kabul olması için önce ihlasımızı, samimiyetimizi ve teslimiyetimizi sorgulamak zorundayız. Sabah namazına kalkmayıp Filistin mitingine gidersek bu dua kabul olur mu? Allah'ın emirlerini yerine getirmeyip Filistinli kardeşlerimize dua edersek bu kabul olur mu? Önce kendimizi düzelteceğiz sonra Rabbimizden istemeye yüzümüz olacak. Devlet olarak yapılması gerekenlerı zaten yapıyorlar, farklı bir şey yapmak öyle zannedildiği kadar kolay değil. Dünya konjoktürü, ekonomik güç, dostlar ve düşmanlar göz önüne alınmadan hiçbir şeyin yapılamayacağını unutmayalım. Sanırım matlup hasıl oldu. Rabbim önceklikli olarak Filistin'deki kardeşlerimize, ardından tüm Müslümanlara yardım eylesin temennisiyle sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.