Bugün Ergenekon ile ilgili kararları değerlendirmek istiyorum ancak konuya girmeden önce DSİ'de yaşanan olayla ilgili DSİ Genel Müdürlüğü'nün yaptığı açıklama basın yayın organlarında yayınlandı. Konunun mahiyetinin ne olduğu üç aşağı beş yukarı bizim dediğimiz gibi olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Ancak basın açıklaması yapan bayanın eşi Cevat Öz Bey bana hitaben yazdığı mektupta neden mektubumu yayınlamadım diye sitem etmiş. Bende bunun üzerine bu konuda birkaç kelam etmek istiyorum.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; Ben DSİ'yi 1980'li yıllarda Ata Erol Enacar'ın genel müdür olduğu dönemden itibaren çok iyi tanırım. Ünal Mesci'nin, Yılmaz Bey'den Bölge Müdürlüğünü devraldığında Yılmaz Yapıcı'ya tebligatı havaalanında uçağa binerken yaptığından tutun da, SHP-DYP iktidarında Sıtkı Demir'in Bölge Müdürlüğü döneminde yaptığı uygulamalara, hatta Ünal Mesci'nin tekrar Bölge Müdürlüğü'ne nasıl döndüğünün arka planına varıncaya dek tüm detayları en ince ayrıntılarına kadar bilirim.
Sizin anlayacağınız ben sadece Refah Partisi ve AK Parti döneminde DSİ camiasında olup bitenleri değil , geçmişte Anavatan Partisi iktidarından, DYP-SHP iktidarlarına varıncaya dek olup biten her şeyi en ince ayrıntısına sizlere anlatabilirim. DSİ'de hangi yöneticinin kimin tavassutu ile geldiğinden tutun, kimin bileğinin hakkı ile geldiğine kadar tüm ayrıntıları arkadaşlar dilerlerse tamamını buradan yazabilirim. Bu ayrıntıyı verme nedenim Cevat Öz mektubunda iyi bir araştırma yapmadan köşe yazısı yazdığımı iddia ettiği için biraz olsun detay verdim. DSİ camiası kamu kurumları içerisinde kurumsallaşmış büyük bir camiadır. Bununla birlikte her kurumda olduğu gibi burada da siyasal kamplaşmalar olduğu muhakkak. AK Parti iktidar olduğu günden itibaren muktedir olamadığı veya en az muktedir olduğu kurumlardan birisi de DSİ'dir. Bunun nedeni personel yapılanmasıdır. Geçmişte ciddi anlamda belli bir kesim kollanarak yapıldığından şimdi o personeli çalıştırmak fevkalade zordur.
Bundan önceki Bölge Müdürü olan Ömer Faruk Yiğitsoy bu zorlukları gördüğünden işine gidip gelmenin dışında en ufak bir icraat yapmamış, kim ne isterse yapsın beni ilgilendirmez mantığı ile hareket ettiğinden kurumda insanlar iş yapmaz hale gelmiş, bakanlık ve genel müdürlük bu durumu görünce müdürü adeta cezalandırırcasına Elazığ'a tayin etmiştir. Sonrasında ise yerine de şimdiki müdürü atamıştır.
Mevlüt Bey geldiği günden itibaren radikal kararlar alarak çözüm üretme prensibini ilke edinmenin yanında, çalışmayan ve siyasallaşan personeli çalıştırma konusunda kararlı davranmıştır. Bu kararlı davranışın gereği olarak Atakum 71. Şube Müdürlüğüne Mesut Bey'i atamıştır. Mesut Bey Dünya görüşü itibarı ile ülkücü bir yapıya sahip olmasına rağmen sırf icraat yapması noktasında çalışkanlığı ile göz doldurduğundan Bölge Müdürü adeta risk alarak atamasını yapmış olması da tarafsızlığının göstergesidir.
Mesut Bey göreve geldiği günden itibaren 71. Şube Müdürlüğü'nde çalışmayıp oturduğu yerden maaş alanlarla kararlı bir mücadele başlatınca bu kez bu insanların bir kısmı örgütlenip idareyi zora sokacak planlar yapmak istemişler, bunun en bariz örneğini de son olayda ortaya koymuşlardır. Burada idareye verilmek istenen mesaj bizimle uğraşırsanız Dünyayı başınıza dar ederiz mesajıdır. Zira bir ay önce yaşanmış bir olayı bir ay sonra kamuoyu ile paylaşmanın ne anlamı var söyler misiniz? Kaldı ki mobbing uygulanan kişinin bel fıtığı rahatsızlığı ile ne ilgisi var anlamış değilim, varsa anlayan Allah rızası için bana da anlatsın. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Ben DSİ'deki dürüst solcuları da sahtekar sağcılardan daha çok severim. Veysel Müşfik Erdoğan'ı da bu yüzden değer verir ve kendisini severim. Bu konu çok farklı bir konu olduğundan tavrım açık ve nettir.
Bu arada dikkatimi çeken bir ayrıntıyı daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz geçtiğimiz yıl haftalarca hatta aylarca İl özel idaresinde yaşananlarla ilgili haber yaptık. Bu haberlerle ilgili milletvekillerinin tamamını aradık. Kimseden ses çıkmadı. Şimdi kendi dünya görüşüne uygun bir sendika haber yapınca sayın Vekil anında basına beyanatlar verdi. Kaldı ki bu vekil, milletvekilleri içerisinde en sevdiğim vekillerden birisidir. Doğruya doğru, eğriye eğri. Sorarım size bunun inandırıcılığı nerde? Büyükşehir Belediyesi'nde onca olay oldu. Vekilimizden tek beyanat duyan var mı? Ben duymadım ama ne zaman ki DSİ'de bu olay oldu Vekilimiz adeta Aslan kesildi.
Bugünkü asıl konumuz Ergenekon kararlarını değerlendirmekti ancak DSİ konusu çok konuşulduğundan ona biraz yer verelim derken geldik sayfanın sonuna. Ergenekon kararları mahkeme kararlarıdır saygı duyulması gerekebilir. Benim bu kararlara bazı itirazlarım olacak. Ülkemizdeki mahkemelerle ilgili şahsi tespitlerim ve yaşanmış hatıralarım olduğundan olaya başkaları gibi bakma imkanım yok. Ancak bugün bize ayrılan yer bittiğinden sözlerime son veriyorum.Davada on yıl gibi ağır bir ceza alan Ferit Bernay'a buradan geçmiş olsun dileklerimi sunarak yazının devamını başka bir zaman paylaşmak ümidiyle sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla