Adamın biri, bisikletle bir ülkeden diğerine geçiyormuş,
Selesinde kocaman bir torba.
Gümrük görevlisi haliyle şüphelenmiş,
“Aç torbayı” demiş.
Açmış kum çıkmış.
İki gün sonra, aynı adam ıslık çala çala gelmiş sınır kapısına,
Çıkış yapacak,
Selesinde gene torba “Aç” demişler,
Açmış, gene kum.
İki gün sonra, aynı adam pedal çevire çevire gelmiş sınır kapısına,
Selede gene torba.
Bu sefer, polis çağırmışlar, narkotikçi gözüyle incelemişler,
Nafile bildiğin kum.
Delirecekler.
Bir, üç, beş, hep aynı manzara…
Adam geliyor geze geze, termal kamerayla bakıyorlar,
Tahlil yapıyorlar, köpeklere koklatıyorlar, uyduyla takip ediyorlar, hikaye.
Hep kum çıkıyor.
Aradan yıllar geçiyor.
Gümrük görevlisi çarşıda rastlıyor o adama.
“İçim içini yiyor” diyor.
“Bu saatten sonra bir şey yapamam sana,
Allah aşkına söyle, ne kaçırıyordun o torbayla?”
Adam cevap veriyor: “Bisiklet”……….
Olaylara bakış açımızı değiştiremediğimiz sürece, olayların arka planını görememeye devam ederiz.
İlkadım Belediyesi ile ilgili yazıma çok fazla yorum geldi, uygun olanlarını yayınladık, büyük kısmı insanları zan altında bırakıyordu, bu tür yorumları yayınlamadık.
Doğruluk payı nedir bilemiyoruz.
Ama bildiklerimize göre İlkadım Belediye Başkanı Demirtaş hikayede anlatıldığı gibi olaylara bakış açısını değiştirmeli ve kum torbası yerine bisikleti görmelidir.
Yoksa İlkadım Belediyesinin bu günleri dahi güzel günler, bu şekilde devam ederse geleceği daha sıkıntılı günlere doğru gidecek görünüyor.
Umarım Başkan ve ekibi bakış açısını değiştirir.
Yoksa bu şehir hepimizin, İlkadım da bizim şehrimizin en büyük ilçesi ve merkezi, kimse kötü yönetilmesini istemez, kamuoyunda kötü bir belediye olarak anılmasını da istemez.