OMÜ SEÇİMİNİN İKİ GALİBİ VAR

Adnan Bahadır

Önceki gün yapılan OMÜ Rektörlük seçimi ile ilgili dünkü gazete haberlerine bakıldığında bizim gazetenin dışında olayın gerçek yönünü yazan tek bir gazete yoktu, zaten de beklemek mümkün değil. Dikkat ettiyseniz bu süreçte yazan, haber yapan hiç bir gazeteci seçim sonuçları ile ilgili bizim öngörümüzü yazmamış, tam aksine öngörülerde bulunmuşlardır. Biz ta üç ay önce seçim sonuçlarının sıralamasını üç aşağı beş yukarı yazdık, sadece Yılmaz Can o dönemde aday olmadığından O’nu yazmamıştık, Mahmut Hoca’nın yerine o gelmiş oldu. Bu seçimin bana göre iki galibi var, birisi seçime girmediği halde iki oy alan mevcut Rektör Hüseyin Akan, ikincisi de yedi yıl Başhekimlik koltuğunda oturup on bir oy alan Mustafa Bekir Selçuk’tur. Hüseyin Akan aday olmadığı halde ona iki oy veren akademisyenler tepkilerini çok güzel dile getirmişler, Mustafa Bekir Selçuk’un da 11 tane oy alması yaptığı işi ne kadar başarılı yaptığının bir göstergesi olarak ortaya koymuştur. Demek ki biz son dört beş aylık süreçte çok doğru şeyler yazmışız, alınan oylar yazdıklarımızın delili niteliğindedir, zaten sorduğumuz elli soruya cevap veremeyenler, soruların doğruluğunu kabul etmişler demektir.

Gelelim bundan sonraki süreçte olması muhtemel gelişmelere. OMÜ öğretim üyeleri üzerlerine düşeni yapmışlar ve adaylara verdikleri desteği sandığa yansıtmışlardır. Sandıktan çıkan sonuç ne anlama geliyor derseniz, en yüksek oyu alan Şaban Sarıkaya yüzde on altı gibi çok düşük bir oy oranı ile birinci olmuş, altıncı sıradaki Haydar Şahinoğlu ise yüzde sekiz oy alarak altıncı sıraya oturmuş, yani birinci ile altıncı arasında 80 oy farkı var. Cumhurbaşkanı altıncı sıradakini dahi atasa kimsenin bir şey diyecek hali yok, atanacak her rektör güçsüz Rektör pozisyonunda olacaktır. Ama kimse de birinci oyların yüzde seksenini aldığı halde atanmadı diyemeyecek. Şaban Sarıkaya Hoca yakından tanımadığım ama edindiğim bilgiler dürüst bir kişiliği olan sol tandanslı bir arkadaş olduğu yönünde. Bu durumda atanması biraz zor gözükmekte ama YÖK’ün Köşke yollayacağı listede olması gerektiği kanaatindeyim.

İkinci sıradaki Sait Hoca’nın 2012 yılındaki seçimde 319 civarında oy aldığını göz önüne aldığımızda ciddi anlamda bir oy kaybına uğradığı ortada, kanaatimce YÖK de bunu dikkate alıp Sait Hoca’yla ilgili bir değerlendirme yapacaktır. Üçüncü sıradaki Şenol Eren’e gelince, Şenol Eren’in normalde üçüncü çıkma şansı hiç yoktu, neden yoktu derseniz birincisi gerek mevcut rektörün yardımcısı olması nedeniyle Rektör’e duyulan tepki, gerekse Rektör yardımcılığı döneminde kırıp döktüğü öğretim üyelerinin tepkileri nedeniyle alabileceği oy sayısı elli rakamını geçmezdi ama seçim akşamı Rektör Akan’ın makamında yapıldığı iddia edilen ve görüntülerin bazı adayların elinde olduğu iddia edilen toplantı sonucunda üçüncü sıraya yerleştiği iddia edilmekte. Bu iddiayla ilgili OMÜ’de çalışan güvenlik personelinden tutun da çalışan pek çok personelin malumatı olduğu, hatta devletin ilgili makamlarının da bu görüntüleri tespit ettiği bilgileri geldi. Şayet bu bilgiler doğru ise Şenol Eren’in atanma şansı yok. Ağabeyi Hüseyin Erenin ve Tevfik Yılmaz Demirin ağabeyi Cemal Yılmaz Demir’in O’na vereceği destek O’na yarar sağlamaktan ziyade referans olanları sıkıntıya sokacağı da bir gerçektir. Benim tanıdığım Hüseyin Eren kendisine zarar geleceğini bilse değil kardeşini öz babasını dahi desteklemez. Cemal vekile sıra gelince, O, paralel yapıyla ilgisi olanlara destek olmayacağı gibi bu ilişkiler duyarsa olayın kıyından köşesinden dahi geçmez, geçse de işe yaramaz.

Peki, o zaman Köşk’e kimlerin isimleri gider derseniz her halü karda listeden birinci olarak çıkan Şaban Sarıkaya gider kanaatindeyim. O’nun yanında Yılmaz Can, Bünyamin Şahin ve Haydar Şahinoğlu isimlerinden ikisi daha gider diye düşünüyorum. Bünyamin Şahin ile Yılmaz Can arasındaki konuya gelince bu konu biraz irdelenmesi gereken bir konu. Yılmaz Can daha önce Nurettin Canikli’nin desteğini alarak Giresun Üniversitesi’ne atama yoluyla Rektör seçilmişti. Ancak daha sonra YÖK’ün verdiği desteğe ve istediği gibi eleman alma yetkisine rağmen aldığı elemanların dahi desteğini alamayıp seçimde sadece iki oy alınca Rektör atanamamıştı. YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın bu konuyu bizzat anlattığı bir arkadaştan dinlediğimden orada kafamda bir soru işareti var. Ayrıca Nurettin Canikli Giresun Üniversitesi seçimlerinde en çok oyu alan adayı devre dışı bıraktırıp şimdiki Rektörün atanması için Cumhurbaşkanı nezdinde ciddi bir kredi kullandı, Samsun’daki OMÜ için yeniden ikinci bir kredi kullanır mı orasını bilemem.

Bu işin en önemli boyutu ise Giresun siyaseti ile Samsun siyasetinin etki noktasında hangisinin daha güçlü olduğudur, elbette Nurettin Canikli güçlü bir isim ama Giresun’dan Samsun’a müdahil olması ne kadar doğru bir hareket olur? Zaten burada kardeşlerinden birisi iki dönemdir hem Canik’ten hem büyükşehirde meclis üyesi, sadece o değil OMÜ’nün yemekhanesi yaklaşık on iki yıldır başkasının üzerinde o aile tarafından işletilmektedir.

Şimdi OMÜ Rektörü’nü de onlar belirlerse bizim Bakanımız Çağatay Kılıç bu şehri terk etmeli diye düşünmekteyim. Doğrusunu arasanız benim için Bünyamin Şahin, Yılmaz Can ve Haydar Şahinoğlu arasında fark yok, üçü de iyi insan yararlı olacakları kanaatindeyim. Ama olayın siyasi yönüne bakıldığında durum çok farlı bir vaziyet gösteriyor. Bana göre öncelikle şehrimizin siyasetçileri başta Bakan olmak üzere İl başkanı ve vekiller bu konuyla ilgili ciddi bir çalışma yaparak şehre yararlı, paralel yapıyla mücadele edecek bir rektörün atanması için ellerinden geleni yapmak zorundalar. Ben objektif, nefsimden uzak bir değerlendirme yaptım, gerisi siyasetçilerin işi. Kalın sağlıcakla

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (17)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.