Konuşmasında Türk edebiyatının tarihsel sürecinden bahseden Ali Haydar Haksal, Şiir bizim hayatımızın özünü oluşturuyor diyebiliriz. Çünkü İslam medeniyeti şiir eksenlidir ve şiirde öz vardır. Dolayısıyla bizim geleneğimiz de şiir merkezli gelişti. Rönesans sonrası Avrupa'da gelişen fantastik edebiyat ve düşüncesine de sahibiz. Dergicilik ise özellikle Tanzimat edebiyatı ile birlikte hayatımıza girmiş oldu. diye konuştu.
Edebiyat dergiciliği hakkında bilgi veren Haksal, Edebiyat dergiciliği Tanzimat ile birlikte başlar. Hikâye geleneğimizin kahramanları vardır, ama anlatıcıları belli değildir. Öykü ise Batı tarzı bir türdür ve öykünün yazarı bellidir. Ama bizim geleneğimizde öykünün anlatanı belli değildir. Her şairin yaşadığı yer ve anlattıkları o topluma özgüdür. Mehmet Akif düşünceye bağlı Batı düşüncesinin özünü kavrayıp onu kendi hayatına bağlar. Yani İslam'ı kendi düşüncesiyle modern olarak anlatır. Yakup Kadri'nin en önemli romanı 'Kırık Hayatlar'dır. Bu romanda metafiziğe kayış vardır. Bu tabi ki bizim düşünce hayatımızı da etkilemiştir. ifadelerini kullandı.