Gazeteyi ilk kurduğumda Büyükşehir Belediyesinde Başkan Vekili olarak görev yapmaktaydım ancak şu meşhur A Takımı davası nedeniyle Merhum Kayıkçıbaşı ile birlikte Cezaevindeyken yaşadığımız haksızlıklarla ilgili adeta isyan noktasına geldiğimizden gazete kurmaya karar vermiştik. Cezaevinden çıktıktan sonra Vezir Hazretlerine bu fikri ilk açtığımızda olur demişti ancak daha sonra şehrin Ali dibalarıyla Yelken kulüpte yaptığı toplantının ardından gazete kurma işinden vaz geçmişti. Merhum Kayıkçıbaşı bana bu durumu üzülerek anlatınca ona dedim ki sen hiç merak etme ben bu işi ne pahasına olursa olsun yapacağım sen hiç canını sıkma. Ancak Vezir Hazretlerinin has adamları olan Akın Özgünle altına işeyen adam Vezir Hazretlerinin talimatları doğrultusunda Merhum Kayıkçıbaşı’nın eşi Cihan Hanımı ikna edip onun üzerinden Merhum Kayıkçıbaşı da ikna olup benden ayrılınca ben tek başına gazeteyi kurmuştum.
Merhum Kayıkçıbaşı beni çok sevdiğinden bu işi yapamayacağımı düşünüp en sevdiğim insanlardan tutun da hayatımda vazgeçilmez yeri olan ağabeyime kadar gidip konuştu ve bu işten vaz geçmemi istedi. Aslında o iyi niyetliydi, bu iş o kadar zor bir iş ki anlatamam, işin ekonomik boyutu bir yana kültürel boyutu daha da zor olanıydı, zira köşe yazmak, haber yapmak, görselden anlamak, matbaa kurmak başlı başına işlerdi, bu işlerin içinden gelmeyen insanların başarılı olmaları adeta imkansızdı. Bizi iyi tanımayan insanların tamamı bizimle dalga geçiyorlardı, yapamaz, edemez, bu iş onun işi değil, o gitsin imamlık yapsın, müteahhitlik yapsın deyip dalga geçmekteydiler. Ama beni yakından tanıyan arkadaşlarım bu işin altından kalkacağımı biliyorlardı, normalde bu işi yapamazsın diyenlere de hak vermemek mümkün değildi, zira bu şehirde yıllarca bu işi yapıp da bırakmak zorunda kalan onlarca insan vardı. Hatta bir kısmı kendi gazetesini satıp başkalarının yanında maaşla çalışmaktalar. Sizin anlayacağınız bu iş öyle zannedildiği gibi kolay bir iş değil.
Bu işe başladığımızda Büyükşehir Belediyesi bize abone oldu olmasına ama Vezir Hazretleri yakınında kim varsa asla bize yardımcı olmaması konusunda talimat verdi, amacı bizim bu işten çekilmemizdi. Biz onun yüzünden çekmediğimiz çile, yatmadığımız hapis kalmamasına rağmen adam altına işeyen ilkokul mezunu kadar kıymeti harbiyemiz yoktu. Oysa ki ben ve Kayıkçıbaşı onun için yaptığımız fedakarlığı değil altına işeyen adam bu şehirde Allah kulu yapmazdı. Merhum Kayıkçıbaşı ve ben benim odamda Vezir Hazretlerine Samsunsporla ilgili bu kadar yük almayalım, başımız belaya girer dediğimizde bize aynen şunu demişti, “ Biz kardeş değil miyiz benim o kulüp Başkanlığım döneminde 3.5 Trilyon borcun altında imzam var, ödenmezse perişan olurum, çileyse beraber çekeceğiz” diyen adam ben ve Kayıkçıbaşı Samsunspor yüzünden cezaevine girince bırakın gelip ziyaret etmeyi adam bizimle ilgili soru soranlara onlar kendini savunurlar bana ihtiyaçları yok deyip anında bizi satmıştı.
İşte bu yapılanları hazmedemediğim ve hiç haketmediğimiz ithamlarla karşı karşıya kaldığımız için bu gazeteyi kurdum, iyiki de kurdum, bu şehirde olup biten ne varsa doğrusunu biz yazıp çizdiğimizden ortalık birilerinin babasının malı olmaktan çıktı, halkın doğruları öğrenme imkanı oldu. Gazete açıldığında her gazete gibi bizim gazeteye de Büyükşehir Belediyesi abone olmuştu ancak ne zaman ki biz doğruları yazıp, çizmeye başladık anında bizim aboneliğimiz iptal oldu. Aradan tamı tamına on yıl geçti, Büyükşehir Belediyesi gazetemize ne ilan verdi, ne haber yolladı, ne de abone oldu, Belediyenin hiçbir kuruluşunda DENGE gazetesi okumadı ama Vezir Hazretleri her gün arka odada ilk olarak bizim gazeteyi okurdu, orada buna şahit olan Vekillerden bir kısmı da bunu bizaat bana anlattı. Ama biz duruşumuzda en ufak bir değişiklik yapmadan tam on yıl boyunca yazmamız gerekenleri yazıp, çizdik, hamdolsun mevla da bizi mahcup eylemedi. Bugün bu şehirde üç tane baskı tesisi var birisi Haber gazetesinin, bir diğeri Vezir Hazretlerinin gazetesinin ve birisi de bizim tesislerimiz, bu tesisler içerisinde CTP makinası olan da iki tesis var birisi Vezir Hazretlerinin gazetesinin birisi de DENGE gazetesinin. Sizin anlayacağınız kimseye boyun bükmeden, eyvallah etmeden tam on yıl boyunca ayakta durduk ve de durmaya da devam edeceğiz.
Dün enteresan bir gelişme oldu, Büyükşehir Belediyesinden Basın biriminden bir arkadaş bizim gazeteyi arayıp Belediyenin abone olmak istediğini söylemesi inanın Büyükşehir Belediyesinde devrim niteliğinde bir karardır. Benim o Belediyede tanıdığım yüzlerce insan var bana selam dahi vermeye korkar hale gelmişlerdi ki ben asla bundan rahatsız da değildim, zira o insanlar memur onlara kızmaya hakkım yok. Vezir Hazretleri adamları öyle sıkı tembih etmiş ki aklınız şaşar kendisi her fırsatta ilk olarak Denge gazetesini ve Adnan Bahadır’ı okumasına rağmen personelinin okumasına asla izin vermediği gibi babasının malıymış gibi sosyal tesislerine de Denge gazetesini sokmamıştı. Ama okumak isteyenler bizi okumaya internetten devam ediyorlardı. Zihni Şahin’in Başkan olmasıyla birlikte bu hatadan vazgeçildi ve bu sabahtan itibaren gazetemiz Büyükşehir Belediyesine girmiş oldu. Bizim için önemli olan gazetenin Büyükşehire girmesinden öte ortada olan haksızlıktı, bu konuda gereğini yapan Zihni Şahin Başkana teşekkür ediyorum. Sözlerime son verirken bir hususu belirtmek istiyorum, aslında bugün Milli Eğitimde olup biten puanlarla ve sağlıktaki sıkıntıları yazacaktım ama bu gelişme olunca bu yazıyı yazdım. Nasip olursa yarın samsunhaberler.tv den Milli Eğitimdeki konuları, Sağlık Müdürlüğündeki haksızlıkları ve son siyasi gelilmeleri konuşacağım sizlerle orada buluşmak üzere kalın sağlıcakla.