ÖNCE ADALET
Bugün burada güzelliklerden, adaletten nem vuran cümleler kurmak istiyordum. Ancak dün okuduğum bir haber sonrası tüm umut dolu cümlelerimi saklı kutuma kaldırdım. Ülke gündemi karışık, insanlar ölümlere ağıt yakıyor, sokaklarda başkaldırı hakim. Tam da bu karmaşa içinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı sessizce bir karar açıklıyor:
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu için takipsizlik kararı alındı.
Güç sahipleri için beklenen buydu, evlerine şimdilik neşe gelmiştir tahmin etmek zor değil ama biz halkız ve unutmadık.
ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet ile izinli göçmen alımı, hayali ihracat yapmak, kara para, altın kaçakçılığı, usulsüz imar düzenlemesi, kültür-tabiat varlıklarına aykırı hareket etmek.
Çalışmaktansa adam soymayı ve kandırmayı daha akıllıca bulanların suçlarını öğrenmiştik. Kanıtı olarak ses kayıtlarını günlerce dinledik, anlam vermeye çalıştık. Anlamlandırma aşamasındayken henüz hemen halkın önüne iki seçim sundular: Cemaat ya da Hükümet tarafında olmaya mecbursun! Halkın belli kesimi düşünmeden kendini yakın hissettiğini seçti. Bir başka kesim ise başkaldırdı, önümüze sunulan bu kavgada taraf olmayacağız, biz hakikati istiyoruz dediler. Bunlar da başkaldıran olduklarından dolayı yaftalanıp, ötelendiler. Hal böyle olunca cemaat hükümet kavgasına halk da dahil olmuş oldu. Kişilerin kirli çıkarları söz konusu ve meydan savaşı mevcut, halk ise taraf tutmaya zorlanmakta. Tüm bu yolsuzlukları, adaletsizlikleri Allah- Din söylemleri ile kapatmaya çalışanlar alınan bu kararı haklı tarafın kanıtı olarak sunacaklardır. Burada halk olarak söylenmesi gereken tek bir şey var:
Önce Adalet
Akıl ve vicdanın yerinde güç varsa şüphe elzemdir.
Bu yazının, güç sahiplerine halkın sesi olması ümidiyle.