Devletin kurumları, dokuz günlük tatili onayladı. Halkın büyük bir kesimi, tatilin tadını çıkarmak için planlar yaptı. Güneye giderek tatil yapanlar, aile ziyaretlerini sürdürenler, parklarda, eğlence merkezlerinde zaman geçirenler derken, yaşamın akışının durmaması için çalışanlar ve kendi geçimlerini sürdürmek isteyenlere ne tatil ne de bayram uğradı.
Sokaklar tatilciler ile dolup taşarken, çalışmak zorunda olanlar iş başı yaptı. Sokaktaki temizlik işçileri, trafik polisleri, seyyar satıcılar, gazeteciler, acil servis doktorları, itfaiyeciler, esnaflar...
Yaşları el öpüp bayram harçlığı toplayacak yaşta olanların bile eline boya sandıklarını aldığı, tek tek gezerek ayakkabı boyadığı bu bayramda, çalışanların en büyük özlemi ise aileleri ile birlikte zaman geçirmek oldu. Boyacılık yaparak geçimini sağlayan Mustafa T., her bayram olduğu gibi bu bayramı da çalışarak geçirmek zorunda olduğunu söyledi. Mustafa T., "Bayramda çalışmak zorundayız. Elbette ki ben de, bayramın tamamını sevdiklerimle geçirememenin burukluğunu yaşıyorum" dedi.
Ailelerin çocuklarıyla birlikte güzel vakit geçirmek için geldiği parklarda temizlik yapan görevlilerden Süleyman C. de, şu an çocuklarıyla birlikte parkta olmayı çok istediğini kaydetti. Süleyman C. "Bayram tatilini eşimizle, çocuklarımızla geçirmeyi çok isterdik ancak birilerinin de bu işleri yapması gerek. Burada, çocuklarımla birlikte olmak çok güzel olurdu" diye konuştu.
Ramazan Bayramı'yla birlikte gelen dokuz günlük tatilde ise, cocuklara şeker, çikolata ve hediyelik eşya satanlar, mezar bakıcıları, çiçekçiler ve ayakkabı boyacıları en çok kazananlar arasındaydı.