Yaklaşık yirmi yıldır tanıdığım Adem Güney"i çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. Kendisi ile siyaset yaptım, arkadaşlık yaptım, dost oldum, düşman oldum, gazetemde yazı yazdı, daha sonra karşımda oldu, ben onun karşısında oldum, filan, falan. Ama mutlu olduğum şey, önümüzdeki Salı akşamı kendisi ile AKS TV de yayınlanacak olan Eğrisiyle Doğrusuyla programında birlikte olacak olmamız. Zira toplum olayları daha net bir biçimde öğrenme fırsatı bulacak, kimin doğru, kimin yanlış konuştuğunu, toplumumuz da görme imkânına sahip olacak. Aslında doğrusunu ararsanız benim gibi bir insanın bu şehirden Sibirya"ya sürgün edilmesi gerekir. Nedenine gelince çok şey biliyorum ve bildiklerimi ağır, ağır seslendirmeye başladım. Şayet konuşmamış olsa idim problem yoktu, toplum da doğruları görmemiş olsa idi, o zaman da problem yoktu. Ama şimdi bu benim yazdıklarım ve konuştuklarım yaşanan olayların arka planlarını ortaya çıkardığından, bazılarının hiç işine gelmiyor. Onlar alışmışlar istediklerini yapıp, üzerine yatmaya. Şimdi benim çıkıp olan, bitenleri konuşmam, onlara göre katlimi gerektiren bir durum.
Bazı okurlarımızın içlerinden şöyle dediklerini duyar gibiyim; Arkadaş sen bu insanların yanlışlarını ortaya çıkarmaktan keyif mi alıyorsun, neden bu işleri ört, bas etmiyorsun, senin işin ortalığı karıştırmak mı? Tabii toplumun büyük bir bölümü tam tersini düşündüğünü de pek ala biliyorum, ancak burada benim asıl yapmak istediğimin birilerini bitirmek falan değil, tam aksine yapılan yanlışları toplumumuzla paylaşmak ve sessiz çoğunluğun sesini duyurmaktır. Önceki gece AKS Televizyonu"nda Şakir Bey"le yaptığımız programda daha önce ilçe minibüslerinin şehre girmesi konusundaki Ak Parti Teşkilatı"nın tavrının şehre girmelerinden yana iken, Salı günü yapılan toplantıda il Başkanı"nın Büyükşehir Belediye Başkanı"ndan yana tavır koyduğunu söylediğimde Şakir Bey bunu kabul etmemişti. İl Başkanı"nın minibüsçülerden yana olduğunu söylemişti. Keşke Şakir Bey haklı olsaydı da ben yanılsaydım. Önemli olan doğru olanları savunmak veya yapmaktır ama nafile. Dün Büyükşehir Belediye Başkanı yanına İl Başkanı"nı da alarak basın toplantısı yaptı. Vatandaşın mağdur olmadığını, minibüsçülerin de mağdur olmayacağını, bu uygulamanın devam edeceğini açıkladı. Ardından da İl Başkanı Hazretleri aynı minvalde bir konuşma yaparak onu destekledi. Ben haklı çıktım ama keşke ben haklı çıkmasa idim de vatandaşımızın sıkıntıları ortadan kalksaydı. Önemli olan şu ekonomik kriz ortamında insanların yaşayacağı sıkıntılar ortadan kalksaydı. Ben her zaman diyorum, benim derdim üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Eğrisiyle Doğrusuyla programında açıkladığım her konunun sapına kadar arkasındayım ve dediklerimin tamamının doğru olduğunu her türlü ispata hazırım. Zaten öyle olmasaydı Atakum Belediye"si Mediva Hastanesi ile ilgili plan tadilatını Meclis gündemine getirmezdi. Burada yapılmak istenenlerin neler olduğunu, yasalara ne kadar uygun olup, olmadığını tüm detayları ile Adem Güney"le birlikte katılacağımız programda sizlere anlatacağım. Bazıları sanıyor ki konuştukları yalana herkes inanıyor veya inanmak zorunda. Yasaları bilmeyenler veya araştırma ihtiyacı hissetmeyenler inanabilir ancak ben şayet bir konuyla ilgili yazı yazmışsam veya çıkıp konuşmuşsam bildiklerim var demektir. Yoksa durup, dururken şov olsun diye konuşacak kadar ahmak değilim.
Daha düne kadar birbirlerini yeseler doymayan Büyükşehir Belediye Başkanı ile İl Başkanı ne kadar güzel anlaştıklarını dün görmenin mutluluğunu yaşadım! Zira dört yıl böyle bir uyum olması için uğraş vermiştim. Demek ki ne kadar kolaymış da ben becerememişim! Allah bozmasın ama unutmasınlar ki orada yaptıkları açıklamalara değil vatandaş, kendileri dahi inanmıyorlar. Neymiş efendim vatandaşın mağduriyeti yokmuş, minibüsçüler de mağdur olmamış. Sevsinler sizi biriniz üç yıl önce, diğeriniz bir ay önce Beytullaha"a yüz sürdünüz. Ben size Allah rızası için soruyorum, bu dediklerinize siz inandınız mı? Ben inanmadım, vatandaş inanmadı, dolmuşçu da inanmadı, inanan varsa yanıma gelsin ben de sizden özür dileyeyim. Şayet iyi niyetli iseniz adam gibi nefsinizi bir kenara bırakıp, üç tane ücretsiz mekik koyun, vatandaş bir kez ücret ödeyerek şehre gelsin. Minibüsçü esnafı da alacağı ücreti alsın ama otogar"a girsin. İstanbul Şehirlerarası Otobüs İşletmesi"nin de yatırdığı onca para da heba olmadan para kazansın. Vatandaşın desteği ve oyu da sizin olsun. Bana hiçbir şey vermeyin ama insanların yüzü gülsün. Unutmayın ki ağlayanın malı gülene fayda vermez. Zalim olmayın, müşfik olun, adil olun. Benden söylemesi, Salı akşamı İl Başkanı Hazretleri ile AKS de buluşmak ümidiyle. Hoşçakalınız.