Organ bağışında gerçek olmamasına rağmen vatandaşlar tarafından inanılan bazı söylentilerin bağışları engellediği bildirildi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tekin Akpolat, Türkiye'de organ bağışının istenilen düzeyde olmadığını ve her yıl binlerce insanın uygun organ bulamadığı için hayatını kaybettiğini söyledi.
Organ bağışlarının az olmasında "şehir efsanesi" olarak tabir edilen bazı olumsuz söylentilerin etkili olduğuna işaret eden Akpolat, özellikle medyada "abartılı haberler" yer aldığını savundu.
"Görünüşte her şey çok basit; organ bağışlayın, hayat kurtarın" diyen Akpolat, uygulamada ise insanların kafalarının karışık olduğunu, organ bağışlanmadığı için pek çok hayatın da kaybedildiğini vurguladı.
Bugüne kadar hiçbir cerrahi işlem üzerinde belki de organ bağışı kadar efsane üretilmediğine işaret eden Akpolat, "eğer organlarımı bağışlarsam, acil servis doktorları ve görevlileri hayatımı kurtarmak için gerektiği kadar çaba göstermez, bir başkasının hayatını kurtarmak için benim organlarımı almaya bakarlar" gibi olumsuz düşünce ve söylenti üretildiğini anlattı.
Acil serviste hastayla ilgilenen doktorların uzmanlık alanlarının organ nakli olmadığını vurgulayan Akpolat, organ bağışının ancak beyin ölümü tespit edildikten sonra gündeme geleceğini kaydetti.
Akpolat, beyin ölümü tespiti yapan doktorlarla organ nakli yapacak ekibin ve organ alacak hastanın sürekli doktorlarının yasa gereği farklı kişiler olduğunu belirterek, ayrıca beyin ölümü durumunda bile ailenin rızasının alındığını kaydetti.
Akpolat, şöyle devam etti:
"Diğer bir şehir efsanesi ise 'belki de beyin ölümü raporum imzalandığında gerçekten ölmüş olmayacağım ve eğer organlarım nakil için alınmazsa, belki de yeniden hayata dönme şansım olacak' şeklinde. Beyin ölümü tanısı konduktan sonra insanların hayata dönmesi söz konusu değildir. Ayrıca üzerinden organ bağışı kartı çıkan hastalara gerçekten beyin ölümü durumunda olup olmadıklarını anlamak için normal bir ölüm vakasından daha çok test yapılır.
'Bir gün organ mafyasının kurbanı olma ve uyutulup sonra da bir böbreğim alınmış olarak sokakta uyanma ihtimalim ne zaman var' söylentisi de çok dolaşan, internette sık rastlanılan bir öykü olmakla birlikte gerçek olma şansı neredeyse yok denecek kadar azdır.'
Organ naklinin sıradan bir operasyon olmadığını, özel donanım gerektirdiğini de belirten Akpolat, 'organ nakli sokak köşelerinde yapılamayacak kadar karmaşık bir operasyondur. Ancak yasal olarak suç olmasına karşın, özellikle de canlı vericili böbrek nakillerinde para karşılığı organ ticareti de söz konusu olabilmektedir. Organ ticaretini bitirecek tek çare, iyi çalışan ve yeterli organ sağlayan bir bağış sistemidir' diye konuştu.
Dini açıdan da organ bağışının hiçbir sakıncası olmadığını vurgulayan Akpolat, bütün semavi dinlerin insan hayatını kurtaran bir yöntem olan organ bağışını onayladığını kaydetti.
Organ ve doku bağışlarıyla ilgili operasyonların cesedin görünümünü mümkün olduğunca az etkileyecek şekilde yapıldığına da işaret eden Akpolat, kesiklerin kişi yaşıyormuş ve ameliyat olmuş gibi özenle dikildiğini belirtti.
Kişinin yaşlı olması veya herhangi bir hastalığının bulunmasının organ bağışına engel olmadığını da vurgulayan Akpolat, bu kararın tıbbi ölçülerle verilebileceğine işaret etti.
Organ bağışının açıklanmasının sadece bağışçı ailenin isteğiyle olduğunu söyleyen Akpolat, organ bağışında beyin ölümü gerçekleştiği için kişinin acı hissetmesinin mümkün olmadığını kaydetti.
Organ bağışıyla ilgili üretilen söylentilere inanılmamasını isteyen Akpolat, hayat kurtarmak için herkesi organ bağışında bulunmaya davet etti.
AA