Fındık İhracatçısı Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları birliği üyesi Mehmet Albayrak ‘’Karadeniz'in ziraat ve tarım hayatının yeniden düzenlenmesinin zamanı geldi de geçiyor.’’
Mehmet Albayrak yaptığı açıklamada; ‘’Günü kurtarma politikalarıyla kendiliğinden oluşan tarım hayatımız dünyanın güncel ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemesi artık bir zorunluluktur..Önümüzde büyük bir tehdit olan gıda ve su ihtiyacı için ülkemizin en avantajlı kesimi Karadeniz bölgesidir. Dahası Doğu Karadeniz Bölgesi'dir. Küresel ısınma, nüfusun 8 milyara doğru gittiği dünyamızda ,iklimsel avantaja sahip bölgemiz gelecekte belki de elde kalan ender cennet havzalarından biri olma şansına sahiptir.Kuzeyden gelen hava akımları Canik dağlarının setlemesi ile her zaman yağmur alacaktır. Böylelikle bölge hiç bir zaman su konusunda sıkıntı çekmeyecektir. Hidro Elektrik Santrali (HES) çılgınlığının altında yatan gerçek, aslında elektrik üretmekten ziyada su stoklarını kontrol altına almak isteyen küresel sermayenin vahşi davranışıdır.Bilindiği gibi Karadeniz özellikle, Doğu Karadeniz istatistiksel olarak ülkemizin en fakir kesimidir. Sanayileşme yok denecek kadar azdır. ‘’
‘ONLARDAN GELECEK PARA GELMESİN’
Albayrak, ‘’Turizm sektörü son yıllarda Araplarla dayalı bir gelişme göstermektedir.Ülkemiz insanının örf, adet ve yaşam kültürüne ters olan bu güruha ,para kazanılacak diye hoşgörüyle yaklaşılması ayrı bir aymazlıktır. Getirdikleriyle götürdüklerini mukayese edince, ülkemiz menfaati hesaplanınca durum daha da trajiktir.Hele son günlerde dış politikada , Arap toplumlarının devlet yöneticilerinin ülkemiz aleyhindeki davranışlarını izledikçe, insanın canı sıkılıyor. "Onlardan gelecek paranın canı cehenneme" demek sanki daha doğru gibi!
Bölgemizde yaşayan insanların mutlu olması, ancak ve ancak en iyi şekilde elindeki imkanları kullanarak zenginliğe ve refaha kavuşması ile olabilecektir. Ancak elindeki kıt kaynaklar nelerdir? Bunlara da bakmak lazım. Bunlar; "SU,GIDA TOPRAK" tır. Ve de çağa uygun, eğitilmiş işgücüdür.Bu nedenle bölgemizin zenginleşmesine, refahına, çağı yakalamasına ait yeni programlara ,tespitlere ve çözüm önerilerine ihtiyaç vardır.Bu da etmez! Artık eylem zamanıdır.Şimdi gelin birlikte şöyle bir hayal kuralım:Bölgemizin ÜNYE den itibaren, ARTVİN'e kadar kesimini Bakanlar Kurulu kararıyla Organik Tarım Havzası (OTH) ilan edersek neler olur.Bakın neler olur? OTH demek, bölgeye kimyasal doğayı zehirleyen gübre ilaç vs'nin girmesi yasak demektir. Organik tarımın gerek ve şartlarına ait kural ile kaideler getirilecek demektir. Bunun için eğitimler verilir. Okullarda,camilerde...3 yıl da tabiat kendine gelir.Eski halini alır. Doğallaşır.Bilimsel ölçümler yapılır. Sertifikalar verilir. Tıpkı mavi bayraklı plajlar gibi. Doğu Karadeniz OTH sertifikalarla tüm dünyaya tanıtılır.Sonra neler mi olur?En başta fındığımız organik olur. Konvansiyonel ürüne göre %30 daha pahallı satılır. Fındık üreticisi daha fazla gelir elde eder.Organik bal, organik meyve, organik sebze, organik et, organik mantar,yani organik gıda üretim merkezi olur. Bölge organik yaşam alanı haline gelir.Sağlık için sanatoryumlar yapılır. En güzel bakım merkezleri kurulur. Dünyanın en zenginleri bölgede organik bir doğada ,organik beslenerek tedavi olurlar. Bizimle birlikte sağlıklı yaşarlar. Bedelini de yöreye gelir sağlayacak şekilde öderler. Sağlık turizmin bir ülkeye neler kazandırdığı, ne kadar döviz bıraktığı herkesin malumudur.Normal gezginler turistler için, satılacak mal ,'organik yaşam imkanıdır.'Organik yaşam için gelenler, zengin insanlardır ve önemli harcamalarda bulunurlar. Bölgemiz organik yaşam alanıdır.Zengin insanların yılda bir iki ay organik bir ortamda doğal olarak beslenerek yaşamak istemesi, yazın yaylalarda ,kışın dağlarda ,temiz havada,dinlenmesi, tatil yapanların getireceği dövizleri bir düşünün!Okullarıyla ,üniversiteleriyle,spor alanları ve organizasyonlarıyla ,kısaca her türlü faaliyetlerin organik bir ortamda hayata geçirilmesine olanak tanıya böyle uygulamalar, sadece bölgemiz için değil, ülkemiz için de, hatta dünya için dahi çok önemli bir şanstır. Bu şansı iyi değerlendirmeliyiz.Gelin günlük rutin yaşamımızdan çıkıp bölgemizin zenginliği, refahı, sağlıklı yaşam olanakları için bunları enine boyuna düşünün.Eğer ORGANİK TARIM HAVZASI hayali gerçekleşirse, şu yalan dünyada insanlara cenneti sunarız. Hayal kurmaya devam edelim. Korkmayalım! Çünkü hayal kurmak parayla değil.’’ şeklinde konuştu.Emin İNAN