Ormanların Kralı Aslan ve Sarı Öküz Hikayesi
Aslında bu hikayeyi bilmeyeniniz yoktur, ancak derler ya; "Tekrar yüz seksen defa olsa bile güzeldir". İşte biz de bunun için sizlere bugün, sarı öküz hikayesini anlatmakta yayar görüyoruz. Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış
Yaşarmış yaşamalarına ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazlarmış onları. Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye. Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı
" Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor." Demişler..Nereye gideriz diye düşünürlerken "bir dakika" diye bir ses duymuşlar gerilerden.Herkes dönüp bakmış sesin geldiği tarafa. Sürünün en çelimsiz,ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan."Hayır, hiçbir yere gitmiyoruz
siz bu işi bana bırakın " İnanmamış ona hiç kimse ama bir şans verelim diye düşünmüşler.Topal aslan elinde beyaz bayrakla gitmiş öküzlerin yanına. Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini.Topal aslan " saygıdeğer öküz efendiler, buraya sizden özür dilemek için geldik.. Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden
Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor, onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz, bunların hepsi sarı öküzün suçu. Verin onu bize siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım."Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş. Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife. Bir tek yaşlı, benekli öküz "Olmaz" demiş, ama kimseye dinletememiş sözünü. Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara. Diğerleri üzülmüşler üzülmesine ama elden ne gelir ki
Bütün sürünün selameti için bir öküz
gerekliymiş bu. Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış. Huzur içinde geçer olmuş günleri. Ama aslan milleti bu ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra."Acıktık" demişler. Topal aslan boz öküzün yanına tekrar gelerek "selam" diye başlamış söze
" Gördünüz ya, biz aslanlar ne kadar uysal hayvanlarız. Yalnız buraya bunu söylemek için gelmedim, büyük bir problemimiz var." "Nedir" demiş boz öküz merakla."Sizin şu uzun kuyruklu öküz
" demiş topal aslan ve devam etmiş, "Öyle uzun kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor.. o kuyruğunu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor, gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Gelin verin onu bize, bu mevzuyu burada kapatalım, eskisi gibi barış içinde yaşayalım."Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla
Yine sadece benekli öküz karşı çıkmış, hepsi de "verelim gitsin" demişler.Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar. Her geçen gün daha da semirmiş ve güçlenmiş aslanlar, öküzler ise her gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler .Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşmışlar. Artık sebep bile söylemeden"Verin şu öküzü bize yoksa karışmayız" derlermiş sadece.Zavallı öküzlerin "HAYIR" diyebilecek güçleri kalmamış.. hepsi birer birer can veriyorlarmış aslanların pençesinde. Boz öküz de dahil olmak üzere birkaçı kalmış en sonunda."Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu mücadeleyi aslanlara karşı, oysa ne kadar güçlüydük" diye sormuş birisi boz öküze."Biz" demiş boz öküz gözleri yaşlı ve sesi pişmanlıkla titreyerek;"Sarı öküzü verdiğimiz gün kaybettik bu kavgayı"
Ali Akyüz, Ak Parti kurulduğu günden itibaren verdiği siyasi mücadele sonucu, ilçe Başkanı olmuş, ardından eski İl Başkanına karşı ne kadar adam varsa hepsini toplayıp, bir tepki yönetimi oluşturmuş, kendisi de bu sayede İl Başkanlığı koltuğuna oturmuştu. Yönetim Kurulunu oluşturur iken, kendisine Adem Güney'i yönetime almaması konusunda yapılan telkinlerin hiçbirisini dinlememiş. Bilakis onu kendi sağ kolu gibi değerlendirerek, Teşkilat Başkanı yapmıştır. Adem Güney ise, işi o kadar profesyonelce götürmüş ki, tüm ilçelerde kendine yakın ekipler kurmuş, yapılacak il kongresinde kendisine destek verecek insanların delege olmasını temin etmiş. Zaman zaman o ilçelere giderek, o insanlarla birlikte olmuş, gönüllerini almasını becermiştir. Son seçimde, İl Genel Meclisine üye yapmadığı bazı güçlü isimleri dahi, bu olayların tamamında İl Başkanının hatalı olduğunu, bilakis kendisinin bu konularda masum olduğunu söyleyerek ikna etmeyi başarmıştır.
Ali Akyüz'ün merkez ilçe başkanlığından itibaren, yanında olan en sadık arkadaşlarını teker teker ona harcatmıştır. İlk olarak, İsa Akman'ı, İl Başkanlık divanından uzaklaştırmış, ardından benimle ilgili yapılan oylamayı, bizzat Ali Akyüz'e tekrarlatarak, benimle ters düşmesini sağlamış, ardından ise sıra Ali Akyüz'ün bizzat kendisine gelerek, hazin sonunu hazırlamıştır. Bu sonu hazırlarken de, ona seni vekil yapacağım sözünü vererek onu ikna cihetine gitmiştir.
Adem Güney, politikaya Refah partisinde başlamıştır, o zamanlar teşkilatların performansı, yaptıkları üye ile ölçülmekte idi. Köy, kent demeden, kimseye sormadan, hatta mezar taşlarının dahi isimlerini yazıp, üye yapıp, sürekli genel merkezden ödül almasını beceren bu arkadaşımızı, bir bakan, iki milletvekili İl Başkanlığından alaşağı edememiş, nihayet Anayasa Mahkemesi, Refah Partisini kapatınca, bu şehir ondan kurtulabilmiştir. Gerek milletvekili arkadaşlara, gerekse Bakan arkadaşımıza tavsiyem, derhal bu olaya müdahale edip, bu şehrin ve partinin bu adamın elinden kurtulmasıdır. Aksi halde önümüzdeki üç yıl yandım anam yandım şarkısını söyleseler de fayda etmeyecektir.
Şöyle geriye dönüp, baktığımda nice kıymetli insanların siyasi ikballerinin bitmesine vesile olan Adem Güney'in, Ak Parti gibi ülkede yaşayan iki kişiden birinin oyunu alarak iktidar olmuş bir partinin, İl Başkanlığı koltuğuna oturması hepimizin ayıbı ve acizliği olacağını, bir kez daha hatırlatarak sözlerime son vermek istiyorum. Halep orada ise, arşın burada. İsterlerse seçsinler de görsünler, ben daha önce dediklerimde haklı çıkmışsam, sebebi yaşadıklarımdan edindiğim tecrübelerdir.
Bizden önceki insanların yaşadıkları, bizlere örnek olmaz ise, tarihin ne anlamı var. Aykut Edibali'nin hoşuma giden bir seçim sloganı var "Denenmiş, denenmez" diye, biz denedik, gördük, tekrar denenmesinin hiçbir anlamı yok, ama yaşananların tekrarı isteniyorsa bize sadece "Eden, bulur" sözünü söylemek düşer. Hoşçakalın.