Vahyin muhatabı akıldır. Akıllı insanlar sorumludur. Vahyin mesajını duyan ve akli melekeleri yerinde olan herkes; Allah'a iman ve gerekleriyle sorumludur. İnsan, özgür iradesiyle inanmak veya inanmamak tercihinde sahiptir. İnsana verilen akıl; Yaratanı tanımak için yeterlidir. İnanan kimse Müslümandır. Her ne kadar Müslüman da günah işleme özgürlüğüne sahipse de, "dinde zorlama yoktur" mesajı bu tercihi yapanlar için değildir.
Müslüman; akıllı, ahlaklı ve örnek kimsedir. Söz ve amelleriyle inandığı dinin örnek şahsiyetidir. Aklını doğru kullanır. Aklını kullanmayanların başlarına pislik yağar diye buyuran yüce Allah'ın beyanından haberi olan Müslüman; her zaman aklıyla hareket eder, aklını da Allah’ın mesajı olan naslardan besler. Aklının kullanan insanı, örnek Müslümandır.
Müslüman kimse dendiğinde akıllı insan, akıllı insan dendiğinde Müslüman insan akla gelmelidir ki; bu da örnek insandır. Aşağıda belirteceğimiz davranışlar Müslümanın ve akıllı insanın ortak eylemleridir ve bu eylemler örnek insanı oluşturur.
"Akıllı olan; dua ve ibadet, nefsini muhasebe, ayıplarının kendisine haber verilmesi ve ihtiyaçları için zaman ayırır. Diline sahip olur, zamanını iyi kullanır, işine yönelir ve ihtiyatlı olur. Güler yüzlü olur. Peygamberimizin de, "Mümin kardeşinin yüzüne asık bir çehre ile bakana melekler lanet eder." buyurduğu rivayet edilir. Kavgada da, barışta da; olduğu gibi görünmeli veya göründüğü gibi olmalıdır. Kâmil Müslümanın özü sözü birdir, işi ile sözü aynıdır, komşusu da şerrinden emindir. Hatasını söyleyeni iyi karşılamalı, ona teşekkür etmelidir. Peygamberimizin, "Allah’tan kork diyene, sen önce kendine bak diyeni Allahü teâlâ sevmez." buyurduğu bildirilmiştir.
Örnek insan olmalı, zorluk çıkarmamalıdır. Müslüman, kolaylaştırır, zorluk çıkarmaz.
Elden çıkana veya ele geçmeyene üzülmemek gerekir. Nasibine razı olan, nasip olmayana da üzülmeyen güzel ahlaklıdır. Huzurlu olmak için, dünya nimetleri az olana bakmak ve şükretmek lâzımdır. Gerekli olmadıkça zenginlerin yanına girip çıkılmamalıdır. Aksi halde bu durum, nimetin hakir görülmesine neden olur. Maddi ve manevi yönden sıkıntısız iken dua etmek, bela gelince dua etmekten daha faziletlidir. Peygamberimiz; "İyilikler kötülükleri giderir. Rabbini rahatlık ve bollukta iken hatırlayanı, Allah c.c da, sıkıntılı zamanında kurtarır, korur." buyurmuştur. Ölümü unutmamak ve sürekli hatırlamak gerekir. Bu hâl, insanı dünyaya esir olmaktan ve günahlardan korur.
İnsanlara şirin görünmek ve meşhur olmak için gayret edilmemelidir. Hangi sonucun insan için hayırlı olduğunu Peygamberimiz şöyle bildirmiştir. "Şu kimseye imrenilir; Malı azdır, çoluk çocuğu namaz kılar, oruç tutar. İbadetini gizlemeye çalışır. Tanıyanı azdır, meşhur değildir, parmakla gösterilmez. Rızkı yetecek kadardır. Buna da sabreder. Hâlini kimse bilmez. Arkasından ağlayanı az, mirası da fazla değildir." Allah katında bu kimse, aksine sahip olanlardan çok daha değerlidir. Herkesle dert paylaşılmamalı ve herkesten yardım da istenmemelidir. Peygamberimizin, "Din kardeşinde, hayâ, emanet ve sadakat gibi üç hasleti gördüğünde ondan bir şey ricada bulunabilirsin. Bu vasıfları yoksa, bir şey rica etme !" buyurduğu rivayet edilmiştir. Allah’tan korkup, günahlardan kaçmalı, Allah c.c.'ın verdiğine şükredip, tevekkül edilmelidir. İyi insan olmalı, kötü özelliklerden şiddetle kaçınılmalıdır. Sahip olunanlar paylaşılmalı, kavga ve tartışmalardan uzak durulmalıdır. Dünya menfaati için kutsal değerler satılmamalıdır."
Müslüman; akıllı, ahlakı ve her işinden sorumlu olduğunu bilendir.