. Ne var ki şekerlinin hastalığı oruca ters düşmekte, hastalıkları oruç tutmalarına mani olmaktadır. Buna rağmen, bazı şeker hastalarının, orucu tutmama hususunda tereddüde düştükleri, oruç tutmadıkları takdirde günah işlemiş olacakları endişesine kapıldıkları hatta doktorlarının ikaza rağmen ısrarla oruç tutarak, sağlık yönünden kendilerini riske attıkları görülmektedir.
Medical Park Samsun Hastanesi, Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ramis Çolak Oruç ve şeker hastalığı hakkında bilgi verdi.
Diyabet hastalarına oruç yasak mıdır?
Prof. Dr. Ramis Çolak Ramazan ayı süresince dünyanın farklı coğrafya, ülke ve kültürlerine ait 40-50 milyon diyabet hastasının oruç tuttuğu tahmin edilmektedir. Sayıca bu kadar büyük bir gruba beslenme konusunda ortak bir açıklama yapmak ve genel yaklaşımlar getirmek doğru değildir. Farklı diyabet tipleri olmakla birlikte, aynı tipteki diyabet hastalığının kişilerdeki yansımaları da birbirinden farklıdır. Bu nedenle diyabet hastalarının oruç tutabilirliği konusunda genel yasaklama ve genel izinler yerine, hastaya özel kararlar verilmelidir. Kan şekeri iyi kontrol edilmiş ve ağız yoluyla alınan diyabet ilaçlarıyla tedavisini sürdüren hastalar ise düşük risk grubu altında sıralanabilir. diye konuştu.
Hangi diyabet hastaları yüksek risk taşır?
Oruç tutmaları yüksek risk taşıyan hastalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Çolak Sıklıkla hipoglisemiye giren hastalar, hipoglisemilerini fark etmeyen hastalar, kan şekerleri iyi ayarlanmamış hastalar, ramazan ayından hemen önceki dönemlerde ciddi diyabet koması hikayesi olan hastalar, tip 1 diyabet hastaları, hastalıklarının kontrolünü bozan ciddi akut hastalık yaşayan hastalar, kronik böbrek yetersizliği olan ve/veya diyaliz tedavisi gören hastalar, hamile diyabet hastaları, kan şekeri orta derecede yüksek olan hastalar, orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalar, yalnız yaşayanlar diyabet hastaları, yaşlı diyabet hastaları, bilinç durumunu etkileyen ilaçlar kullanan diyabet hastalarının oruç tutması kesinlikle yasaktır. dedi.
Diyabette beslenmede, öğünlerin yeri, önemi
Prof. Dr. Ramis Çolak Şeker hastalığının tedavisinde, bozulmuş metabolizmanın düzene sokulması tedbirlerinin başında diyet takibi gelmektedir. Burada diyet şeker hastasına has, şahsın yaşı, cinsiyeti, uğraşı, kilo durumu; hastalığına komplikasyon eklenip eklenmeyişine göre hekim tarafından önerilmiş özel bir beslenmedir. Özel beslenme de klasik üç ana öğüne (sabah, öğle, akşam öğünleri) ek olarak beslenme, üç ara öğünlere dağıtılarak verilmelidir. şeklinde ifade etti.
Bazı diyabet vakalarında, tedavide, yalnız başına diyet uygulanması metabolizmayı düzene sokmaya yetmeyebilir diyen Prof. Dr. Çolak Diyete ilaveten kan şekerini düşürücü tabletler (oral antidiyabetik tablet) kullanılabilir. Burada diyetin önemi uygun beslenmeyi temin yanında, kan şekerini düşürücü tabletlerin bu etkisinin en fazla olduğu saatleri karşılaması, tampone etmesi ile HİPOGLİSEMİ yi (kan şekerinin düşüklüğü) önlemeye çalışmasıdır. Tip 1 diyabetlilerin ve bazı tip 2 vakalarının tedavilerinde, diyete ilaveten bir veya birkaç defa insülin uygulanmaktadır. Tedavi sırasında insülinin etkisi ile çıkabilecek kan şekerinin düşmesi (hipoglisemi), üç ana öğün dışında üç de ara öğün yapılarak önlenmekte, kontrol altına alınmış olmaktadır. Diyabetin tedavisi için şart olan ara öğün oruç tutulursa yapılmayacaktır. Şu halde bu şartlar ortamında hipoglisemi oruçlu diyabetli için yakın, ciddi bir tehlikedir. Diyabetlinin uzun açlığı (oruçlu oluş gibi) tehlikeye davetiyedir. Diyabetli üç ana öğün ve üç ara öğün yaparak özel diyetine uygun yemek yeme zorundadır. diye konuştu.
Prof. Dr. Çolak Aksi durumu ele alırsak, yani şeker hastası hipoglisemi tehdidinden kaçmak için ve oruç tutma ısrarı nedeni ile tedavisini bir kenara iter, diyet şartlarını uygulamaz insülini veya oral anti diyabetik (OAD) tabletlerini almaz başka değişle oruç tutmayı tercih eder, tedavisini bırakırsa kan şekeri yükselmeye (HİPERGLİSEMİ) başlar ve bazen de metabolizma aşırı düzensizliğe kayar, hatta hiperglisemi koması veya diğer komplikasyonlar ile karşılaşabilir. Sergilediğimiz bu tablolarda görüldüğü gibi şeker hastalığı tedavisi ile oruç arasında ciddi, hayati uyuşmazlık mevcuttur. dedi.
Bazı şeker hastalarının, orucu tutmama hususunda tereddüde düştüklerini, oruç tutmadıkları takdirde günah işlemiş olacakları endişesini yaşadıklarını söyleyen Prof. Dr. Çolak Ancak mukaddes kitabımız KUR'AN-I KERİM' de buyurulan oruç tutma ile ilgili ayetlere baktığımızda bu endişelerin yersiz olduğu anlaşılacaktır.(Bakara Suresi 184. Ayet: Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. ... Bakara Suresi 185. Ayet:
Allah sizin için kolaylık ister, güçlüğe düşmenizi istemez
.Bakara Suresi 286. Ayet: Allah kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemez, bir şey teklif etmez
.) şeklinde ifade etti.
Medical Park Samsun Hastanesi, Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ramis Çolak Şeker hastalarının oruç tutmaları halinde, devamlı uygulanması zorunlu olan tedavilerinin, diyabetik metabolizmanın ağırlaşacağı ve komplikasyonların gelişmesine zemin hazırlanacağı, damarların, kalp, beyin, böbreklerin ve diğer organların sakatlaşıp hizmet vermeyecek hale gelecekleri aşikardir. Bu nedenle oruç tutmanın sakıncalı olduğu görülmektedir. Şeker hastalığı devamlı bir hastalık olduğu için sağlığını, organlarını koruma amacı ile tedavi tedbirlerini ömür boyu, titizlikle muntazam uygulaması gerektiğine göre, diyabetlinin bu gerçeğe uyarak oruç tutmasının Allah katında günah olmayacağı açık olarak belirgindir. İbadetin şekli fidye verme şekline dönüştürülerek yerine getirilmektedir (Bakara Suresi 184. Ayet).Şeker hastalarını ilerde, yüce tanrımıza ibadetlerini ve görevlerini, sağlık, rahatlık, huzur içinde, içtenlikle yapabilmeleri için, şimdiden, sağlık tedbirlerini almak, sağlıklarını riske atmamaları gerekmektedir. İnananların oruçlu ramazan ayı vesilesi ile, şeker hastası da, kendisine önerilen özel beslenme ve tedavisini hiç taviz vermeden daha titizlikle uygulaması daha iyi bir davranış olacaktır. Ramazan ayı boyunca kan şekerinin normal hudutlar içinde seyrini, ayın sonunda HbA1C seviyesini %6.5'in altında olmasını sağlama gayretinde olmalıdır. diye konuştu
Oruç tutması uygun olan hastaların dikkat etmesi gerekenler
Oruç tutması uygun olan hastaların dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ramis Çolak Mutlaka evde kan şekeri takibi yapılmalıdır. Ciddi hipoglisemi veya hiperglisemi olursa mutlaka oruç bozulmalıdır. İki kez veya daha fazla hipoglisemi gelişirse oruç tamamen bırakılmalıdır. Herhangi bir enfeksiyon veya benzeri bir hastalık gelişirse kesinlikle oruç tutulmamalıdır. Günlük kilo takibi yapılmalı ve önemli kilo kaybı veya artışı tespit edilirse doktora haber verilmelidir. Her şeye rağmen şeker hastaları, ramazan arifesinde, oruç tutma hususunda hekimine danışmalı, önerilerini uygulamalıdır. Dinimiz hangi hastaların oruç tutmaması gerektiği kararını hekimlere bırakmıştır. Bu nedenle şeker hastalarımızın oruç tutmaya karar vermeden önce doktorlarına durumlarını danışmalı, kontrol ve tetkikleri yapıldıktan sonra doktorlarının uyarıları doğrultusunda karar vermelidirler. dedi.