OSMAN ÇETİNKAYA SÜRECİ YÖNETEMEDİ
Bazı arkadaşlar neden sürekli olarak Ak parti ile ilgili köşe yazıları yazdığımı soruyor, hatta Ak Parti İl Başkanı da bu konuda muzdarip olanlardan biri, arkadaşların bu konudaki düşüncelerine saygı duyuyorum ancak unuttukları şey benim Ak Parti'nin İl Başkanı ve teşkilatlarını değerlendirmeye tabi tuttuğumdur. Diğer siyasi partilerde kongre süreci başladığında elbette onları da değerlendirmeye tabi tutacağım. İktidar partisinde yaşanan kongrelerle ilgili en sağlıklı değerlendirmeyi yapmaya çalıştığımdan bu konuda kim olursa olsun doğruları yazmak zorundayım.
Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından birisi olan siyasi partilerimiz ülkeyi yönetmeye talip olur iken çalışma arkadaşlarını da teşkilatlardan seçmek zorunda olduklarından teşkilatlara yönetici pozisyonunda giren insanların kaliteli olması gerekmektedir. Gazetecilik mesleğini seçmemin en onemli nedeni siyasetteki yanlışları ortaya koyup doğruların yapılmasına yardımcı olmaktı, aksi halde benim ne işim vardı gazetecilikle. Gerçekten de bu konuda bir hayli yol aldık ancak henüz işimiz bitmedi önümüzde çok uzun bir yol var. Bizi idare edip bildiğini yapacağını sananlar havalarını alırlar, bu konuda hiç ama hiç kimsenin gözünün yaşına bakmam.
Adem Güney'in milletvekili seçimine katılmak üzere istifa etmesi sonucu boşalan İl başkanlığı koltuğuna iki kişiyi layık görmüştüm bunlardan birisi Osman Çetinkaya bir diğeri ise Hüseyin Dereli idi. Bunu istememdeki en önemli nedeni sürecini en az hata ile atlatılması idi. Ancak geçtiğimiz süreçte Osman Çetinkaya'dan beklenen performansı gösteremediği gibi herkese mavi boncuk dağıtarak bu işi yapabileceğini sandı. Önüne gelen herkese meclis üyeliği, il yönetim kurulu üyeliği, Belediye başkanlığı vaadinde bulundu. İnsanlar önce samimi sanıp arkasında durdular. Ne zaman ki kendilerine vaat edilen makamı bir kaç kişiye daha vaat ettiğini öğrendiler bu kez teker teker arkasından çekilmeye başladılar.
Dün akşam bir arkadaş geldi o kadar enteresan şeyler anlattı ki aklım şaştı. Adamcağıza il Başkan yardımcılığı teklifinde bulunmuş, hatta birini dahi söylemiş zavallı adam da inanmış aradan bir müddet geçince adamcağız başkalarına da aynı sözün verildiğini görünce dünyası yıkılmış ve Osman Çetinkaya'yı terk etmiş. Bu tür hikayeler o kadar çok ki anlatmam mümkün değil Osman Çetinkaya almış eline bir mavi boncuk dolusu çanta önüne gelene dağıtıyor, insan bu kadar basit davranırsa yanında kimseyi bulamaz. Geçtiğimiz hafta yazdığım bir köşe yazısında Hamamcı ile buluştuğunu yazmıştım, zinhar doğru değil diye yeminler etmiş, ama bizzat hamamcı ile yaptığım görüşmede beraber buluştuklarını, kayınçomun ise başka masadan kalkıp geldiğini ifade etti. Sizin anlayacağınız kayınçomla danışıklı dövüş misali aynı masada olmaksızın tesadüfen!.. buluşmuşlar, biz de inandık.
Dün yapılan Ak Parti Havza ilçe kongresinde daha önce yazdıklarım aynen çıktı. Osman Çetinkaya'nın arkasında durup, ısrarla tek liste olacak dediği Mahmut Karahan listesine karşı taraftan tek bir kişiyi dahi almazken üst kurul delegelerinin tamamını hamamcı yapmış. Hamamcı bizzat bana kayınçomun en yakın adamı olduğunu söylediğine göre üst kurul delegeleri de ona göre dizayn edilmiş demektir. Genel merkezden gelen il koordinatörü eski milletvekili Recep Yıldırım bir hayli kızmış ve salonda yapılanın yanlış olduğunu söylemiş, hatta bir ara kongreyi durdurup genel merkezi arayıp konuşmuş, genel merkez kongreye devam etmesini, gerekirse daha sonra gerekenin yapılacağını söyleyerek kongreyi yaptırmış. Ancak listede ne uzlaştıkları gibi Kenan Yüksel'den isim almışlar, ne kadın kontenjanından isim koymuşlar, ne de gençlerden kimseyi almışlar.
Osman Çetinkaya İlkadım Kongresinde kayınçomla karşı karşıya gelip İhsan Kurnaz'ı destekledi, Havza'da kayınçomla kol kola girip onun destek verdiği Mahmut Karahan'ı destekledi, bugün de Çarşamba'da kayınçomun desteklediği Mehmet Köse'yi destekleyecek adam siyasetin gereğinden ziyade adeta dervişlik yapmak istiyor, o zaman benim üstadım Ali Duran'ın yanına gitmesi gerekiyor. Siyasetin gereği vardır ya adam gibi bir taraf olup arkadaşlarınla birlikte olup ya kaybetmeye de kazanmaya da sonuna kadar olursun veya bir dergaha gidip sofilik yaparsın, her ikisini birden yapma imkanı yok. Osman Çetinkaya herkese mavi boncuk dağıtmayla İl Başkanı olacağını sanıyorsa Süleyman Kaldırım'ı arayıp yanında iş istesin. Kalın sağlıcakla