Savaşlardan dolayı hazine boşalmış, yeni vergilere halkın tepkisi artarken, yıllardır cülus bahşişi alamayan yeni çeriler padişah öldürmeyi sıradan bir olay gibi görüyordular. III.Selim ya kendisinden öncekiler gibi kellesini verecek,yada akıbetine razı olacak. 1790 yılında III. Selim'e ,Sultan Ahmet camiinde suikast girişimi yapıldı. Yeniçerilerin önlenemez baskıları nedeniyle devletin yeniden yapılandırılmasına önem veren padişah, yenilikçi hareketlerinden dolayı çıkan Kabakcı Mustafa'nın isyanıyla tahtından inmek zorunda kalarak yerini IV. Mustafa'ya bırakır.Ruscuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa, 15 bin kişilik ordusuyla III.Selimi devirenleri ortadan kaldırmak üzere İstanbula gelirken yolda Kabakcı'nın kellesi önüne atılır. Şehre geldiğinde fedailerine hem Selimi hemde şehzade Mahmud'u öldürmeleri için emir verir. III.Selim katledilir, şehzade kaçarak kurtulur.Alemdar paşa bir mahzende yanarak can verir. Yeniçerilerin '' sadrazamın kellesini,yeniçeri ağasının kellesini isteriz'' baskısına Sultan Mahmut '' padişahlar emir almaz,emir verir ''diyerek yeniçerilerle çatışmanın kaçınılmaz olduğunu görerek,halkı sancağın altında toplayarak yeniçerileri kanlı bir şekilde bastırırıp bu ocağı ortadan kaldırtır.
Bu olaylarla ülkenin son durumu arasında bir bağlantı kurabiliyormusunuz mantık olarak. Uluderede yaşanılan olumsuzlukların ardından gezi olaylarının patlak vermesi ve oradaki topluluğun isteklerinin ülkenin geleceği ile ilgili olan , kanal İstanbul, üçüncü hava limanı ve üçüncü köprüye karşı olmaları, başbakan ve iki bakanın görevden alınmasına yönelik isteklere bakıldığında Osmanlı'nın gerileme döneminde yaşanılanlar ile aralarında bir fark görülmemektedir.
Uludere ile mahkemenin verdiği takipsizlik kararının ardından muhalefet partisinden iki vekil kameraların karşısına geçerek ''Genelkurmayın, halkı oyalama, karartma, soğutma gayretlerinin bittiği gündür. Bugün iktidarın ve Genelkurmayın konuşmasının bittiği gündür. Halkın, Uludere'de yakınlarını kaybedenlerin, insan haklarını savunucularının daha fazla konuşulacağı gündür, bugün Uludere'nin kapatıldığı gün değil, tam tersine başladığı gündür" diyerek muhalefetin olaya nasıl yaklaştığını gösterirken, diğer taraftan halkı yönlendirme çabası içerisine girmektedirler. Sorumlu siyasette olayların çözüme kavuşmasına kadar geçecek zaman süresinde halkın sokaklara davet edilmesi değil, çözüm için verilecek kararın itiraz hakkının olunduğu yönünde yapıcı beyanatlar vermesi gerekirken, vekillerin yada muhalefet partisinin bu tutumunun ülke siyasetinden çok oy avcılığı için verilmiş bir mücadeleden başka bir şey olmadığının göstergesidir.
Ülke içerisinde belli konuma getirilen cemaat mensuplarının iktidarı istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorlamak için yolsuzlukları ön plana çıkarmaları ve devamında gelişen olaylara bakıldığında ekonomik olarak ülkenin kayıplarının hangi boyuta geldiğini görmekteyiz. İktidarın karşı hamlesi bir temizlik operasyonu olarak ortaya çıkarken kaybedenin ülke olduğunu göremeyecek kadar insanların kör olması, ülkeyi düşünmekten çok menfaatlerin ön planda olduğunun göstergesidir.
Hemen yanı başımızda sorun yaşayan bir devletin yeniden yapılandırılmasında söz sahibi olmaya çalışan hükümetin, karşısında ilk olarak ana muhalefetin durması , ülkenin dış politikasının kalıcı olması gerekirken bu politikalara destek vermediğini göstermeye çalışmak, Osmanlı gerileme dönemini hatırlatmaktadır. Suriye olayında iktidarın pozisyon alamaması gelecekte karşımıza nasıl bir canavarın çıkartılacağının ve bizim onun karşısında nasıl bir davranış sergileyeceğimizi tahmin etmemiz mümkün değildir. Çünkü terör örgütünün lideri bu ülke tarafından bize karşı kullanılıyordu. Bu gün içerisinde olan değişik grupların yarın bize karşı kullanılmayacağının garantisini kimse veremez, ülke iki yoldan bir tanesini seçmeliydi, ya Suriye olayında pasif konuma geçecek, yanı Suriye'de oluşan sisteme karşı duyarsız kalarak gelişmeleri izleyecek ve hangi devlet ile komşu olacağını bekleyecek. Yada direk olayın içine girerek belirleyici olacak. Her iki konumda iç ve dış siyasetin hedef noktası olmaktan kendini kurtulamayacaktır. Bu esnada birlik olmak gerekirken ayrışma adına hareket etmenin ülkeye yarardan çok zararı olacaktır.