Dünya iktisadi fikir hayatının önde gelenlerinden Charles Fourier tarım ekonomisine önem verenlerdendir. 1772-1873 yılları arasında yaşamış olan ve demokratik sosyalizm fikirlerini savunan bu bilim adamını Samsun coğrafyamız için hatırlamamız gereğine inanıyorum. Bu bilim adamı kalkınmanın tarımla da olabileceğini savunmaktadır. Kendi çağdaşı Saint-Simon (1760-1825) ise ülkelerin kalkınmasının sanayi ile olacağını savunmaktadır. Ülkenin sanayi ile kalkınabileceğini savunanların yanında tarımla da kalkınmanın olabileceğini savunanlarda insanlık tarihinde olmuştur. Nitekim az da olsa tarımla kalkınan ülkeleri dünyada görmekteyiz. Ülkemiz coğrafyası her türlü ürün ve onların ekimine uygun bir yapıya sahiptir. Ova ve platolarımız sayılamayacak kadar çoktur. Harran, Adana, Konya, Erzurum Pasinler, Menderes, Gediz, Bursa, Samsun Bafra ve Çarşamba ovaları gibi sayılamayacak kadar çok verimli ovalarımız bulunmaktadır. Alman bilim adamları Bafra ve Çarşamba ovalarını incelerken hayretlerini gizleyemiyorlar. Bu ovalardan biri bile bizim olsa Almanya"nın hemen hemen tüm tarımsal ihtiyaçlarını karşılarız, demektedirler.
Bugün kış aylarını özellikleriyle birlikte yaşarken, marketlerden ve manavlardan aldığımız sebze ve meyveleri güzellikleriyle hatırlamaya çalışalım. İlgililere sorulduğunda sebzelerin Antalya-Alanya ve Mersin yörelerinden geldiğini öğreniyoruz. Bafra ve Çarşamba ovalarımız için bu bağlamda neden düşünülmemektedir? Ölüm tarihi dikkate alındığında 183 yıl önce yaşamış ve tarım ekonomisinin önemine inanmış Fourier acaba Bafra ve Çarşamba ovalarımızı gördüğünde neler söylerdi? Bu verimli toprakların gerekli ve yeterince değerlendirilmediğine şahit olduğunda iç dünyasında ne gibi rüzgarlar eserdi? Bizi toprak sevgisizliği ile suçlarmıydı? Bölgesel kalkınma yetersizliğimizi beceriksizliğimize bağlarmıydı? Bu soruların içeriğini ve sayılarını artırmak mümkündür. Yapılması gereken çok açık ve bellidir. Bölge insanımızı seracılıkla çok daha yaygın olarak tanıştırmak zorundayız. Kredi musluklarımızı bir alana yöneltmeliyiz. Fizibilite ve fazlaca bürokratik işlem istemeyen sera yatırım öncülüğünü hayata geçirmeliyiz. Örneğin dört bin aile Bafra"dan dört bin aile de Çarşamba"dan seçilse ve her birine üç bin Yeni Türk Lirası katkı yapılırsa toplam 24 milyon Yeni Türk Lirası olur ki, bu da bu tür yatırımın teşvikleri için yüklü bir miktar değildir. Üstelik bir aile dört kişi kabul edildiğine göre 32 bin kişiye geçim imkanı vermiş oluruz. Üstelik ulaştırma masrafı olmadan Samsun halkına ve yöresine sera ürünleri ucuz olarak sunulmuş oluruz.