Öz-el-leş-tir-me!...

Samsun"da yıllardır yazar ve çizeriz. Özelleştirilmeye karşıyız diyerek. Ancak kime söylüyorsun ne söylüyorsun sen söylüyorsun karşı tarafın bir kulağından giriyor ve diğer kulağından hemen ışık hızıyla çıkıp gidiyor. Unakıtan ne diyor ben babalar gibi sattım ve satmaya da devam edeceğim. Yani biz ne dersek diyelim adamlar babalar gibi satacaklar. Yalnız Samsun"da Özelleştirmeye karşı bir kıpırdanma başladı. Bir Platform kuruldu Samsun"da Samsun Özelleştirme Karşıtı Platform adında. Geçtiğimiz hafta içinde Süleymaniye geçidinde bir basın açıklaması düzenlediler. Basın açıklamasına Samsun"da her zaman var olan kitlenin dışında çalışanları gördüğümde çok sevindim. Özellikle şu anda topun ağzında olan Yeşilırmak EDAŞ"ın özelleştirilmesini protesto etmek ve basın açıklamasını dinlemek için gelen kamu emekçilerinin kararlılıkları gerçektende sevindirici idi. en azından coşkulu bir kitleyi de arkasına alarak basın açıklamasını okudu. Samsun Özelleştirme Karşıtı Platform sözcüsü EMO Samsun Şube Başkanı Suat Yılmaz. Yukarıda da bahsettiğim gibi ben Samsun"da yıllardır ÖZ-EL-LEŞ-TİR-ME  karşıtı yazılar yazdım. Ulusal basından yazarlarımızı ve muhabirlerimiz yıllardır düşüncelerini aktardılar. Hepsinden önemlisi de kamu emekçileri iş yerlerinin özelleştirilmemesi için vermedikelri mücadele kalmadı ancak yine sonunda AKP Hükümeti her şeyi üç on paraya sattı ve satmaya devam edecek. Geçtiğimiz hafta içinde Özelleştirme karşıtı Platform sözcüsü  EMO Samsun Şube Başkanının yaptığı basın açıklamasın da Suat Yılmaz"ın söylemleri: “Türkiye Cumhuriyeti"nin kuruluşundan bu yana alın teriyle yarattığı tüm değerlerini yitiriyor. Kamu kaynakları ile biriktirilen ´ülkemizin tüm değer ve birikimleri sermaye sınıfına peşkeş çekiliyor. SEK ile başlayıp Kamu bankaları ile devam eden özelleştirme yıkım ve soygunu ; TEKEL,TCDD, LİMANLAR,PETKİM,köprü ve otoyollar ve enerji dağıtım özelleştirmeleri  ile devam ediyor. Kamu kuruluşları ve KİT"lerin özelleştirilmesi ,böylelikle devletin iktisadi yaşamdan uzaklaştırılması ile hantal ,verimsiz ve bütçe üzerinde yük olduğu iddia edilen bu kuruluşlara aktarılan kaynakların eğitime,sağlığa ve sosyal güvenliğe aktarılacağı açıklanarak halkımız aldatılmıştır. İktidarlar kamu işletmelerinin başarısızlığı için seferber olmuştur; Halkın kamu işletmeciliğinden soğutulması için her türlü çaba sarf edilmiştir. Kamu yatırımları aksatılmış,yetişmiş nitelikli personel uzaklaştırılmış,yatırımsızlığa mahkum edilmiştir. Ülkemizin gelişimi için üreten,kaynak yaratan ve bu günlerde herkesin bir parça koparmak için birbirini ezdiği değerleri oluşturan kamu işletmeleri bu şekilde halka kötü hizmet üretmeye mahkum edilerek halkın özelleştirmeye desteği yaratılmaya çalışılmıştır. Zaman içinde haraç mezat özelleştirilen KİT"ler ;ya taşınmazlarına el koyulması ya da içinin boşaltılması sonrasında tekrar borçları ile devletin eline terk edilmiştir. Bu şekilde sektörlerinde kamu çıkarları açısından düzenleyici olan bu kuruluşların yok edilmesi gerçekleştirilmiştir. Kapitalizmin neo-liberal politikaları ,yeni dünya düzeni ya da küreselleşme söylemi altında sürdürdüğü saldırısı; IMF ve Dünya Bankası"na  yedeklenen siyasi iktidarların destek ve savunusu ile özelleştirme saldırısı sürdürülmektedir.
İLKELERİMİZ
ÖKP, kamu çıkarlarının savunulması doğrultusunda aşağıdaki ilkeler ışığında çalışmaları sürdürür:
••        ÖKP ,özelleştirmenin sermaye sınıfı tarafından emekçilere yapılan bir saldırı olduğunu koşulsuz kabul eder.
••        ÖKP,verimsiz ve geri teknoloji temelindeki kamu işletmeciliğinin mevcut işleyişini reddeder.
••        ÖKP,sistemin mevcut krizlerinin ve sorunlarının özelleştirmeye gerekçe yapılmasına karşı çözüm önerilerini en geniş kesimlerin önerileri ve düşünceleri ile oluşturur ve geliştirir.
••        ÖKP,özelleştirmelerin durdurulması için bütün yasal yöntemleri benimseyerek toplumu bu temelde bilgilendirir ve bilinçlendirir.
••        ÖKP,özelleştirmelere ve özelleştirme girişimlerine karşı bütün emek ve meslek örgütleri ile demokrasi güçlerini mücadelenin bileşeni olarak tanımlar.
••        ÖKP, dünyadaki özelleştirme karşıtı mücadeleleri izler ve onlarla dayanışma yollarını arar.
••        ÖKP,ülkemizdeki özelleştirme mağdurları ile dayanışma içindedir.
Kar garantili soygun düzeni özelleştirme, Eğitim,sağlık,haberleşme,enerji  başta olmak üzere bugün halkımızın doğal gereksinmelerini  karşılayan mal ve hizmet üretimleri sermayenin insafına ve kar güdüsüne terk edilmek istenmektedir. Özelleştirilmesi akıl dışı olan mal ve hizmet üretimleri rekabet getirme ve kalite arttırma gibi asılsız fakat süslü sözlerle ambalajlanırken özelleştirilen kuruluşların ürettiği mal ve hizmetlere alım garantileri verilerek daha baştan özelleştirmenin amaçları itiraf edilmektedir. Özelleştirmeler sonucunda çalışanların özlük hakları başta olmak üzere yoğun hak kayıpları yaşanmakta ,sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma başta olmak üzere çalışma yaşamına yoğun saldırılar yapılmaktadır. Ayrıca meslek örgütleri ve sendikaların hukuksal mücadelesi her türlü yöntem ile bastırılmak istenmekte ,bu mücadeleyi yürüten meslek örgütleri ve sendikaların susturulması için ele geçirme çalışmaları ayyuka çıkmaktadır. Bunca zorluğa karşın kazanılan hukuk davaları yeni düzenlemelerle boşa çıkarılmakta veya hukuk hiçe sayılmaktadır.
Enerji Özelleştirmeleri
Geçmişte diğer hükümetler ,bugün ise AKP eliyle sürdürülen özelleştirmeler ile kamu eliyle yürütülen hizmetler büyük oranda tasfiye edilerek sermayenin serbestçe at koşturduğu dilediğince fiyat belirlediği gözünü kırpmadan çalışanları  kapı önüne bıraktığı  gözlerimizin içine baka baka vergi vermekten kaçındığı bir noktaya gelinmiştir. Enerji gibi hassas  ve kamusal bir hak bile sadece kar/zarar ölçeğinde ele alınmakta ,merkezi planlama ve işletme göz ardı edilerek ülkemizin enerji sistemi büyük bir risk altına itilmektedir. Doğalgazda her kış yaşanan sorunlar ortadayken ,doğalgaz dağıtım şirketleri özelleştirilmekte veya daha baştan özel sektör eliyle işletmeye açılmaktadır. Oto prodüktörlerin sistemi nasıl sabote edebildikleri 1 Temmuz 2006 tarihinde görülmüşken ,daha ileri gidilerek şimdi sistem tamamıyla özel sektöre terk edilmek istenmektedir. Üstelik kamu adına görev yapan en yetkili ağızların "kamu elinde bu işletmeler zarar ediyor,özelleştirmemiz lazım" gibi beceriksizlik  itirafı sözleri dayanak gösterilerek
Yaşanan Özelleştirme Örnekleri ve Özelleştirmelerin "Olağan "sonuçları
Bugüne kadar yaşanan bütün özelleştirmeler ,kamu vicdanında güvensizlik yaratmışken kimi özelleştirmeleri gerçekleştirenler yüce divan ya da mahkemelerde yargılanmışken yeni özelleştirmelerin arka planının halktan saklanması olanaksızdır. AKTAŞ ve ÇUKUROVA  gibi özelleştirmeler özel sektörün enerjiyi nasıl yöneteceğini fazlasıyla göstermişken yeni maceralara girmenin ,dağıtım bölgelerinin tümünü özelleştirmenin ,üretimi sermayenin kar hırsına terk etmenin mantıklı bir açıklaması olamaz. Kamusal hak olan enerji,kamu hizmeti yaklaşımı ile birlikte planlanmalı ve yönetilmelidir. Keza özelleştirilen elektrik üretim tesislerinde çalışanların sosyal ve özlük hak kayıpları araştırma gerektirmeyecek kadar ortadayken ,çalışma barışının dinamitlendiğini söylemek olası mıdır? Telekom"da geçtiğimiz yıl yaşanan grev hafızalardayken mahkemelik olmuş sabit ücret uygulamaları bilinirken özelleştirmenin ucuzlama getirmesi ,çalışanlara zarar vermemesi mümkün müdür?
Ne Yapmalı Nasıl Yapmalı
Bugün önümüze getirilen özelleştirmeler 1980" ler den beri süregelen özelleştirme politikalarının devamıdır. Elde ne varsa satma ,kamunun kaynaklarını tüketme ,tüm değerlerimizi harcama mantığı içerisinde olan hükümet ,enerji alanında özelleştirmelerle yaşamsal önemde olan elektriği uluslar arası tekeller ve yerli işbirlikçilerine pazarlamakta geniş halk yığınlarının temel ihtiyacı olan elektriği kar aracı haline dönüştürmektedir. Asıl olan dünyayı yorumlamak değil onu değiştirmek olduğu bilinciyle ,sermaye tarafından dayatılan sınıfsal ,bölgesel,cinsel ,eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için tüm emekçileri, ezilenleri, yoksulları,barıştan ve yaşanabilir bir çevreden yana olan emek ve meslek örgütlerini , daha adil bir dünya kurma mücadelesine çağırıyoruz. “ Suat Yılmaz bunları ifade etti. Şimdi hep birlikte sevgili okurlarımız bekleyip göreceğiz. Canı yanan kamu çalışanları haklarını aramaya devam edecekler mi yoksa bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla zorla kazanılmış iş yerlerinin ve işlerinin  ellerinden gitmesine seyirci mi kalacaklar. Umarım herkes işyerlerinin ve işlerini ellerinden gitmemesi için gereken mücadeleyi her zeminde verirler.  Tıpkı geçtiğimiz hafta içinde Süleymaniye geçidinde olduğu gibi bir birlerine sım sıkı kenetlendikleri gibi.