ÖZEL HASTANELERDE YAŞANAN OLAYLAR VE DÖRT ARTI DÖRT
Bugün sizlere iki konudaki düşüncelerimi arzetmek istiyorum, birincisi uzun günlerden beri ilanını verdiğimiz Özel Hastanelerle ilgili elimizde o kadar enteresan belgeler var ki aklınız şaşar. Bazı özel hastanelerde yaşananlar devletin nasıl soyulduğunun açık delili olarak elimizde. Dikkat edecek olursanız özel sağlık kuruluşları sürekli olarak Bilboard, Raket, Gazete ilanları vererek müşteri toplamaya çalışırken bazı özel hastaneler buna hiç gerek duymazlar. Önceleri bu durumun normal bir durum olduğunu düşünürdüm, daha sonra ise bazı duyarlı kamu personelinin bize ulaştırdığı belgeleri görünce nerede ise aklım yerinden çıktı.
Sağlık Bakanlığına bağlı Doktorlarla ilgili Tam gün yasası çıkmadan önce Doktorlar hem kamu hastanelerinde, hem de özel hastanelerde çalışmakta idiler, bazı uyanık doktorlar kamu hastanelerine gelen hastaları özel hastanelere sevk etmek sureti ile dünyanın parasını Özel hastanelere aktarmışlar, çalıştıkları kamu hastanelerinin yapabileceği bir çok tedaviyi özel hastaneye sevk ederek üç liralık işi onüç liraya devlete maletmiş, milletin parasını heba etmiş, bununla da kalmayıp bu durumu o kadar ileriye getirmişler ki ayda 400 civarında hasta kamu hastanelerinden özel sektöre aktarılmıştır.
Örneğin bir hastanenin uyanık patronu o kadar becerikli bir adam ki sormayın gitsin. Adam bir yandan siyasetçileri kafaya almış, bir yandan Sağlık bakanlığındaki bürokratları kafaya almış, sırf kendi çıkarına olacak yönetmelikler yayınlatmış. Aldığı özel aletlerle ilgili o kadar özel yönetmelikler uygulatmış ki sormayın gitsin. Örneğin kendi hastanesine satın aldığı lokomot cihazı ile ilgili Sağlık Bakanlığı'nın üst düzey yöneticileri ile bazı locaları bir araya getirip o kadar enteresan bir yönetmelik hazırlatmış ki aklınız durur.
Bu uyanık arkadaşımızın Sağlık Bakanlığı'ndaki bürokratlarına hazırlattığı genelgeye göre bir ilde özel hastanelerin birisinde lokomot cihazı var ise başka bir kamu hastanesine alınması söz konusu değil. Burası işin ilk basamağı, bu genelgeyle önce Lokomot cihazını alan özel hastane kendi hastanesi olmuş, böylece bu hastanenin civarındaki tüm bölgede kamu hastanelerine bu cihazdan alınmayacak tüm hastalar bu arkadaşın hastanesine gidecek. İkinci basamak dümen ise Lokomot cihazını satan firmayı çok enteresan bir biçimde bağlayıp, kendisinin dışında Türkiye'de hiç bir özel Hastanenin cihazı alma şansı yok.
Bu kadar akıllı bir adamın reklama ihtiyacı var mı? Sorarım size bu uyanık Sağlık Bakanlığı'ndaki bürokratlarla bazı menfaat ilişkileri kurup rekabetten uzak para kazanmak varken reklam vererek rekabet yaparak helal para kazanmasına ne gerek var ki? Bu uyanık kendisini akıllı başkalarını keriz sanıyor. Aslında biraz da haklı şu ana kadar bu dümenleri ortaya çıkaran kimse olmamış, kimsenin elinde evrak olmadığından haberi yapamamış. Ama Allah adili mutlak olduğundan herşey ortaya çıkıyor, birileri gelip evrakları tüm detayları ile önünüze koyuyor bize ise sadece yayınlaması kalıyor.
Bu konuda önümüzdeki günlerde bir hayli haberlerimiz olacak. Diğer konumuz bir kaç haftadır üzerinde fırtınalar koparılmaya çalışılan eğitimdeki 4+4+4 değişikliği ile ilgili bir kaç kelam da ben yapmak istiyorum. Hiç bir demokrasi, hiç bir eğitim sisitemi insanları istedikleri eğitimi almaktan alıkoyup, rejimin istediği yöne yönlendirmek gibi bir lüksü yoktur. Bu ne insan haklarına, ne vicdan muhasebesine, ne de insanlığa sığmaz. Bir insan ben hem dünyevi ilimleri, hem uhrevi ilimleri bir arada öğrenmek istiyorum diyorsa ona Allah kulu karışmamalı. Bir diğeri de ben sadece Matematik, Fizik, Kimya, Coğrafya gibi ilimleri öğrenmek istiyorum diyorsa ona da kimse karışmamalı. Hükümetin bu konudaki tavrını fevkalade yerinde ve demokratik bir uygulama olarak görmekteyim.
Bu konuda oralarını buralarını yırtanlara tavsiyem 28 Şubat sürecinde bizler mağdur edilirken onlar bir yerleri ile gülüyor idiyseler, şimdi biz yapılan icraatların sonuna dek arkasında olduğunuzu bilmelerinde yarar var. Biz herkesin inancına saygılı isek herkes de bizim inancımıza saygılı olmak zorundadır. Bu ülke kimsenin babasının malı değil, Çanakkale'de, Sarıkamış'da, Balkanlar'da şehit düşen dedelerimizin hepimize emanetidir. Bu ülkede herkes dilediği gibi okuyacak, çalışacak, yaşayacak bu böyle biline. Kalın sağlıcakla