Bazı deyimleri kafama göre yorumlayarak biraz güncelleştiriyorum, lafla peynir gemisi yürümez ifadesini biraz güncelleştirerek palavra sıkmayla bu işler yürümez olarak kullanmayı uygun gördüm. Herkes kafasına göre bir şeyler yazıyor, çiziyor, milletin de bunu yuttuğunu zannediyor. Keçinin ömründe koyunun ayıp yerlerini bir kez görüp feryadü figan etmesi gibi bu uyanıklar da kıçları sürekli açık olduğundan başkalarının azıcık bir hatasını gördüklerinde, her fırsatta bunu dile getirip, geçmişi hatırlatmaları insanı gülmekten kırıyor.
Toplum balık hafızalı değil diyenler azıcık geriye bakmaları halinde ne halde olduklarını rahatlıkla görecekleri bir gerçek ama onlar sürekli başkalarının ayıplarını araştırmaktan kendi ayıplarına bakmaya zaman bulamadıkları için rezaletlerini unutuyorlar. Toplumun balık hafızalı olmadığı bir gerçek. Kimin ne yaptığını, geçmişte hangi haltları işlediğini herkes çok iyi biliyor ama sessiz kalıyorsa elinde bu reziller gibi kalem olmadığından sustuğunu unutmasınlar. Bu insanlar onları o kadar iyi tanıyorlar ki anlatamam.
Dün Cuma namazını kılmak üzere Tekkeköy'de bir Cami'ye gittim, daha önce hiç gitmediğim caminin imamını çok beğendim. Hoca dediğin öyle olur, adam gibi hoca, işini o kadar güzel yapıyor ki tam kafama göre bir hoca. Diyanetin eline tutuşturduğu hutbeyi değil, kendisinin üzerinde bir haftalık çalışma yaptıktan sonra hazırladığı hutbeyi okuyor, sadece okumakla kalmıyor, Cemaate Ben yanlış yaparsam yakama yapışın diyecek kadar cesur ve kendisine güvenen bir arkadaş. Cami çıkışında hocayı bekleyip görüşeyim derken etrafım anında insanlarla doldu, hiç tanımadığım insanlar etrafıma gelip beni sürekli takip ettiklerini, yazılarımı okuduklarını, web.tv'deki konuşmalarımı izlediklerini, beğendiklerini ifade edince yanımdaki arkadaş Köroğlu gibi namın senden önde gidiyor diye takılmadan edemedi.
Demek ki bu işler palavra sıkmayla değil, icraat yapmayla oluyormuş ki insanlar bize bu kadar sevgi gösteriyorlar, aksi halde insanlar bizi gördüklerinde fellik, fellik kaçarlardı. Allah'a hamdü senalar olsun ki geçmişimizde yüzümüzü kara çıkaracak en ufak bir icraatımız olmadı, bizi karalamak isteyenlerin tüm planları başlarına yıkıldı. Biz çocuklarımıza helal kazanç, temiz bir mazi, güvenli bir yaşam biçimi bırakmak için yaşadığımıza inandığımız için hangi sıkıntı ile karşılaşmış isek Cenabı Hak yardım etti. Aslında konumuz da bu değildi, küçük bir giriş yaptıktan sonra konuya girelim derken nerede ise sayfa bitti.
Malumunuz bazı meslektaşlarımız kendilerinin en büyük gazete olduklarından, en çok satan gazete olduklarından dem vururken, bazıları resmi ilanımız kesildiğinde günlerce bayram ettiler, sadece bayram etmekle kalmadılar, köşelerinde günlerce bu konuyu yazdılar. Başkalarının işi beni ilgilendirmediği için kimin ne kadar resmi ilan aldığına bugüne kadar hiç bakmadım, istesem bakarım BİK'in şifresi bizde de mevcut girip bakabiliriz ama bana ne başkasının aldığı resmi ilandan deyip, bu güne kadar hiç girip bakmadım. Geçenlerde bir arkadaşım aradı ve tebrik etti, tebrik nedenini anlayamadım, önce yeni kurduğumuz web.tv için tebrik ettiğini düşündüm, sağ ol dedim, ancak sohbetin devamında konunun web.tv olmadığını anladım.
Peki neymiş konu derseniz , bu şehrin en büyük gazetesi olduğunu iddia edenden en ufağına dek tamamı BİK'den ceza almış, hem de öyle basit cezalar değil, bir tanesi tamı tamına 250 bin lira diğeri 150 bin lira diğerleri de değişen oranlarda yüksek miktarlarda cezalar almışlar. Ceza alma nedenlerine gelince bu uyanıklar kendilerini uyanık başkalarını keriz zannettiklerinden göstermek zorunda oldukları sigortalı sayısını denetim zamanında yüksek gösterip yüksek resmi ilan alıp, daha sonra o personele çıkış vermeleri. Hani birileri oralarını buralarını yırtıp BİK'den gelen denetmenlerin doğru dürüst denetim yapmadıklarından dem vurup şikayetçi oluyorlardı ya, işte onların gazetesi en yüksek ceza yiyenlerin ikinci sırasında. Demek ki palavra sıkmayla bu işler yürümüyor değil mi? Adama öyle ot yoldururlar ki sormayın gitsin. Ben cezaevine girdiğimde bizi yüzüstü bırakıp giden bir çalışanımız, bizi gidip Cumhuriyet Savcılığına şikayet edip sigortasız personel çalıştırdığımızı söyleyince geçtiğimiz hafta SGK denetmenleri ani bir baskınla denetime geldiklerinde tüm çalışanların sigortalı olduğunu görmeleri bizim için de çok iyi oldu, elimizde belge olmuş oldu. Bunca karşı duruşa, uğraşa rağmen dimdik ayakta kalmamızın nedeni işimizi adam gibi yapmamızdır. İşlerini adam gibi yapmayıp palavra sıkarak başkalarına sataşanlar önce kapılarının önündeki pisliği süpürmelerini tavsiye ederim. Kalın sağlıcakla