Palavracı mı, görevliler mi?

Bir zamanlar ülkemizde sivri akıllılar, sivri fikirliler, palavracılar, yalancılar, fesatlar kısacası her türlü fitne bazlığı yapmaya müsait, anlama ve akıl etme özürlüler kol gezerdi…

Sanki bunlar yetmezmiş gibi birde ağzı köpüklü ilahiyat hırsızları, tepinerek din anlatan ağzı bozuk, dili bozuk inanç  tüccarları, din adamı kılıklı şarlatanlar da cirit atardı miting meydanlarında…

Karşı tarafta ise; milli değerlerimizi tekeline almış, istediği fiyata istediğine satan, cehalet penceresinden atıp tutan sahte Atatürkçüler, sahte milliyetçiler, vatanını, milletini terör örgütlerine, uyuşturucu tüccarlarına satan sahte ulusalcılar vardı…

Herkes birbirine atıp tutarken, arada malı götüren, köşeleri dönen, paranın dini- milliyeti, haramı-helali olmaz, toplamaya bakalım yandaşlar diyen; aç gözlü, doyma nedir bilmeyen leş kargası tıynetli, sırtlan fikirli, kapitalist müsveddeleri de holdingler, şirketler kurardı…

Foyası ortaya dökülenler, soluğu ya yurt dışında alırdı ya da cezaevinde…

Yurt dışına kaçanlar solcu ise; İngiltere, Yunanistan veya Almanya"ya, sağcı ise; Bulgaristan veya Polonya"ya giderdi ne hikmetse!

Kaçamayıp cezaevine düşenlerse; zaman aşımı, delil yetersizliği, derin görevli kimliği veya zırt-pırt çıkan afla paçayı kurtarırdı…

İşte böyle bir ülkemiz vardı, 70-80-90"lı yıllarda…

2000"li yıllarda ise durum düzeleceğine daha da kötü gibi!

Geçmişin posaları; ülkemize verdikleri zararı yeterli görmemişler ki, sarı kız, ay ışığı, eldiven, balyoz peşindelermiş baksanıza!

Bunlar ülkemizi batırmak, ağababalarına peşkeş çekmek için her türlü hainliği yapar sonra da suçu, buldukları garibanların veya piyonların boynuna geçiriverirler…

Baksanıza Şevki Yılmaz tekrar meydanlara çıkıp Erbakan hep yanlış yaptı beni dinlemedi diye arzı endam ediyormuş!

Akparti"ye yaklaşma peşindeymiş!

Demek ki bu seferki görevi ve hedefi Akparti!

Sahi sahte mehdi, sarı cüppeli, eli bastonlu Mezarcımız nerde gören var mı?

O hangi partide görevli acaba!

Ya sobacılarımız, tenekecilerimiz, fırıldak kubilerimiz nereye gitti?

Onlar da kendi illerinde görevlendirildi demek!

Tahta tüfekli inkilapçı kaplanımız cezaevinde kaçırılmadıysa!

Bastonlu, sakallı ve cüppeli aczimendi şeyhimiz nere de kaldı yahu!

Bu Cuma gelmeyecekler mi Kocatepe camisine ya anıtkabire!

Ali Kalkancı uyuşturucu hap imalatına soyunmuş, Fadime nerde?

Hani şu ağlayan bayan sakın yeni bir plan peşinde olmasın!

Tarihi konuları binbir yalanla abartıp yazan, anlatan Ceylanı unuttuğu sanmayın!

Neyse bunlar da bir devir idi, gelip geçti işte!

Yine gelirlerse tanıyın da tekrar oyuna düşmeyin diye yazdım.

Müslüman bir delikten iki defa geçmezmiş!