Pantolonu gösteren ütüdür!..

Kaç gündür kukuma kuşları gibi düşünüyorum…

19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti"nin içinde bulunduğu sefaletten kurtarmak için hangi ortak isimde buluşabiliriz diye…

Hayati Kaynar, Necdet Uzun ve ben…

Allah muhafaza, mevcut yönetim hariç!..

Herkesle uyum içinde olacağımızı bildirdik…

***

Zaten yönetimde kimlerin olduğunu da tam olarak bilemiyoruz…

Çünkü üyelerden habersiz yapılan sözde kongre, dümen çıktı…

Yok yani böyle bir kongre…

Ortada sadece iki kişinin kendi aralarında düzenlediği tutanaklar var…

Yönetim kurulu da yok aslında…

Kağıt üzerine yazılmış isimler bunlar…

Belki kendileri bile yönetimde olduklarını bilmiyorlar…

***

180 üyemiz vardı…

Korsan yöntemle 50"ye yakın arkadaşımız üyelikten atılmış…

Kaldı 150 üyemiz…

Atılanları da ilk fırsatta geriye alacağız elbette…

19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti"ni yolgeçen hanı zannedenlerin hışmına uğrayan bütün gazeteciler, kovuldukları derneklerine geri dönecekler…

Bunun dışında ne kadar hısım, akraba, üye yapıldı bilemiyoruz tabi…

***

Gazetecilerin genel özelliğidir…

Emir eri olmazlar, olamazlar…

Olanlar varsa da aldırmayın…

Demek ki, gazeteci değildir…

Çakma ile orijinali birbirinden ayırmak lazım…

***

Onurumuzu kurtarma operasyonu kapsamında başlattığımız girişim sürüyor…

Sağ olsun arayan, soran arkadaşlar…

Güzel öneriler getiriyorlar…

Verdikleri isimlere bakıyorum, hepsi cemiyete başkanlık yapabilir…

Yine de soruyorum arkadaşlara…

“Sence kim olmalı” diye…

Öyle güzel isimler veriyorlar ki…

Hepsi mevcut başkana on basar…

Hatta üstüne ikişer de pantolon dikerler!..

***

Oktay Öztürk…

Hurraaaa!...

Erdal Cansu…

Hurraa…

Mehmet Gençali…

Hurraaa!!..

Ragıp Göker…

Hurraaa…

Yusuf Ziya Çakır…

Hurraaa…

***

İşin şamatasında, gırgırında olan da yok değil…

Ama o sihirli ismin arayışı sürüyor…

“Sürüyor” derken…

Açıkçası buna Gazeteciler Cemiyeti"nin üyeleri karar verecek…

Biz sadece önseçim için yardımcı oluyoruz…

***

Son aldığım bazı duyumları da paylaşayım sizlerle…

Mevcut yönetim, üyelerden habersiz olağanüstü kongre yapmış ya…

Muhtemelen evde yaptılar, 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti"nin kongresini…

Düşündükçe sinirden gülüyorum valla...

Orada bir dizi önlem de almışlar kafalarına göre…

Kendilerine yakın görmedikleri gazetecileri, cemiyetin üyeliğinden çıkarmak bir yöntemdi mesela…

50"ye yakın gazeteciyi tasfiye etmişler böylece…

***

Ama kıç bu…

Alev alınca söndürmek zor!...

Korku dağları deler!..

***

Tutmuşlar ne kadar tanıdıkları varsa üye yapmışlar…

Hani olağanüstü bir durum olduğunda kendilerine oy versinler diye…

Bunun dışında güya, yeni bir kongreye gidemeyelim diye…

Bir takım dümenler de çevirmişler…

Yaptıkları yasal değil tabi!...

Ama yasal olmadığı gibi, yasal olup olmaması da önemli değil…

Hak etmediği yerde kimse oturamaz…

Oturmakta ısrar ederse…

Onu daha uygun ve hak ettiği yere oturtmasını biliriz!..

***

Sokağa çıkamazlar valla!..

Gazeteci arkadaşlar, tükürükleriyle boğar bunları!..

***

Ama hepsi bir yana…

Merak ettiğim bir şey var…

Bir insana bu kadar hileyi, şerri yaptıran ne olabilir…

Nasıl bir duygudur…

Nasıl bir ruh halidir bu…

Nedir, 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti"ni elde tutmak için kırk takla atmanın kerameti…

Ne var bu cemiyette…

Gizli bir hazine mi buldular ne?

Yoksa kariyer, toplumsal statü gibi eksikleri mi var?

***

İnsanın aklına her şey geliyor…

Tek akla gelmeyen şey ne biliyor musunuz?

Samsun"da canla başla görev yapan gazetecilerin sosyal güvencelerini sağlamak…

Günlük yaşam ve çalışma koşullarını kolaylaştırmak…

Meslektaşlarımız arasında sosyalleşmeyi sağlayan aktiviteler düzenlemek...

Asgari ve kaliteli yaşam düzeyine ulaşmaları için çaba harcamak…

***

Günlerdir yazıp çiziyoruz…

Hiç aklınıza geldi mi bunlar?

Gelmedi…

Çünkü bu yönetimin böyle bir derdi hiçbir zaman olmadı…

Varsa yoksa, "Bu oturduğum koltukta nasıl daha fazla kalabilirim"in telaşı…

***

Merak etmeyin…

Sizleri oraya oturtanlar, altınızdan o koltuğu çekmesini de bilir…

Dilediğiniz kadar kıç telaşıyla çırpının durun…

***

Pantolonu gösteren ütüdür, doğru…

Koltuğu değerli kılan da…

Üzerinde oturan şahsiyettir…

Koltuğa yaydığınız kaba et değil!..

***

Eğer tersini, yani oturduğunuz koltuğun sizi değerli kılmasını beklerseniz…

Daha çok beklersiniz!..

***

Hem siz adam olmadıktan sonra…

Oturduğunuz koltuk, ceylan derisi olsa ne yazar!..