Önceleri mahalle bekçileri vardı, her mahalleye bir gece bekçisi. 40 yaş üzeri olanlar bilirler bunu.
Geceleri görev yaptığı mahallenin asayişi, hırlısı hırsızı ondan sorulurdu ve hatta bir mahalleden öbür mahallenin bekçisi uzun uzun bir defa düdük çalarak selamlaşırlardı.
Düdük deyip geçmeyin o düdük birçok anlam yüklüydü çalana veya da çalma şekline göre değişkenlik gösterirdi en önemlisi de düdüğe yüklenen anlamı ifade ederdi.
Bir gece bekçisi düdüğü bir sefer çalarsa selam, görevimin başındayım ifadesini yüklerdi Mahalle sakinleri rahat rahat uyur, hırsızları, uğursuzları telaş alırdı.
İki defa uzun uzun çalarsa asayiş tamam problem yok demekti.
Uzun uzun üç defa çalarsa Eyvah! Birinin canı yanmış acil imdat yetişin demekti.
Şimdilerde gece bekçililiği kalmadığına göre geceleri düdüğünde bir anlamı kalmadı ister uzun çal ister kısa çal ister üç defa çal ister beş defa çal kimse dönüp bakmaz üstüne üstlük deli derler sana.
Fakat günümüzde de hala geçerliliğini koruyor bazı mesleklerde. Bunlardan ilk akla gelen trafik polislerinin çaldığı düdük. Bir de spor müsabakalarında futbol maçlarında hakemlerin çaldığı düdük önemini korumakta.
Daha çok trafik lambalarının olmadığı kavşaklarda veya da trafiğin sıkıştığı zamanlarda trafik polisi trafiği düdüğü ile yönlendirir kimine dur, kimine geç.
Geç düdüğü çaldığında sıkıysa bekle geçerli mazeretin de yoksa devlet baba yazar cezayı.
Durduğuna da geçtiğine de pişman olursun bir de düdüğün hâkim olduğu yer var ki spor müsabakalarında hakemler alır eline düdüğü düdük çalmadan maç başlamaz.
Maçın başlangıcı da düdükten bitişi de düdükten. O aradaki düdükler problemdir iste benim diyen milyon dolarlık sporcuların bir düdük ile saha dışına çıkartılabilir. Aut da ofsayt da penaltı da düdük çalarak belirtilir.
Şimdi diyeceğiz ki onun da bir kuralı vardır. En profesyonel hakemde olsan maç da istediğin yerde istediğin zaman düdük çalamazsın.
Bir de düdüğün herkesin bildiği gibi genel de askerliğini yapmış olanlar daha iyi bilir hele de acemi birliğinde eğitimde attığın adım bile düdük komutu ile olur. Bir düdük yat bir düdük kalk bir düdük toplan bir düdük dağıl.
Düdük deyip geçmeyin demem ondan. Ancak bütün bu meslekler o düdüğü çalmak için para alırlar para karşılığı icra ederler görevlerini.
Ancak günümüzde düdüğün pek önemi kalmadı gibi bir şey çalanında pek önemi yok. Sen o düdüğü çaldırana bakacaksın Nasrettin Hoca misali paran varsa ne gece bekçisinin düdüğü seni etkiler nede trafik polisinin dur düdüğü. Yapılacak bir şey yok zaten adam yaz cezayı benim param var öderim nasıl olsa derse memur ne yapar. Düzen bozulurmuş trafik karışırmış ona ne adamın parası varmış kırmızıda da geçer sarıda da ne yapmak istediğinin, işinin önemi yok. Bastır parayı bütün engeller aşılsın birde adamın varsa (yani deyim olarak dayın), oda zaten parasız olmaz kim tutar seni sen en büyüksün.
Fakir hayatında bir kere duyar bu lafı oda askere giderken en büyük asker bizim asker derlerken havaya atılır yere düşmeden arkadaşlarınca tutulur görüp göreceği büyüklük o kadardır.
Nasrettin Hocanın parayı verirsen düdüğü çalarsın demesi ondanmış demek ki şimdilerde düdükte kalmadı kala kala bir tek geriye para kaldı düdükte para parada para.
Para araç mı insanoğlu için yoksa amaç mı?
Kimilerine göre araç kimilerine göre amaç değerler ikinci planda gelir diyenlerimizde var ya sizce?
Para köşk alır, en lüks arabayı alır. Paran varsa sağlık da senin. Bastır parayı tut en kıdemli avukatı paran varsa haklısın yoksa haksızsın kısacası paran varsa her şeysin (adamsın) paran yoksa hem haksızsın hem de hiçsin.
Değerler, kişilikler, yapmak istediğin iş, düşünce, ahlak gibi değerleri ne yazık ki içinde yaşadığımız sistem 2. Plana atıyor.
Paran varsa her kapı ardına kadar açık sana.
Bolca kazançlı paralı günler sizlerin olsun demek de bizlere düşüyor. Ver parayı düdük senin olsun. Hâkimiyette senin yaşam hakkı da.
Saygı ve sevgilerimle.