PAYLAŞIMCI OLMAK…

Sami Kesmen

Peygamberimiz; elini, dilini, belini şer işlerden koruyan, şerlere kapatanlar için cennet müjdesi vererek buyurmuştur ki; “…dilinizi, elinizi, kalbinizi… kötülüklerden koruyun, cennete girmenize kefil olayım” Allah Resulünün bu beyanı, bir müjde olmaktan öteye, Müslümanın durması gereken yerin tarifi anlamına gelmektedir. Elini, belini, dilini korumak; güzel, düzgün ve güvenilir insan anlamına gelmektedir. Müslümanın önemli ve özellikli ilkelerinin başında; elini, dilini ve belini kapalı, kalbini, cebini ve evini açık tutması gelmektedir. Cemiyet halinde yaşamanın gerekli olduğunu bildiren İslam dini, bu yaşamın kodlarını da öğreterek, Peygamberi sünnetle ortaya koymuştur.

Müslümanın; dili kötü sözlere, eli haramlara, beli zinaya kapalı olacak, kalbi insanlara, cebi fakirlere, evi Müslümanlara açık olacaktır. Dilini yalandan, midesini haramdan, belini zinadan koruyamayan kimse İslamın öğrettiği duruştan da uzak demektir. “Kötü söz sahibinindir” atasözümüz bu konuyu anlatmaktadır. Başkasının malında gözü olanın kendi malında bereket olmayacaktır. Öylesi insan; Allahın kendisine verdiği nimetleri göremeyecek, sürekli nankörlük içinde yaşayacaktır. Fırsat buldukça da helal-haram demeden dünyalıklara sahip olmaya çalışacaktır. Kendini haram anlayışına kapatmayan bir midenin sahibi asla huzur bulamayacaktır. El, dil ve bel; Müslümanın hayatında en öncelikli belirleyenlerdendir. Bu organların düzgün olması ve yaratılış fıtratına uygun olarak çalıştırılması halinde Müslüman kalibreli olacaktır.

Müslümanın; eline, beline diline sahip olması da yetmeyecektir. Bu durum sadece kötü olmamak için gereklidir. İyi ve Kamil bir Müslüman olmak için de; kişinin cebi, kalbi ve hanesinin güzelliklere açık olması gerekmektedir. Müslümanın cebi, fakirlerin ihtiyacına açık olmalıdır. Müslümanın evi, diğer Müslüman kardeşlerinin muhabbetine açık olacaktır. Müslümanın kalbi, tüm insanlara yumuşak mesajlar verebilecek olgunlukta olacak, herkesle uyumlu olmaya, İslamın mesajını sunmaya müsait açıklıkta bulunacaktır. Müslüman; kendisi için yaşamayacak, her hali diğer insanlara dönük faydaya dönüşecektir. Müslüman; kötü olmamasıyla övünemeyecek, iyi ve faydalı olmadığı için üzülecektir.

“Elini, dilini, belini kapalı, haneni, cebini, kalbini açık tut” ilkesi; Müslümanın toplumsal özelliği olmalıdır. Bu özellik; dinin temel değerlerinden beslenen bir yaşam şeklidir. Müslüman; Allaha ibadet/itaat, insanlara hizmet/yardım, canlılara acıma/merhamet etmekle görevlendirilen ve güzel bir yaratılışla dünyaya gönderilen Allah c.c”ın halifesidir. Halifelik gibi ilahi bir unvanla Kur”anda tarifi yapılan Müslümanın; kendisine yüklenen misyonu taşıması; Yaratanın bildirdiği, Peygamberinin öğrettiği gibi bir hayat yaşamasıyla gerçekleşecektir. Müslüman; ikinci ve üçüncü şahıslarla ilişki halinde hayatını yaşamalı, bunu yaparken de örnek olmalıdır.

Üç günden fazla dargın durmanın doğru olmadığı İslami davranış anlayışı da; Müslüman bireylerin cemiyet halinde ve örnek davranışlarla yaşamasının gereğini anlatmaktadır. Hümeze suresinde; yığıp yığıp biriktirilenlerin insanı kurtaramayacağı, ne dünyada ne de ahirette bir fayda sağlamayacağı hatırlatılarak, farklı Kur”an ayetlerinde varlığın paylaşılmasının esas olduğu bildirilmektedir. Her insanın paylaşacağı bir değeri vardır. Sahip olunan her nimet paylaşıldığında anlamlı olur. Paylaşımcı olmak esastır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.