Ben daha çok küçüğüm,
Annem üzerimi örtmezse,
Gece yatağımda üşürüm.
Sabah uyandığımda sizi evde göremezsem ağlarım.
Yemek yapmak için tüplerle oynarım,
Okuluma hep geç kalırım.
Ne olur bırakmayın beni,
Ne olur terk etmeyin minicik yüreğimi,
Küçücük ellerimle aşamam ben bu engelleri,
Nereye gidiyorsunuz beni unutup şu koskoca dünyada,
Öyleyse iki cihanda da çıkmayın sakın karşıma,
Asla affetmem sizi, ağlattığınız için beni,
Anneciğim babacığım şaka yaptık deyin bana,
Ayrılmayın sakın bırakmayın birbirinizi,
Düşüyorum ne olur sıkı tutun ellerimi,
Merhaba sevgili okurlar, malumunuz ilk kitabım olan "EVLİLİK REÇETESİ" nde evliliğin devamı için ilginç püf noktalarını vermiştim. Kitap gerekli ilgiyi gördü. Çünkü evliliğim kurtuldu diyen birçok okurumla görüşmeler yapmıştım. Her zaman söylüyorum, evlilik bir cumartesi Pazar olacak bir olaydır. İşte her şey ondan sonra başlıyor. Cicim ayları bittikten sonra birbirlerine şiirler yazan eşler, dünya bir tarafa sen bir tarafa diyen kişiler artık sana dünyayı dar edeceğim demeye başlıyorlar. Gözlerin her şeye bedel cümlesinin yerini, gözlerini oyarım, nefret ediyorum senden gibi sözler alıyor. Evlilikle ilgili daha çok konuşuruz ama biten evliliğin enkazı altından minicik elleriyle yalvaran, ürkek yürekli çocuklar çıkıyor. Son günlerde davet edildiğim toplantılarda dinlediğim hanımların sorunları maalesef bitmek üzere olan evlilikleriyle ilgiliydi. BİR DAHA SÖYLÜYORUM, KARA KAŞLAR, YEŞİL GÖZLER İÇİN EVLENMEYİN. İLK ÖNCE AKLINIZLA HAREKET EDİN. YETERKİ BİR GÜN O GÖZLER AĞLAMASIN. ÇORBANIN TUZU YOK BAHANESİYLE BOŞANMAYA KARAR VEREN EŞLER ŞUNU ÇOK İYİ BİLSİNLERKİ O MİNİCİK ÇOCUK ONLARDAN HAKKINI BİR GÜN MUTLAKA İSTEYECEK.
Değerli okurlar hemen hemen her gün bu hayat hikayelerini ibretle dinliyorum. Boşanmayı asla tavsiye etmiyorum. Çünkü, sen artık güzelliğini kaybettin deyip eşini aldatan bir erkek ya da, ben lüks hayat yaşamak istiyorum diyen, çocuklarını bırakıp evden kaçan bir kadın o küçük çocuğun minicik yüreğinde sonsuza kadar hapis olacaklardır. Yıllar sonra ortaya çıktıklarında yinede kendilerini affeden bir çocukla karşılaşıyorlar. Evlilik reçetesi kitabımı okuyanlar şunu çok iyi bilirler: kadınlar ve erkekler arasında asla taraf tutmadım. Ama şunu söylemem lazım. Yıllardır konuşmacı olarak katıldığım toplantılarda dinlediğim hayat hikayelerinde hep şunlar söylendi bana:
eşim beni aldatıyor. Aylardır eve uğramıyor.4 tane çocuğum için onu bekliyorum ama artık sabrım kalmadı.
Oğlum bu yıl Ö.S.S. ye girecek. Eşim bana şiddet kullanıyor. Çocuğum için katlanıyorum şimdilik.
Eşim boşanma kararı aldı. Ama ben ısrarla çocuğumuz için ikimizde kendimizi düzeltelim diye yalvarıyorum. Ama nafile.
Evet sevgili okurlar yorumu size bırakıyorum. Bu konuları konuşmaya inşallah devam edeceğim. Şu anekdotla sayfamı bitiriyorum. Yapılan biir araştırmaya göre sokaktaki çocukların temelde sokağa iniş nedenlerinin ekonomik ve aile içi şiddet olduğu tespit edilmiştir. Bence çocuğunu üvey anne veya babaya teslim eden aileler asla gerçek anne baba olamazlar. Elbette istisnalar vardır. Saygılarımla