İktidardaki hükümete ve parti yönetimine Rabbim kolaylıklar ihsan eylesin. İşi çoooook zor!
Ulusal Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner uyarıyor:
Sokak eylemleriyle alttan alta olağanüstü hal, hatta sıkıyönetim pişiriliyor. DTP, "İrade İmralı'da" dediği gün aslında kendisini kapatıp sine-i PKK'ya dönme tehdidini savururken, 'Danıştay saldırısı'yla, 'Sarıkız'la, 'Muhtıra'yla, 'Islak İmza'yla ve daha birçok denemeyle başarılamayan iç savaşın tetiklenmesine çalışmaktadır.
DTP'deki Derin PKK Terör örgütü PKK, Demokratik Açılım'ı iyi bir fırsat olarak görüyor. İşin içinde Öcalan da var mı, bilinmiyor; ama ortada en az iki irade olduğu açık. İktidardaki hükümetin ve siyasi partinin Demokratik Açılım'ı neredeyse tamamen DTP üzerine kurulmuş göstermeye çalışarak örgüt için bir şans olmasına çaba gösteriyorlar.
Açılım biraz ilerleyince DTP'ye yerleştirilmiş derin PKK devreye girdi ve partinin iradesini tamamen ellerine aldı. Partiyi kapattırmak ve sokakta kaos için ellerinden geleni yaptılar. Bu anlamda DTP 'irade İmralı'da dediği gün aslında kendisini kapatmış ve sine-i PKK'ya dönmüş, ya da döndürülmüş oldu.
Kapatmadan sonra bazı DTP'lilerin açıklamaları derin PKK'nın konuşmalarına benzetiliyor. Öcalan değil, derinlerden, bazı yerlerle de teması olan aslında pek de bilinmeyen bir maşa olarak, PKK borazanları konuşturuluyor.
Görünen o ki PKK hedefe kilitlenmiş durumda ve hedefte de iç savaş var. Sokaklar ne kadar kana bulanırsa, Kürt-Türk arası o kadar çatırdayacak. Askeri operasyonlar yüüznden uçurumun kenarından dönen bir terör örgütü, iç savaş denemeleriyle can bulacak. İstanbul, Diyarbakır vs. kana bulandıkça örgütün eylem yapmasına bile gerek kalmayacak.
Diğer taraftan sokaklarda PKK'yı aşan işler oluyor. Altan alta olağanüstü hal, hatta sıkıyönetim pişiriliyor. Andıçlarda, planlarda yapılamayan işler oluyor şu anda. Türkiye bir şeylere hazırlanıyor. Görünürde PKK var, hedefte ise Türkiye Sürecin iki sigortası var. PKK ve sokak hareketleriyle sıkıyönetim Hükümet her iki sigortayı da gevşek tuttu. Gevşek hatlar üzerinden gelen akım 2002'den bu yana gelen en ölümcül akım oldu. Danıştay Saldırısı'yla, 'Sarıkız'la, 'Muhtıra'yla, 'Islak İmza'yla ve daha birçok denemeyle başarılamayan gümbür gümbür geliyor. Hedef iç savaş, kanlı bir iç savaş
MHP"nin Bin Yıllık Kardeşliği Yaşa ve Yaşat Mitingine" katılımla, Ayrılıkta azap; birlikte rahmet var diyen memleket severlerin buluşma noktası Tandoğan Meydanı herhalde nadir günlerinden birini yaşadı.
13 Aralık Pazar günü, metrekareye sığan altı insandan biri olarak katıldıkları ve sokak hareketleri içine çekilme çalışmalarının yapıldığı Tandoğan meydanından Bor Ülkücü Ocağı Başkanı: Türkmen Beyi Devlet Bahçeli" nin Ülkücü Türk gençliğine net emri; tahriklere, tuzaklara gelmeyin, birlik ve bütünlük içinde olun ve kanunların müsaade etmediği hiçbir davranış sergilemeyin olmuştur dedi.
Yaklaşık 2 saat süren konuşmasının sonunda partililere seslenen Bahçeli, Sokaklarda arayacağımız bir şey yok. İstismarcılara itibar etmeyeceksiniz. Buradan evlerinize işlerinize gideceksiniz. Tandoğan`daki bu havayı memleketin her köşesine taşıyınız. Ne mutlu Türküm diyen herkesle kucaklaşınız. Durmayınız düşmeyiniz yılmayınız yorulmayınız dedi.
Burada sevindirici gerçek şu ki MHP, DTP"nin sokağa taşma eylemlerine karşılıklarla sokağa taşmayacak.
Bu çerçevede kapatılan ve kapatılması için sokakları kan gölüne çevirip kafasında kurguladığı Diyarbakır merkezli devletine dönen DTP"nin son açıklamalarına dönelim:
En kısa süre içerisinde dilekçelerimizi Meclis Başkanlığı'na vereceğiz. Mevcut yapı, mevcut Parlamento bizi hazmetme becerisini bile gösteremedi.
Ankara"da bunlar olurken, boş durmuyorlar, başkent gibi gördükleri Diyarbakır"da da kongre düzenliyorlar. Kendileri bu ülkede yabancılık çekiyorlarmış ve bu ülkede ikinci sınıf vatandaş muamelesiyle işkence içinde yaşıyorlarmış gibi:
Eğer gerçekten bu ülkede bin yıldır birlikte yaşayan iki halkın geleceğini önemsiyorsak, barışını önemsiyorsak hepimiz yeniden düşünmeliyiz diyorlar.
Gizli başkent ilan ettikleri Diyarbakır"da Demokratik Toplum Kongresi DTK sonuç bildirgesi, kongre sözcüsü Hatip Dicle tarafından okundu:
""Cumhuriyet tarihinden bu yana siyasi iktidarlar Kürtlere şiddet, korku ve terör ile halkı yıldırmak istemiş, örgütsüzleşmesine çalışmış, iradesizleştirmeyi ve asimile etmeyi hedeflemiştir.
AK Parti tarafından hayata geçirilen "Açılım" politikasıyla Kürtlere ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikası güdülmüştür.
Kürdistan halkının kendi iradesiyle gerçek çözüm için bir araya gelmeye ve halkının özgürlük mücadelesine destek olmaya, devletin tasfiye planlarını boşa çıkarmaya çağırmaktayız.
Halkımızın kardeşlik isteyen iradesine karşı CHP MHP AK Parti eliyle sergilenen bu kirli oyunu bertaraf edip Kürt iradesiyle ortaklaşmak bu oyunu bozacaktır.
Açıklamanın devamında daha da ileri giden sözcü, Kürtlerin yaşadığı tüm Ortadoğu coğrafyasını da işe katarak Kuzey Irak Kürt hükümetiyle entegreyi anlatmıştır. Hem de örgütsüzlüğe ve iradesizliğe karşı Kürt halk önderi bölücübaşının özgürlüğünü talep ederek askeri ve siyasi operasyonlara son verilmesini emretmektedir.
Özgürlük mücadelesi dolayısıyla tutuklanan, ceza verilen siyasi tutsakların tümümün serbest bırakılması çağrısını ve bütün cezaevleri boşalıncaya kadar mücadele kararlılığını deklare etmektedir.
Diyarbakır"ı üs olarak seçen ve dağdaki eşkıya PKK ile Öcalan başkanlığında üçlü sacayağını sürdüren DTP siyasileri Özerk Kürdistan"ı Demokratik Türkiye"nin eyaleti görmektedir.
Elbette ki ABD seyahatinden önemli kararlarla dönen Başbakan, ilk önce PKK"ya ağır darbeler indirerek ve ardından Güneydoğu"yu ayrı bir terör yuvasına dönüştürme eğilimi gösteren sine-i milletçilerin sokaklardaki havalarını indirecektir.
İMF"ye teslim olmama uğruna işsizler ordusunun gittikçe daha da kabarmış olmasına ve memurların sokağa dökülmüş olmasına aldırış etmeyecek ve iktidarının sonunu getirse de bu kararlığından caymayacaktır.